Tıpkı bir düşün, iyi ya da kötü anlatılmasının en sevimli örneğidir, miniklerin aşk’a ” AKŞ” deyişleri..Bu tılsımlı kelimeyi onlar gibi tasasız ve hesapsız söyleyeni yoktur; ” AKŞ”Sanki , o minik dudaklar en objektif doğruyu söylüyordur..Telaffuzunu bebekçe dillendirdikleri o AKŞ’ın ileride doğru kelimeye aşk’a evrileceğini belki de “devrileceğini” nereden bilsinler?İlk okul sıralarında “AKŞ” aşk olmuştur ama hala en masum ve yalın halindedir; Yanınızda oturan sarı saçlı kıza kantinden bir çikolata ısmarlamanız ya da ödevlerinde yardımcı olmanız minik gönül oyunlarıdır..Bir şehrin züppe delikanlıları ile ya da vesikalı vesikasız takma kirpikli kadınları ile göz göze gelmeniz için çok zamanınız vardır..Onsekizinide irili ufaklı can sıkıntılarınız olsa bile ” akş ” henüz evrilmemiştir; Parka gidersiniz, ağaçların arkasını seçersiniz.. Bir sıraya oturur, sevgilinizin elini usul usul sıkarsınız..O’nu dökülmüş yaprakların üzerine yatırmayı düşlersiniz..Bu yaşlar insanı adamakıllı terletir, tedirgin eder.. Bir de ansızın ayrılık peydah olduysa , saçlarınızın dibine kadar ıslanırsınız..Belki de bu masumiyet dolu duygularınız bir gün bir otelin aynı odasında iki ayrı yatakta gecelediğiniz ve tek kelime olsun konuşmadığınız partneriniz sayesinde aşk’a evrilmeden devrilecektir..Hele kendi inancınızın sınırları içinde kendinizle mutabakat halinde oldunuz mu, aşk’ın ve eşekliğin bulanık çukurlarında eşinmek uğruna envayi kepazelikler icat edersiniz.. Bundan böyle etrafınız kaşları yolunmuş, memeleri kaldırılmış bir tükürük cennetinden ibaret mundarlık olsa da, dehşetli haz ,içerisindesinizdir.. Sizin hazır olduğunuz tüm mundarlıklar da size hazırdır.. Aşk sandığınız, sanmadığınız, her şeyi değersiz bir parayı kaybetmiş gibi unutmaya hazırsınızdır..Ola ki, bir gün yol ayırımına geldiğinizi hissettiniz; Gerçekten de, kaderinizin boynunuza asılıp asılmadığını sorgulamaya başladınızsa, kendinizle mutabakatınız sona ermeye başlamış demektir; Bu hayırlı bir gelişme ve iyi bir yol ayırımıdır..Ancak, yığınla sersemi gördükten sonra hala kendi sersemliğinizi seçip ” Bütün bu kepazelikleri ben mi icat ettim?” diye hayıflanıyorsanız alkole ya da tütüne tiryaki olduğunuz gibi, kibar fahişelerin, sevicilerin, puştların örümcek ağları ile çevrili dünyasına tiryakiliğiniz sürer gider..Bından böyle eski şenliğiyle çocukluğunuzun yeniden peydah olmasını boşuna beklersiniz..