Açık kaynak, öncelikle yazılım alanında ortaya çıkan bir kavram olsa da, artık dijital teknolojinin ve internetin kullanıldığı her alanda geçerli bir kavram haline geliyor. Metinsel içerik (kitap, makale, ansiklopedik bilgi vb.), fotograflar, grafik tasarım ve, ürün tasarımları video ve müzik kayıtları, dijital ortama aktarılabildiği ölçüde, internet üzerinden paylaşıma sunuluyor. Bu durum, bilginin ve sanatsal yaratıların kısıtlanmaksızın çok sayıda kişiye ulaşmasını sağlaması açısından bakıldığında özgürleştirici sayılabilir. Açık kaynak anlayışını savunanlar, telif haklarına konu olabilecek her türlü üretimin Genel Kamu Lisansı altında topluma sunulmasını öneriyorlar.“Malın sonsuz defa yeniden kopyalanabildiği, kolayca değiştirilebildiği, ve etrafındaki kültürün zorlayıcı güç ilişkileri veya önemli zor bulunurluk ekonomisi olmadığı zaman `mülkiyet’ ne demektir?” “Noosferi İskana Açmak” (Homesteading the Noosphere) adlı kitabında bu soruyu soran Eric Steven Raymond, dijital kültür ve internet erişimi teknolojisinin ortaya çıkardığı yeni durumu özetlemiş oluyor. Ancak, Raymond, bu soruyu yanıtlarken, kimilerince idealize edildiği gibi, teknolojinin kendi başına mülkiyet ilişkilerini değiştiremeyeceğini de ortaya koyuyor. “Aslında, açık kaynak kod kültüründe bu sorunun cevabı basittir. Bir yazılım projesinin sahip(ler)i, toplum önünde genel kabul görür şekilde o projenin değiştirilmiş sürümlerini yeniden dağıtma hakkına sahip olanlardır.”Açık kaynaklı yazılımlar sözkonusu olduğunda, yeniden dağıtma yöntemi, genellikle ticari şirketler kurarak yazılımların satılmasıdır. Linux gibi açık kaynaklı bir işletim sistemi örneğine bakıldığında, baskın yöntemin bu olduğunu görüyoruz. Çünkü özellikle pazarda belirleyici role sahip büyük ticari şirketler veya kamu kuruluşları gibi kurumsal kullanıcılar, yazılımlar konusunda teknik destek alabilecekleri kurumsal yapılarla çalışmak istiyorlar. Hukusal açıdan sorumluluk alabilecek, eşit haklarla sözleşme yapabilecekleri, tercihen ticari bir kurumsal yapı desteği olmaksızın, açık kaynaklı yazılımları kullanmayı güvenilir bulmuyorlar. Ticarileşme, açık kaynaklı bir yazılım için sözkonusu olduğunda, şirket kurmak için gereken iktisadi ve sosyal sermayeye sahip bir kaç kişinin pek çok gönüllünün emeğini bedelsiz kullanarak kar sağlaması anlamına geliyor. Bu noktada open source, crowdsourcing’e dönüşüyor.Crowdsourcing, “outsourcing” kavramından esinlenilerek türetilmiş. İşi şirket dışında bir kişi ya da firmaya yaptırmak anlamına gelen outsourcing’ten farklı olarak crowdsourcing, içerik sağlamayı boş zaman etkinliği olarak gören çok sayıda gönüllü kişiye iş yaptırmak anlamına geliyor. İnternette içerik sağlamanın anonimleşmesine izin veren interaktif teknolojik altyapı kurulduğu andan beri crowdsourcing olanaklı hale geldi. Yüzlerce kişinin içerik sağladığı siteler, daha çok amatörlerin veya yaptıkları işi ek iş olarak görenlerin üretim ve yaratımlarıyla kazanç sağlayan ve profesyonelleri çalıştıran şirketlere göre daha düşük maliyetle daha fazla kar sağlayan şirketler ya da kişilerce yönetiliyor. Öncelikle bu tür sitelere içerik sağlayanların karşılık anlamında beklentileri profesyonellere göre son derece düşük düzeyde. Wired dergisinin Haziran 2006 sayısında konuya değinen Jeff Howe, profesyonellerin bu tür sitelere içerik sağlayanlarla rekabet etmesinin olanaksız hale geldiğini söylüyor. Bu sitelerden biri olan Istockphoto, son derece düşük fiyat politikasıyla stok fotograf piyasasında yarattığı etki yüzünden stok fotograf ajanslarının tepkisini çekti. Ancak geçtiğimiz yıl en büyük stok fotograf firmalarından biri olan Getty Images, Istockphoto’yu satın aldı. Mantıkları ise basit: “Eğer işinizi baltalayan bir firma varsa, bu firma size ait olmalıdır.”Crowdsourcing, karmaşık ve yaratıcı düşünmeyi gerektiren bir konularda çalışanların verimli olmasını sağlamak için, alışılmış işletme kurallarının geçerli olmayacağını öne süren araştırmalardan etkilenen konvansiyonel firmaların da kullandığı bir yöntem haline geliyor. Sözkonusu araştırmalar, yaratıcı düşünmeyi gerektiren alanlarda alanda çalışan kişilerin prim, ödüllendirme gibi bilinen yöntemlerle daha fazla performans göstermeye teşvik edilemeyeceğini, hatta bu yöntemlerin tam tersi bir etki yaratacağını söylüyorlar. Ancak, bu tür işlerle karşılık beklemeden uğraşabilecek heyecan ve motivasyona sahip bir amatör ya da yarı amatör kalabalık, firmalar için profesyonellerle karşılaştırılmayacak kadar az maliyetle üstelik buna rağmen belirli bir kalitede üretim yapma imkanı yaratıyor. Üstelik, açık kaynak kodlu yazılım örneğinde olduğu gibi, gönüllülüğe dayalı komüniteler içinde, belirli projelere katılarak yapılan üretim, en az Microsoft ya da Sun Microsystems gibi şirketlerde çalışan yükset ücretli profesyonellerinki kadar kaliteli olabiliyor.Crowdsourcing yaratıcı alanlarda iş yapan firmalar bakımından ne kadar avantajlı olabliyorsa, bu alanlarda çalışan profesyoneller açısından o kadar yıkıcı bir etki yaratabililyor. Profesyonellerin kullandığı araçlar, amatörlerce de kolay erişilebilir fiyatlara geriledi. Böylece teknik bakımdan belirli bir endüstriyel standart kaliteyi tutturabilen amatörlere ait işler, profesyonellerin karşısında, düşük fiyatların da yardımıyla rekabet edebilir hale geliyor. Fotografçılar, programcılar, tasarımcılar, artık yarattıkları ürünün eskisi gibi az bulunur olmadığının farkındalar. Ucuz emek kullanımının en yeni biçimi olan anonim kalabalıkların çalışması, özellikle yaratıcı endüstrileri tehtid ediyor.