John Berger
John Berger

Bu sefer size çok sevdiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum, sadece aklıma değil ruhuma da yerleştirdiğim bir kitaptan.A’dan X’e John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar.A’dan X’e Metis yayınlarından 2008 yılında basıldı. Özgün Adı; From A to X Some Letter Recuperated by John Berger olarak geçiyor. Elimdeki ilk baskısı, ikincisi yapıldı mı bilmiyorum.Açıkçası bu kitabı ,internette yeni ne okuyabilirim diye gezinirken kapağını görüp sevmiştim ve almıştım. Ne John Berger hakkında ne de kitap hakkında bilgi sahibiydim.

A'dan X'e
A’dan X’e

O da diğerleri gibi kitaplığımda sırasını bekledi. Ama elime aldığım andan itibaren bitmesini hiç istemedim. Okudukça kitabı bitiriyor olmanın hüznü sardı beni. Sonuçta bitti ve hem başucu kitaplığımdaki yerini hem de ruhumdaki yerini almış oldu.John Berger 5 Kasım 1926’da orta sınıf bir ailenin bireyi olarak doğdu. 1944-1946 yılları arasında İngiliz ordusunda görev yapan John Berger daha sonra bu duruma dayanamayarak subay olmayı reddetti. Üstlerine karşı geldiği için İrlanda’ya sürüldü. Askeriyedeki görevinden ayrıldıktan sonra bursla Chelsea Sanat Akademisine kaydolan ve kariyerine ressam olarak başlayan yazar, 1948 ve 1955 yılları arasında resim dersleri verdi. Daha sonra da sanat eleştirmenliği(heykel, fotoğraf,resim) yapmaya başladı.Kendisi aynı zamanda az bilinsede çok güzel şiirler yazmıştır. Ekşi sözlükte gördüğüm aşağıdaki şiirin beni bile etkilemeyi başardığını söylemeden geçemeyeceğim.”yipranmisizbahcedeki kapi kadarayrılıklardanve beyaz hayaletlerindengidenlerin,musambalarla sarmalanmis,konusuyoruz hala tutkuyu.tutkumuz oysa tuzicine postlarin bastirildigiyapalim diye mesindenaskin derisini”Kendisi iyi ki de askeriyedeki görevinden ayrılmış!

John Berger
John Berger

Yazarın biyografisi hakkında daha detaylı bilgi isteyenler için ; John BergerAsıl konumuza dönersek ; kitap adından anlaşılacağı gibi mektuplardan oluşuyor. A’ida’nın hapiste olan sevgilisi Xaviere yazmış olduğu metuplardan… Mektup yazmasını sevdiğim için kitabı da seveceğimi biliyordum ama böylesine ince işlenmiş güzel bir roman ve bu kadar güzel bir anlatımla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.Aslında kitabın içeriğinden fazla bahsetmek istemiyorum ,sadece alın okuyun demek istiyorum ama başladık bir kere…Mektuplar kapanan eski hapishanenin bir hücresinde mektuplar için yapılmış 3 farklı göze belirli bir sıraya göre konulmuş olarak bulunurlar ve kronolojik olarak değilde bulundukları sıraya sadık kalarak derlenirler. Roman bunu anlatarak başlar ve A’idanın sadece sevgili oldukları için görmesine izin verilmeye Xavier’ e göndermiş olduğu mektuplarla devam eder. A’ida ile Xavier birbirlerini görebilmek için evlenmek isterler ama her seferinde bu istekleri reddedilir. Asla vazgeçmezler birbirlerinden… Sadece A’ida ile Xavier arasındaki aşkı ve bağlılığı değil umutsuzluğu , hayata dair umudu, özgürlük ,tutsaklık , güç ve güçsüzlük gibi konuları işleyen bir roman. Bu arada yazarın ressam olduğunu hatırlatan ,A’ida ile Xavier’i betimleyen çok güçlü anlatıma sahip iki portre hem kitabın başına hem de sonuna konulmuş. Okumayanları düşünerek daha fazla ayrıntı vermeyi doğru bulmuyorum. Eğer sizde kelimeler , cümlelere aşık olanlardansınız , bu romana da aşık olacaksınız!Yazar hakkında söylenecek çok şey var ama araştırmama devam edip ona layık bir yazı hazırlamak istiyorum.Sözcükleriyle resim tadı verdiği söylenen yazardan harika ve kesinlikle okuması gereken bir kitap bence! Okuyun derim, bende diğer eserlerini okumak için sabırsızlanıyorum!