bildirgec.org

webking

11 yıl önce üye olmuş, 37 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

Güney Afrika Cape Town

webking | 06 April 2010 18:43

Cape Town, Güney Afrika
Cape Town, Güney Afrika

Son günlerde özellikle de 2010 FIFA Dünya Kupası vesilesi ile gündeme gelen Güney Afrika’nın başkenti Cape Town için öncelikle bir duraksadığımı söyleyeyim. Ne de olsa konu Afrika ve bu ülkeye ön yargılı olarak baktığımda ülkeyi tabiri caizse “yamyamların yaşadığı bir yer” olarak tasavvur ettiğimin de altını çizeyim. Hatta eminim bir çoğumuz da bana katılarak eğer bu ülke hakkında bir şey bilmiyorlarsa, benzer şekilde düşünmüştür Ve bu da gayet normal bence.

FIFA Dünya Kupası Cape Town 2010
FIFA Dünya Kupası Cape Town 2010

Futbol aşkı ile 2010 dünya kupası ve biletleri nasıl alırım vb. araştırma yaparken, “Cape Town” hakkında da bir çok bilgi ve resimleri inceledim ve öğrendiğim kadarı ile burası gerçekten bir tatil cenneti. Öyle korkulacak bir tarafı da pek yok. Burada yaşayanları da, ben hep zenci diye düşünmüştüm, ama anladım ki bu önyargı da doğru değil. Burası eski bir İngiliz sömürgesi olduğundan burada birçok yerleşik beyaz da bulunuyor. Ülke’nin en gözde şehri olan Cape Town ise, doğal güzellikleri, bitki örtüsü, dağları, hayvanları ve iklimi ile kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri kanımca. Ülke “gökkuşağı ülkesi “ olarak ta biliniyor, çünkü burada sıklıkla iklim dolayısıyla gök kuşakları gözlemlenebiliyor. Ayrıca burası iki okyanusun birbirine karışmadığı noktada bulunuyor, ve bu da çok ilginç.
Dünya kupası konulu internet araştırmamın sonucunda, Güney Afrika hakkında da bir çok bilgi edindim ve burada İngilizcenin yaygınlıkla konuşulduğunu da belirtmeliyim.

Almanya Vizesi kalkıyor mu dediniz ???

webking | 30 March 2010 13:29

Ne kadar bana benziyor, değil mi ??
Ne kadar bana benziyor, değil mi ??

Almanya başbakanı Merkel’in ülkemizi ziyareti ile yine şu meşhur “Almanya vizesi kalkıyor mu?” sorusu gündemi meşgul etti. Kâh kalkıyor, kâh şunlara kalkıyor, kâh kalkmıyor gereksiz yere halkımız umutlandırılıyor ve sonrasında da beklendiği gibi hüsranla sonuçlanıyor. Dün bununla ilgili haberlerle ilgili bir google araması yaptım ve aşağıdaki sonuçları sizlerle paylaşmak istedim.

Almanya vizesi kalkıyor mu? Cevap veriyorum
Almanya vizesi kalkıyor mu? Cevap veriyorum “Hayır” !!

Görüldüğü gibi ilk sıradaki haber yaklaşık 15 saat önce, manşete bakarsanız “Almanya vizesi kalkıyor” şeklinde bir başlık ile girilmiş haber ve üstelik te bunu flaş bir gelişme olarak lanse ediyor. Ama haber detayına girince görülüyor ki, bu vize işi filan hikaye. Sadece Merkel ile başbakanın görüşmesinde bu konu gündeme gelmiş. Yani bu tip haber sitelerini de RTÜK denetlemiyor mu acaba? Bugün eminim Almanya konsolosluğunun önünde hala bu vize konusu konuşuluyordur. Acaba kalktı mı, kalkmadı mı? Hatta oradaki korumalar bile belki de henüz şaşkınlıkla yuvarlak cevaplar veriyorlardır bekleyenlere. Oradaki kargaşa ve ilginç iletişimleri gerçekten de çok merak ediyorum şu anda !
Almanya bize vizeyi kaldırsa her ne olacaksa??, Heralde güzelim!! ülkelerine akın edeceğimizi sanıyorlar. Almanya’da bulunanlarımız vardır, ülke tamamen robotlar aracılığı ile yönetiliyor ve bunun dışındaki hayat ise kurallarla örülü, ve ülke toptan bir polis devleti. Oradaki Türkler olmazsa, insan göremeyecekler doğru dürüst. O nedenle bence onlara bizim vize uygulamamız lazım. Bu güzel vatanımızda hem gerçek insanlar var, hem de eşi benzeri olmayan güzellikler. Üstelik iklimimiz çok çeşitli ve mutluluk verici onlarınki gibi depresif bir iklime de sahip değiliz (Allahımıza bin şükür! Seda Sayan aklıma geldi birden )
Netice olarak Merkel veya benzer özellik ve markalarda diğer robotlar gelir ve birkaç gün sonra da Türk misafirperverliği ve gerçek insan davranışlarından bir kuple görüp, robotlar ülkesine dönerler ve eminim ki orada diğer robotlarla da gayet iyi yaşarlar. Robotların aile bağları olmadığından da, bu başbakanlık günleri bittiğinde de yalnız bir şekilde paslanır ve ölürler. Onun için bu robotlara, hissi yaklaşmamak lazım bunlar direkt mantıktan anlarlar(yani 1 yada 0 sıfır bilgisayar mantığı gibi) ,o nedenle bunlara “ayıp olur”, “bekliyoruz”, “temenni ediyoruz” gibi insansı ve hissi laflar sökmez, onun yerine “şu kadar verirseniz, bu kadar alırsınız”.. “siz böyle yaparsanız biz de böyle yaparız” gibi direkt aksiyona yönelik laflar işler.
Almanya vizesi olsun, ya da olmasın. Avrupa topluluğuna girelim, ya da girmeyelim. Bence en önemlisi, kendimizi çağdaşlaştıralım yeter. Ama tabii insan olarak, robot olarak bu çağdaşlaşma olacaksa, hiç olmasın bence. Ben insan olmaktan oldukça memnunum ve cennet gibi ülkemde diğer insanlarımla da maganda da olsalar, vahşi de olsalar yaşamaya razıyım.

Bir Amerika vizesi reddi hikayesi :(

webking | 29 March 2010 18:58

Amerika vizesi reddi
Amerika vizesi reddi

Amerika vize olayı özellikle de ülkemizde tamamen bir şehir efsanesi haline gelmiş bir olaydır, her nedense. Geçenlerde bir arkadaşım bu vize ile ilgili olarak bir başvuru yaptı, ama vize başvurusu öncesi olayları, vize alma sürecinden çok daha renkli olduğundan bu bölümü ileride bu tip bir vize başvurusu yapacak olan kişiler için ibret teşkil etsin diye paylaşmak istedim. Arkadaşım bu vize için bir vize danışmanlık firması kullanmıştı, Karya Yurtdışı Eğitim isminde ve İstanbul’dan başvuru yapacaktı. 15 gün evvelinden tüm evrakları ve diğer ilgili okul belgelerini bu firmaya teslim etti ve hayatının hatasını da bundan sonra, bu vizeyi daha önce almış veya çoğunluğu teşkil eden alamamış arkadaşları ile konuşmakla yaptı, kanımca.
İlk konuşma bir internet Chat odasında yapıldı ve burada Amerika vizesi ile ilgili şehir efsaneleri anlatılıyordu. Bunların çarpıcı olanlarından aklımda kalanları aşağıda sizler için listeledim.
1. Amerika kriz durumunda olduğundan hiç kimseyi almıyor artık, başvuruların %90’ını geri çeviriyorlar.
2. Amerika vizesi için başvuru yaparken üzerinde sözde kürt paçavrası renkleri olan bir şey giyerseniz size daha kolay vize veriyorlar.

Amerika ve Isveç Ermeni lobisi ve biz

webking | 16 March 2010 12:56

Amerika Isveç ittifakı ve 1 farklı yenilgi
Amerika Isveç ittifakı ve 1 farklı yenilgi

Bu aralar basını meşgul eden sözde “ermeni soykırımı” iddiaları bizi hem karalıyor, hem de gitgide artan oranda dünya çapında kabul görme yönünde bir izlenim gösterip, Türk insanını dünya nezlinde eziyor. Önce Amerika, her yıl olduğu gibi artık geleneksel de denilebilecek bir şekilde bu kozu oynuyor, ve kabul edilmemesi için bizden birçok taleplerde bulunuyor, ama yine de ve buna rağmen (iç baskılar herhalde daha kuvvetli olduğundan) sadece 1 oy ile (bu da gerçekten çok inandırıcı değil), bu yasa geçiyor. Yani Türk insanlarının vergileri bunu savaşmak için harcanıyor, Ermeniler de diğer taraftan bu tasarıyı geçirmek için para harcıyor. Sonuçta kim daha çok para harcarsa veya kimin daha çok adamı varsa o kazanıyor. Futbol müsabakası gibi yani, daha çok parası veya daha çok iyi oyuncusu olan kulübün kazanma olasılığı daha fazla.
Benzer bir maç bu sefer Isveç’te oynanıyor ve burada da yine 1 fark ile yeniliyoruz. Hem de bu maçın hemen arkasından yorgun düşmüş takımımızla !! “Bu ne tür bir hesaplaşma şeklidir, ya da bu ne soykırımmış arkadaş!” demekten kendimi alamıyorum. Isveç ise Amerika’dan daha değişik bir taktik ile “biz bunu uygulatmayız” diyor. Yani eğer uygulanmayacaksa, bunu parlamentoya neden getirdiler o da anlaşılmaz bir durum.
Benim kanım şu, Ermenilerin asıl yapmaya çalıştığı toprak almak veya bu topraklara karşı para kazanmak değil. Bu süreç içinde her yıl Türk insanına verdiği stres ile Türkiye’yi yavaş yavaş ve her yıl küçük düşürmek, yenilme duygusunu her yıl tattırmak ve lobi güçleri ile bizi yenerek bir nevi tatmin olmak. Bu da yeni bir soğuk savaş durumu gibi bir şey. Ancak savaştan daha kötü yanı, bu savaşın pek te bitecek gibi görünmemesi ve bizim ise gidişata göre pek kazanacak gibi görünmememiz. Türk milleti öncelikle Amerika’ya Ermenilerden sonra gittiğinden buraya yerleşik yaşayan Ermeniler artık Amerikalı gibi davranarak, dili ve hukuku iyi bildiklerinden bizi rahatlıkla alt edebiliyorlar. Biz dünyaya açılmakta biraz geç kalmışız bu konuda, o nedenle de insanlarımız bu tip ülkelerde henüz bir konumda gelememiş, ve bu da Türkiye’nin gerçekten bu konuda lobi yapabilecek yandaş bulmasını zorlaştırıyor, ya da Ermenilere göre çok daha fazla para harcamamızı sağlıyor. PKK olayında da keza benzer bir durum söz konusu, hem para hem de insanlarımız ölürken ve biz geriye giderken, diğer ülkeler yerlerinde saysalar bile yine bizden ileride duruyorlar.

Bizim gibi köklü bir medeniyet, kapalı bir toplum modeli ile aslında kültürünü korurken dezavantaj olarak yurtdışı açılımlarını zamanından gerçekleştiremediğinden şu an Türkiye’nin tanınmışlığı ve Türk insanının itibarı Ermenistan gibi yeni kurulmuş bir ülkeye göre bile daha az. Dikkat edilirse şu an Türk dışişleri ,herhalde bunu en sonunda anlamış olacaklar ki, bir başbakan, bir cumhurbaşkanı hemen her gün bir yerde. Daha önce Türklerin ayak basmadıkları yerlere bile gidiyorlar. Tabiri caiz ise Mevlana gibi geziyorlar.
Ama tabii sene 2010 ve en az 50 yıl evvel Ermeniler zorunlulukla olsa da bu turu atmış ve güzel olan yerlere yerleşip buralarda kök salmışlar. Yine de birkaç tohum atmakta fayda var. Belki bunlar ileriki nesiller için dayanacakları birer ağaç olur ve Türk insanın güzelliğini o ağaçlarda görürler.

Vizesiz Avrupa mı ??

webking | 01 March 2010 14:58

Come to Papa
Come to Papa

Geçen gün gazetede okuduğum ve birçok internet kaynağında da dışişlerinin başarısı diye lanse edilen. “Avrupa’ya Türk vatandaşlarının vizesiz kabul edilmelerini sağlayacak yol haritası belirlendi” şeklindeki yazı ilginçtir ki çoğu insanımızı sevindirmiş!!Ancak biraz detaylarına bakarsak bunun aslında başarı değil, tam tersine eziklik ve başarısızlık olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu anlaşmaya göre Türkiye, daha önce Makedonya, Sırbistan ve Hırvatistan gibi iç savaştan yeni çıkmış ve parçalanmış ülkeler gibi bir “geri iade anlaşması” imzalamak istiyormuş. Yani başarı bu, dışişleri bu yöntemi bulmuş ve şunu diyor aslında “biz size bir kamyon domates satacağız ama bunlar içinde çürükleri varsa biz bunları geri alırız, merak etmeyin”. Bunun daha da sadeleştirilmiş şekli ise, bize yeter ki vize verin,bunun karşılığında size en iyi insanlarımızı kendi rızamızla verir, karşılığında terörist, hırsız, katil ve buna benzer suç işlemiş insanları geri alırız. Böylece ülkemizi daha da yaşanmaz hale getiririz. Bu nasıl bir başarı olabilir. Ya da buna nasıl sevinilir akıl alır gibi değil. Hem onlara zeki, çalışkan ve dürüst insanlarımızı verecek, hem de bunlar içinde bile biri tesadüfen oradan kaynaklı olaylardan (ki bu gayet olası) çıldırır da, Aman Allah korusun onların vatandaşlarından birinin kılına zarar verirse hemen geri alacağız. ,

Amerika, Harvard ve Türk üniversiteleri tahlili

webking | 22 February 2010 14:46

Harvard üniversitesi
Harvard üniversitesi

Harvard üniversitesi, bilindiği üzere Amerika’nın en eski üniversitelerinden biri ve dünya çapında bilinen en popüler üniversitesidir. Bu üniversiteye dünya çapında Amerika’da Eğitim almak isteyen birçok kişi her yıl başvurmaktadır. Harvard, Amerikan vatandaşları dışında dünyanın diğer ülkelerinden insanların kabul olasılığı oldukça düşük bir üniversitedir. Bunun en büyük nedeni ise “önceliği Amerikan vatandaşlarına vermek” olarak kısaca açıklanabilir. Çünkü Harvard’tan mezun olmuş kişiler dünyada belirli yerlere çok daha kolay gelirler ve bu kişiler otomatik olarak her hangi bir işe bir adım önde başlarlar. Amerika’nın Obama dahil bir çok başkanı bu üniversite mezunudur. O nedenle bu gücü kullanan kişinin Amerikalı olması gerekir ve böylece de Harvard aslında gayet milliyetçi bir üniversite olarak ta değerlendirilebilir. Buraya kabul edilen %1’i bile bulmayan uluslararası öğrenciler ise, ya zaten böyle bir nüfuza ihtiyacı olmayan, ya babası bir ülkenin başkanı, veya dünya çapında bir şirketin sahibi, ya da ödül almış bilim adamlarının oğulları veya kızları vb. kişilerden seçilir. Diğer başvuru sahibi binlerce kişiden ise başvuru ücretleri ($200+$50=$250) olarak toplanarak, dünyanın en zengin üniversitesinin kasası her yıl tüm dünyadan gelen paralarla daha da doldurulur. Bu başvuru karşılığında ise bir A4 kâğıdı hediye edilir, bu kâğıtta ise kibarca “siz bizim istediğimiz kişi değilsiniz” denir. Başvuru sahibi her ne kadar kişisel olarak başarılı olursa olsun, bu pek bir şey değiştirmez. Hatta böyle bir başvuru tehlikelidir bile, Harvard’ı bitirip küçük bir ihtimalle de olsa, Amerika’da kalmayıp ülkesine dönerse Amerikan çıkarları açısından bu hiçte olumlu olmayacaktır ve onların verdiği gücü Amerika için değil de bir başka ülke için kullanacaktır ki bu kabul edilebilir değildir.

Ingiltere Vizesi Reddi mi aldınız?

webking | 28 January 2010 16:29

Vize Reddini sineye çekmeyin !!
Vize Reddini sineye çekmeyin !!

Yakın bir zamanda ingiltere vizesi için başvuruda bulunan ve red alan bir arkadaşımın başından geçenleri diğer benzer durumda olabileceklerin bilgisine sunmak amacıyla paylaşmak istedim. Arkadaşım gayet durum iyi olan ve şirket sahibi biri ve tüm evraklarını tamamladıktan sonra, vize için verilen randevuya gidiyor. Burada 15 sn içinde sorulan bir soru ile vizesi reddediliyor. Arkadaşımın İngilizcesi pek iyi olmadığından ve ne olduğun pek anlayamadığından geri geliyor ve birkaç gün sonrasında da bunu benimle paylaşıyor. Olay şöyle konsoloslukta ona sorulan soru şu “neden Ingiltereye gidiyorsun” , ve arkadaşımın cevabı ise “iş.. business”. Hatta şöyle bir detay veriyor, arkadaşım soruyu anlamayınca İngiliz konsolosluk çalışanı kadın bunu sonradan öğrendiği Türkçesi ile soruyor, ve arkadaşım sadece önce Türkçe “iş” sonra ise aklına İngilizcesi geliyor ve “business “dediği için, bu cevaba dayanarak red alıyor. Arkadaşım buna bir anlam veremediğinden ve şoku atlattıktan sonra İngiltere konsolosluğunu avukatı vasıtası ile mahkemeye veriyor ve sonuçta vize başvurusu uzmanlarca tekrar gözden geçiriliyor ve bu sefer vizesi veriliyor.
Buna inanmakta güçlük çektim ben tabii, öncelikle gayet eğitimli ve paralı olmasına rağmen arkadaşımın vize reddi almasına, diğeri ve benim de çok şaşırdığım konsoloslukların mahkemeye verilebileceği gerçeğine. Bu olay galiba Ingiltere ile imzalanan bir protokol gereği ve sadece İngiltere vizesi için kullanılabiliyormuş” diye de bir ekleme yapmalıyım. Diğer vizeler için durum nasıldır bilemiyorum. Ama İngiltere vizesi için canlı kanıt ve olayların gelişimini Ankara’da bizzat deneyimlediğim için eğer haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız mutlaka itiraz etmeyi düşünmelisiniz.

Israil’den Türk Büyükelçisine, Intelligence Quotient

webking | 26 January 2010 10:58

IQ
IQ

Intelligence Quotient / Quiz ya da daha çok bilinen ve kullanılan kısaltılmış versiyonu olan “IQ” bilindiği üzere zeka ile ilgili kullanılan bir testtir. Bu test genellikle zekasından şüphe duyulan insanlara uygulanır ve bir kanı elde edilmeye çalışılır. Yurtdışı ve özellikle de bizim basınımız aracılığı ile insanlar Türkiye Israil Dışişleri bakan yardımcısı Danny Ayalon’un büyükelçimiz Oğuz Çelikkol ile yaptığı basına açık görüşmeyi konuşurken, şu elden ele ve gazeteden gazeteye dolaşan resime bir kez daha bakıyorum ve dikkatimi çeken tek şey oradaki dışişleri yetkilisinin elindeki ve objektife en yakın duran ve ters olması gerekirken ilginçtir ki tamamen düz halde okunabilen, “IQ” isimli kitap veya bir tür belge. Sanki özellikle çekilmiş bir resim ve bu resimde özenle yerleştirilmiş insanlar ile gerçekten de bir mesaj verilmeye çalışılıyor gibi.
Gerekçesi her ne olursa olsun böyle bir davranışa bu insanları iten temel davranış bir şekilde aşağılayıcı bir fotograf sağlayarak, dünyaya ve Türkiye’ye bir mesaj vermek heralde! Aksi takdirde böyle bir olay gerçekleşemez ve basına da açık hele hiç yapılmazdı, diye düşünüyorum. Israil, bize güç uygulayamayacağını bildiği için, kendi dışişleri stratejileriyle ve değişik yöntemlerle bir ders vermeye çalışıyor kanımca. Ama en önemlisi tabii, bizim büyükelçimizin duruşu. Büyükelçimiz heralde iyi niyetinden, ve yabancılar karşısında temel problemimiz olan ezikliğimizin (halk arasında misavirperverlik olarak bilinir) de etkisi ile gülümseme ile acı çekme arasında bir yerde duruyor. Buna karşın, İsrailli bakanlar ise gayet kendinden emin ve duruşları ile de gayet emredici bir konumda ve tavırları da bu yönde. Bu fotograftan çıkacak yegane yorum ise şu. Burada Türk Milletine, Türk Büyükelçisini kullanarak, basın yoluyla bir görüntülü mesaj iletiliyor. Bu mesaj ise şu “Önce zeka testinden geçin, sonra bize akıl verin”.