bildirgec.org

nevdalist

11 yıl önce üye olmuş, 81 yazı yazmış. 1747 yorum yazmış.

Bildirgeç’ten öğrendiklerim

nevdalist | 17 January 2008 20:12

daha önce hafif’te yapmıştık, pek bi güzel olmuştu. öğrendiklerim:

1- bu yazının yeri burası mı? saçma sapan bildiriler var. seninki neden günlükte diyerek birbirine gaz verilir. bildiri kısmı sınıf atlanan bir yer gibidir.
2- iyi bir zamazingo
3- editörler nerede?
4- bu bildiriden ne kadar kazandın?
5- seviyeyi düşürmeyelim.
6- bildirgeç elit bir yer (o esnada küfürler havada uçuşur)
7- konu dışına çıkmayın. birbirinize postaneden küfür edin. (aftermath)
8- botsun sen. (bot nedir? biri bana da anlatsın. robot gibim bir şey mi?)
9- dahi anlamındaki de’ler ayrı. (yanlışlıkla bitişik yazarsak, anam anam diyem ben size)
10- son olarak, noktalama işaretlerinden sonra yapılan p, d gibi harflerin anlamını öğrenemedim. teknolojik bir şey ama, çözemedim henüz:p

photoshop’ta cross process

nevdalist | 14 January 2008 10:13

İlk önce kısaca cross process’i ve sonrasında da aynı işlemin photoshopla yapılışını anlatayım.
Cross process filmin yapısını değiştirmektir. Daha basitçesi ters işlemdir. Renkli bir filmi E6 yani negatifi pozitif banyoda, pozitifi negatif bir banyoda yıkatma işlemidir. Bu işlem sonucunda dramatik renk ögeleri elde edersiniz diyebiliriz. dia filmi c-41 denilen renkli film banyosunda yıkatırsanız yeşil tonlar elde edersiniz.
Peki neden böyle bir şeye ihtiyaç duyarız? gibi bir soru aklınıza gelebilir. Tamamen kişisel tercihler ile alakalıdır. Dijitale geçmemizle birlikte bu işlem photoshop’ta yapılmaya başlandı. kişisel düşüncem photoshop’ta yapılanın filmin yerini almadığı.

İlk aşama olarak fotoğrafın renk ayarlarını curves’tan değiştiriyoruz. Hatta bayağı bir uç noktalarda açıyoruz.

sırasıyla bu işlemi yaptıktan sonra ikinci bir layer açıyoruz. ona sarı renk verdikten sonra layer’ları birleştiriyoruz. ayrıntılı bilgiler PDF olarak şurada, burada ve son

Cengiz Aytmatov Edebiyatı/ Kader

nevdalist | 14 January 2008 00:25

Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir…gider gelirdi..
Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi…

Bu yazı benim çok sevdiğim, dönüp dönüp tekrar okuduğum bir yazarın sizin nezdinizdeki izleklerini görmek için yazıldı. Benim onu okurken hissettiğim duyguları başkası da hissediyor mu? Yoksa bana has bir şey mi sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum. Ayrıca sizin de onunla kısaca da olsa tanışmanız da etkendir.
12 aralık 1928 yılında Kırgızistan’ın Talos kasabasının Şeker köyünde doğmuştur. Kim bilir belki de bu yüzden bütün kitaplarında hep zor doğa koşulları, uçsuz bucaksız bozkırlar vardır. Zor bir çocukluk geçirmiş. Kitaplarında çocukluğunun izlerini aradığını anlatıyordu, bir yazıda. Kendisi ilk önce veterinerlik okumuş. Daha sonraysa edebiyat okumayı tercih etmiştir. Elveda Gülsarı kitabının kahramanı bir attır. Bu at üzerinden betimlemeler, sorgulamalar yapar. Veterinerlik bilgileri kitaplarındaki hayvan sevgisinde ortaya çıkar. Bir şekilde insanın hayvanlarla olan bağı umudu işaret eder. Beyaz Gemi’de yeniden görülen marallar umudu simgeler. Küçük çocuk her şeyin daha güzel olacağına inanmaya başlar.

Jacguie Lawson-

nevdalist | 30 December 2007 22:49

Jacquie Lawson ilginç ve güzel işlere imza atan İngiliz illüstratör bir ablamız. Kendisi St. Martin’s School of Art’dan mezun olmuş. 20 yıla yakındır freelance olarak çalışıyor. Kendisi e-cart işine girmiş. Onun tasarladığı kartlarla doğumgününü kutlayabilir, yılbaşı kartı gönderebilir, hatta üzerine yazı da yazabilirsiniz.
Ağırlıklı olarak doğa, hayvan gibi konularda çalışıyor.

beşi bir yerde

nevdalist | 30 December 2007 11:02

Bildirgeç’teki ilk yazım. Bu yüzden çok rica ediyorum, çok üstüme gelmeyin. Hele başlık yanlış, yazım hataları çok var gibi cümlelere dayanamayacağım. Direkt karşı cevaba geçeceğimi bildirir ve teessüflerimi iletirim.

İşin espirisini bir köşeye fırlatırsak, İETT yeni bir uygulamaya gidiyor. Üstelik uygulamanın ismini beşi bir yerde koymuşlar. İlk önce yaratıcılıkları için kendilerini tebrik ediyor ve konuya geçiyorum.

Uygulama ile kağıt biletler tarih oluyor ve onun yerini elektronik bilet alıyor. Elektronik biletler yolculara 5 defa otobüslere biniş izni veriyor. Fiyatı 6.5 YTL. Kredi kartı büyüklüğünde ve akbil’in üstündeki bir okuyucuya tanıtılacak. Eelektronik biletlerde aktarma hakkı yok. Bu sistemi tasarlayan firma ise Belbim. Kağıt israfını önelemek açısından anlamlı bir uygulama. 1 ocak 2008’den itibaren beşi bir yerde hayatımızda yer alacak.

hiçbir yere gidişin öyküsü

nevdalist | 13 December 2007 01:08

Oya Baydar’ın hiçbir yere dönüş diye bir kitabı var. Mutlaka bir göz atın. İlginç, güzel bir kitap. Kısaca arayışlardan bahsediyor. Bu arayışların hep insanın içselliğinde son bulduğunu anlatıyor. Bu yazımtırakta bundan bahsetmeyeceğim. Herhangi bir şeyin başlangıcı zordur, başladıktan sonra gerisi geliyor. Tıpkı ilk cümle, ilk nokta, ilk merhaba gibi.

1 yılı geçmiş, bu sitedeyim. Genel olarak bağlı biriyimdir. Bağımlı olmam, ancak bağlılık duyarım. Aşk mevzularında, iş mevzularında, dostluklarda da böyleyim. Hep uzun olsun, zamana yenilmesin istiyorum. Zaman sadece günleri geçirmiyor, aynı oranda hayatında da bir çentik daha atmanı sağlıyor.

inan6666

nevdalist | 05 December 2007 09:23

http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=inan6666&meta=

saç baş yolma- trichotillomania

nevdalist | 23 November 2007 00:15

yapmayın böyle şeyler!
yapmayın böyle şeyler!

Yazının başlığını okuyup da umuyorum “atmasyona bak” dememişsinizdir. Ya da sinirlenip saç başınızı yolmamışsınızdır. Efenim dilimizin güzide cümlelerinden saç baş yolma gerçek oldu. Eğer siz de sinirlenip saçınızı, kaşınızı, tüylerinizi yoluyorsanız bilin ki hastasınız. Hastalığınız hemi de dürtü kontrol bozukluklarından kabul ediliyor. Üstelik gayet de alacalı bir ismi var. Yazması ve okuması biraz zor olan, Trichotillomania. Kısaca ona TTM diyoruz. Daha da basitçe söylersek kıl sökme, yolma hastalığı. Köken olarak Eski Yunanca’ya dayanıyor. Tricho yunancada saç anlamına geliyormuş.