bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

taç

nazokiraze | 27 April 2009 09:24

st.Edward
st.Edward

Osmanlı İmparatorlugu dışında imparatorluklar genellikle taçla simgelenmiştir, taç giyme törenleri çok büyük tartışmalara, sevinçlere üzüntülere yol açmıştır. Aslında sembolik olan bu taçların her biri ayrı bir hikaye barındırıyor ve tarihe tanıklık ediyor.

Saint Stephen
Saint Stephen

Alabildiğine gösterişli olan hükmetmenin simgesi taç aslında çok merak uyandırıcı bir konu, hangi hükümdar nasıl taç takmış insanın ilgisini çekiyor.Aslında buraya değişik tasarlanmış taç fotografları koyacaktım ama sonradan gerçekten kullanılmış taçlarda karar kıldım.(İngiltere kraliyet taçları)

elizabeth 2
elizabeth 2

Tarihe damga vuran taç giyme töreni 2.Elizabeth‘in 1953 yılındaki taç giyme törenidir.27 yaşında taç giyen Elizabeth’in taç giyme töreni BBc kanalında naklen yayınlanmıştır.Bu konuda ilginç anektodlar var taç takan kişi olan başpiskopos elinde evirip çevirmesine ragmen bir türlü tacın önünü bulamaz, ayrıca yullar sonra açıklamalara göre kraliçe makyajını kendisi yapmış ama bu bir sır olarak saklanmış.

semş siperli serpuş

nazokiraze | 26 April 2009 21:11

sems siperli serpus yani güneş siperli başlık şapkanın , şapka devrimi sırasında Atatürk tarafından halka tanıtılışıdır..( Buna şapka derler.)

Şapkayı ilk kullananlar Mısır’lılardır,adı cappa dan , chapeau ve şa’pkadan gelir(Latince,Fransızca ,Rusça)
Şapka kullanımı insanlarda dönem dönem sınıflar ayrılıkları göstermede kullanılmıştır, Eski Yunan’da şapkayı fakirler takarken, Eski Roma’da zenginler kullanırdı,hatta fakirler ve köleler şapka kullanamazdı.Hristiyan kadınları ortaçağda vual denen şapkayı kullanmaya başladı, sonra vual yerini kukuletalı şapkaya bıraktı.(Şapka İsyanı )

çocukluk yaşta değil baştadır

nazokiraze | 25 April 2009 11:14

Bebeklikten itibaren insanların çogu karakteristik özellikleri belirmeye başlar, büyüyünceye kadar iyice belirginleşir.

Birde bazı şeyler var birbirine bakarak yada bakmayarak öğrenilen mesela yumruk atmayı, dövüşmeyi falan arkadaşlarından, televizyondan biraz da erkek çocuklarda içgüdüsel olan oynama dürtüsüyle gerçektiriyor bir erkek bebek.Veye kız çocuklar bebeklikten itibaren daha yumuşak renkli, cicili bicili şeylere yönelir.

Ama kafamı kurcalayan şeyler var, mesela benim oğlum küçükken benim ve tüm arkadaşlarımın hatta çocukların çogunun o yaşta yaptıgı şeylerden biri olan kremalı bisküvinin ortasındaki kremayı dişiyle kazıyıp iki bisküviyi tekrar üst üste kapatma eylemini nerden öğrendi? Bizim evde bunu yapan yok ki, en son kimbilir kaç yaşında yapmıştık, öyle çok yaşıtı olan arkadaşı da yok oğlumun, zaten koca kış evdeydi nerden biliyor bunu yapmayı, bazı şeylerin tüm çocuklarda içgüdüsel olarak bulundugunu söyleyebilir miyiz?Bakınız bu çok yaygın bir eylem, benim oğlum da yapıyor o halde hepimiz bunu içgüdüsel olarak öğrendik, yürümek gibi, gülmek gibi:)

kek çılgınlıgı

nazokiraze | 25 April 2009 10:25

Ülkemiz dışında çok daha fazla ragbet gören cupcake yada minikek görünüşüyle son derece iştah açıcı , ama asıl ilginç olan bu keki yapanların yaratıcılıgı.

Mini kekler yapılırken sanki bunu yemeyin sadece izleyin dercesine yapılmış, insanın bunları yemeye kıyamayacagı hiç düşünülmemiş.

Cupkekler meraklısına Super Mario , örümcek adam olmayı da ihmal etmemiş.

ayakkabılarla tarih yolculugu

nazokiraze | 24 April 2009 20:20

 1893
1893

Çok eski çağlarda ayakkabılar ayakları korumak için kullanılıyordu, ancak ortaçağ ve yeni çağdan itibaren daha estetikleştirilen ayakkabıları dönem dönem izleyelim, yakın tarihe şöyle bir göz atalım.Bugünün modacılarının etkilendikleri dönemleri öğrenelim.(Ayakkabı tarihi)ne bakacak olursak 14. yüzyıldaki aşırı sivri burunları,1575 te moda olan mantar topukları, 17 yüzyılda ortaya çıkan uzun çizmeleri görebiliriz.Burada 1830 yılından kalma bir çocuk ayakkabısı görülebilir.(Tarihi ayakkabılar )

1991
1991

yemekteyiz

nazokiraze | 24 April 2009 19:46

Çok fazla eleştiri almasına ragmen raiting rekorları kıran, insanların cesaretine, beceriksizligine yada kendine aşırı güvenip rezil olmalarına hayret edilen yemekteyiz programı insanın hayal dünyasına da fikirler katıyor. O hiç tanımadığımız insanları alabildigince etkilemek için nasıl bir sofra düzeni yapabiliriz?

İşe peçetelerden başlayalım, Malum yemeklerin tatlarından önce masa düzeni eleştiriliyor, öyle peçeteler seçelim ki ya çok beğensinler yada şok olsunlar.

Tabaklarımız da gayet ilginç, misafirlerimiz tabaklara kafa yorarken ana yemeği eleştiremezler:)

korse işkence mi? estetik mi?

nazokiraze | 24 April 2009 17:11

İlkokul ve ortaokul zamanlarımda büyük kadınların giydiği şorta benzeyen ama şort gibi olmayan, çirkin sert bir yapısı olan şeylerin iççamaşır değil de korse oldugunu sonradan öğrendim, her ne kadar kullanmak kısmet olmasa da çok ilgimi çeker benim bu korse, sanırım şimdikiler o dönemkiler gibi çirkin değildir hatta o zaman tüm kadınların giydigi bu şeyi ben şimdi pek kimsede görmüyorum yada bana denk gelmiyor.

flickr
flickr

Şimdilerde revaçta parafinli, bilmemneli çeşitleri olan korse benim tarif ettigim şekliyle aslında o kadar kötü değilmiş bunu araştırdıkça anlıyoruz, zira tarihe göz atarsak kadınların mazoşist olduklarını düşünmeye bile başlarız.

Eski Yunanda kadınların uzun kıyafetlerinin altına giydikleri korselerin tek amacı dişiliği ön plana çıkarmaktı,Roma’lı kadınların korseleri ise daha gösterişli ve süslüydü.17. yüzyıl dönemi kullanılan korselerin ismi ise la gourgandine (edepsiz civelek), bunun nedeni ise korselerin aslında cinsellik anlamında kullanılmadı isi. O dönem korselerin isimleri hadi gel,edepsiz,masum,arsız ve benzeri olarak anıldı, bu korseler göğüsler ile karnı kapsayan bölge için kullanılıyordu.

vakfıkebir ekmeği

nazokiraze | 24 April 2009 10:20

Vakfıkebir ekmeği olarak bilinen yüzlerce yıl öncesinden gelen eşsiz bir ekmektir.,Kokusu bayatlamama özelliğiyle insana ekmek yediğini hatırlatan, taşfırın ekmeği.Ünlü Vakfıkebir Ekmeği bugünkü şekline 1897 kavuşmuş

Karadenizlilerin yayla kültürünün bir parçası olarak, bir kaç gün süren yolculuklar için yapılmaya başlanmış bu ekmek çeşidi.Ülkenin her tarafında pişirilmesine ragmen gerçeginin yapılmasına ender rastlanan Vakfıkebir ekmeği,taş fırında odun ateşi (meşe,gürgen,kızılağaç)eşliginde pişirilir. Ekmeğin piştigi fırın taşı kara fırın taşı adını taşır ve genellikle Bayburt’ta üretilir. Ekmeğim mayası ise yine Trabzon ekmeği adı altında üretim yapan fırınların kullandıgı gibi normal maya değil ,eşki mayadır, hamurundaki su ise kireçsiz olmalıdır.

Bazı kişilerin damak zevkine hitap etmeyebilir bu canım ekmek, sertlik derecesi ya da kokusu nedeniyle sevilmedigi olur ancak bir dilimiyle bile insanın karını doyurur.(Marie Antoinette Vakfıkebir ekmeğini belli ki tatmamış )

gelinlik…

nazokiraze | 22 April 2009 20:02

Tarihe olan alakam eni bugün geçmişteki soylular evlenirken ne giyerlerdi diye bir soruya yönelmeme neden oldu. Elbette gelinlik oldugunu biliyordum ama tarihe bakacak olursak , aslında önceki dönemlerin gelinliklerinin hiçte günümüze benzemediğini anlarız. Tabi aslında olaya geniş olarak bakarsak günümüzde dahi hala bildigimiz tarzın dışında gelinlik kullanan kültürler var.(Hindular, Türkmenler, Afrikalılar), ancak ben burada alıştıgımız kabarık, tüylü yani evlilik töreni için özel yapılan alışılmış gelinliklere ve kraliyet ailelerinin kullandıklarına göz atmak istedim.Her genç kızın rüyası olan beyaz gelinliklerin kraliyetteki yeri ve geçmişten günümüze yolculuğu.

kraliçe sophie
kraliçe sophie gelinlik

Prenses Charlotte gelinlik 1816
Prenses Charlotte gelinlik 1816

isveç kraliçesi Hedvig Elisabeth Charlotte Holstein of Gottorp
isveç kraliçesi Hedvig Elisabeth Charlotte Holstein of Gottorp