bildirgec.org

llus

11 yıl önce üye olmuş, 123 yazı yazmış. 452 yorum yazmış.

Dr. Skull

llus | 20 November 2002 10:18

Acıdı mı? Öpelim de geçsin’

Dün akşam evin kapısını acan esmer kız hoşgeldin faslından sonra;

-aç mısın? dedi.

Bende şarkı söylemeye başladım.

-açlıkla hiç savaşmadın bilmezsin. Soğukta hiç uyumadın, üşümezsin. Gözlerini hiç açmadın, görmezsin. Hiç bir zaman sevmedin, vermezsin!!!

Durdum ve gülmeye başladım. Bu şarkı Mavi Sakal’ın ikinci albümündeki bir şarkı idi. Ne uzun zaman oldu nerden geldi aklıma diye geçiştirip gunun kalan kısmına devam ettim. Gece ilerledi ve biraz çalışmak için masama oturdum. Çekmecede birşey ararken bi poşet buldum. Aman allahım Mavi Sakal’ın ikinci albümü ve Dr. Skull albümleri.,

Birden çok heyecanlandım. Mavi Sakal dinlemeye başladım. Ardından Dr.Skull bütün albumlerini sıradan gecirdim ve odam da acaip bir çoşkuyla çalışmaya başladım. Ve o eski gunler aklıma geldi.

İstanbul sarhoşluğu, Kemancıda ki biralar. Köprünün ayağı gibi sallanmaktaydı yarınlar. Korkudan baskıdan uzak hayallerin şerefine…Ortaokuldayken matematik dersinde gizlice walkman den Dr.Skull-MaviSakal-Cinderella dinlerdim.

Tarih derslerinde Ac/Dc de iyi giderdi. Din Kültürü ve Ahlak dersinde Ozzy dinlemek beni derse daha çok bağlıyordu. Derslerde gizlice müzik dinlerken kendimi kaptırıp çok kez mırıldanırken öğrencilerle gözgöze gelirdim. Bir kere Matematik öğretmeni yakalamıştı ve ne dinlediğimi sorup walkman i alıp kendi dinlemeye başlayıp, gözlüklerinin altından beni süzüp;

Kimin dolar hesabında hershey yolunda? demişti.

Evet, bir zamanlar DR.SKULL diye Ankaralı bir grup vardı… Şimdilerde müzik yaptıklarını sanmıyorum. Çok süper müzik yapmıyorlardı dünya standartlarına göre çok orjinal değillerdi ama kanımızı da kaynatmıyor değillerdi.

Birşeyler anlatıyorlardı…

Duvarların altında, Kurşun yağmurlarında

Bosna sokaklarında, ölmek istemiyorum

Sopalarla, taşlarla, ateşlerle yaşlarla

Ölmek istemiyorum yaşamak istiyorum!

Ve Mavi sakal…

Güvendin, güvendin aldatıldın

sokak ortasında bırakıldın

Ne iş tutsan sıkıldın be şaşkın

Kazığa oturdun inlemedin beni sen hiç dinlemedin be şaşkın…

Tabii başka gruplarda vardı.

Hardal-Kramp-Kronik-Mr.No-Pentagram vs… Güzel günlerdi. Para kazanma gibi bi kaygımız yoktu. Okuldan kaçar içmeye giderdik. Evden kaçar, konsere giderdik. Şimdi hepsini hayatın ağırlığından kaçarak yapmaya çalışıyoruz. Aşk köreldi, çoşku sönmek üzere hani böyle diyorumki yeniden o gizlice derslerde müzik dinleyebildiğim gunlere geri donebilsem…

CodeZilla

llus | 18 November 2002 21:35

Dün akşam evde bilgisayarımın karşısına geçip düşünmüştüm. Bugun ofiste gene bilgisayarımın karşısına geçip düşündüm. Böyle olmaz!

Bir hayat bilgisayar karşısında CodeZilla gibi geçiyor, gözlerinizden öperim.

Ordan programcılar şimdi kızacaklar belki ama sanirim karar verdim. Bundan sonra kodlarla muhatap olmayacagım.

Php de sizin olsun, asp de, xml de ama unix i alayım seviyom onu. Tamam, mesela placebo dinlerken php kasmak hoştu yada pazar günümü asp ile uğraşırken 2.5 lt cola içmek. Ama dışarda bir hayat var ya işte ben ona dahil olmak istiyorum yeniden.

Tasarım yaparken ortaya çıkan emeğe bakıp rahatca uyumak istiyorum. Rüyalarım da tag gormek istemiyorum. Hatta ben uyumak istiyorum…

P i L (L)

llus | 17 November 2002 11:59

Birsürü günlük yazdım bu gece. Onun günlüğü, kaygılarımın gunluğu, benim günlüğüm, bilinçaltı günlüğüm… Yorgunum ama tatlı bir yorgunluk değil, nasıl bir yorgunluk bilmiyorum. Benim yorgunluğum, bilinç altı yorgunluğum, tarihimin yorgunluğu, kaygılarımın yorgunluğu… Uzar ağda gibi, tadı şeker gibi(bitter pill) ama yapıştıkça bir rahatsızlık… Oturma odasını boyadık. O artık soğuk-ruhsuz-donuk görüntüsünden kurtuldu. 2 gecedir her yanım su bazlı plastik. Haftalık mutfak temizliğimi yaptım. Moonsco Hızını alamayıp tuvaletin tavanını oturma odasıyla aynı renge boyadı. Odam fazlasıyla dağınık. Şu anda masamda çalışma gayretime şaşıyorum. Disketler, cdler, sigara paketleri, kitaplar dergiler, anahtarlık, saat, mesajgeldi diye yırtınması beklenen bir telefon, tornavida,kalemler ,cakmak, notlar off daha saymak istemiyorum… 5 dakika onceki dialog; Esmer kız odaya girer ve masanın üstündeki saati eline alıp; -nekadar güzel saat ama geri kalmış. Esas kız ; geri kalmamış pili bitmiş ve durmuş!

Boyalı Kuş

llus | 08 November 2002 20:36

dün akşam pc basında calışırken kocaman eski masamın çekmecelerinde bir şey ararken onun bir gazete küpüründeki resmini gördüm. Soğuk ellerimi gazete küpürünün kalbine dayadim ve gözlerine baktım. Şimdi Toprak altinda çürümüş olasılığı yuksek gözlerine… Bir ay once eski bir tanıdıkla yıllar sonra karşılaştığımda bana onu sormuştu. O öldü derken gri asfalt tonlarına takılmıştı gözlerim… peki ya gunlukleri? Muhtemelen ailesi yakmıştı gunluklerini. Adli tıp raporunda da temiz çıkmıştı. Ölüme karar vermeden öncede gayet neşeliymiş. Akşam yenen bir yemek sonrası odasına kapanıp, günlüğüne son kez birşeyler yazıp, kendini (…) (off dilim varmıyor parmaklarım kitleniyor klavyede) Ocak 15te tam 4 yıl olacak. Ölüm haberini aldığım pazar sabahın da evimde onu bekliyordum. saat 10:00 da bana kahvaltıya gelecekti. Ona bir kaç hafta once verdiğim JERZY KOSINSKI‘nin BOYALI KUŞ adlı kitabını getirecekti. Onun yerine gelen acılı bir kadının telefonu ile camdan bakıp yağan kara bakıp kendimi odama kapattım. bunu yapacak cesareti nerden aldıgını sordum elimdeki porselen bebeğe. Öyle ki bunu daha once cok kez sadece dikkat cekmek için yapmıştı. Bu seferde mi oyundu? Bu seferde gidip birinin gidip onu kurtarmasını mı beklemişti?Olayların çözümü O kitaptı ve ben bunu ölümünden bir yıl sonra anladim. Ona verdigim kitabı ve onda ki çeşitli eşyaları annesi bana yolladiginda bir coğunu görmemecesine dolaba yığmıştım. Bir yıl gibi bir zaman sonra o eşyaları onunla hep oturmayı hayal ettiğimiz Cihangire taşınırken buldum. Kitabın sayfalarını öylesine karıştırırken altı çizgili olan yerler dikkatimi çekti. Sectiği ölüm şekliyle aynı hikayeler… Kitabı okumuş bitirmişti ve sonra… Onu hayatımdan silmek için gittiğim başka şehirlerde ölümünden duyduğum korkak acıyı birgun onun hikayesini yazarak azalttim. Hayat işte.

çipçizik maça kızının senaryosu

llus | 05 November 2002 20:01

Üretemenin gebeliğinden çökmeye ramak kalan göz çukurlarımı ovuşturdum. İÇim bu kadar meşgul olmasa, kafamdan dakikada yüzlerce olay-düşünce-kişi-plan geçemese ya… Hani küçücük kafam ve o küçük kafama sığmayan planlarım ve düşüncelerim kaygılarım olmasa belki şimdi daha doymuş olacaktım. Herneyse moonsco’nun bu sene cekecegi film icin senaryo yazmamiz gerekiyordu. Haftalarca düşündü son 2 haftadır beraber düşündük. Eski yazilarim çıktı disketler içinden yenilerini yazmaya çalıştım olmadi. Kafayı düzleyip Bi senaryo doğuramayan iki insan olarak dün senaryonun ana fikri belli olduğu kanaatine vardık. Senaryo yazamayan bir kadının yaşadıklarıanlatılacaktı filmde. Hayat en gercek filmdir değil mi? Ama senaryoyu kim yazmıştır o bir muammadan öteye gitmez.