bildirgec.org

haberhaberhaber

12 yıl önce üye olmuş, 150 yazı yazmış. 1751 yorum yazmış.

ABLAAA ORDAMISIN?

haberhaberhaber | 15 July 2007 02:29

Mahalledeki genç komşum, abla senin dediklerini uyguluyorum. Hep işe yarıyor
Sakın ha! sadece benim dediklerimi uygulama. Ben sana bazı şeyleri uygula diye anlatmıyorum. Ben sana tecrübelerimi, deneyerek öğrenilmiş bazı tüyoları dilimin döndüğünce anlatıyorum. Sen bunları kendince de değerlendirip makul ve mantıklı gördüğün zaman uygulayacaksın.
Bir vesile ile nette tanışıp ablalık ettiğim genç bir çocuk, Aslında hiç âdetim olmadığı halde msn mi vermişim. Bir gün ekranda yanıp sönen kırmızı bir ışık. Bu kim ya ben kimseyle yazışmam ki. Açıp baktım.
Abla.
Abla orda mısın?
Allahallah bu kim ya?
Evet, kimsiniz.
Msn nin üzerinde aşkların acıları sensizdir yazıyor.
Kusura bakma tanıyamadım.

Kendini tanıtmaya çalıştı tanıyamadım ama ayıp olmasın diye tanıdım dedim. Nasılsınlar teşekkürler faslından sonra kapatıldı. İki üç günde bir benim msn yi açık görünce abla ora damısın cevap vermeyecek misin? Abla, abla. E canın sağ olsun abla Bir kaç gün böyle devam etti, daha sonra bunun derdi neymiş bakalım bir anlayayım dedim
Abla.
Abla.
Buradayım nasılsın iyi misin?
Sağ ol abla iyiyim desem yalan olur.
Anlat istersen.
Abla kafanı şişirmeyeyim.
Şişirmezsin anlat.

Bu aralar tanıdığım, tanımadığım insanlar bana dertlerini anlatmak için adeta yarışıyor. Kendimi Güzin abla gibi hissetmeye başladım
Anlatırsan dinlerim.
İşlerin nasıl? Ailen nasıl?
Benim işim yok ki abla.
Şu an sen neredesin?
İnternet cafe de.
İşin yok internet kefedesin öylemi?
Evet.
İyi otur orada sana iş bulup getirirler.
İş bulamıyorum ki.
Bana iş vermiyorlar.
Neden?İçerden çıktım sabıkalıyım.
Ne sabıkası?
Adam öldürdüm.
Ne? Adam mı öldürdün niye?.
Çalıştığım yerdeki patronum paramı vermedi onunla yanındaki adamı birde beni dövmeye kalktılar. Bende onları bıçakladım.
Sen benimle eğlen bakalım.
Abla ne eğlenmesi vallaha doğruyu söylüyorum.
Sus birde yemin ediyor.
Abla niye inanmıyorsun.
Sen 22 yaşındayım demedin mi?
Evet
Askerliği mide yaptım dedin.
Evet.
Sen ya hesap bilmiyorsun, yâda beni saf sanıyorsun.
Abla vallah billâh yalanım yok. İki gözüm önüme aksın ki.
On sekiz yaşımda iki adam öldürdüm. Üç yıl yattım.
Nasıl üç yıl?
İyi hal, ana hakkı, baba hakkı, hakkı bulut hakkı. Üç yıl yattım. Çıkar çıkmazda askere gittim. Askerlik bitti yaş 22 iş arıyorum. Ben içerdeyken babam da zor duruma düşmüş. Karşıya kan parası, ben içerdeyken bana para. Eldeki avuçtaki gittiği gibi kredi kartı limitleri de dolmuş ödeyememişler, üzerine faiz binmiş.
Sen şimdi cafedemisin?
Evet.
Birde utanmadan evet diyor. Kalk çabuk. Senin bulunduğun il sanayi bölgesi bir sürü fabrika var. Eninde sonunda çabalarsan bulursun, fabrikada iş bulana kadar cafeye vereceğin paraya limon al ve satmaya başla.
Abla kızma tamam.
Bak daha sen ora damısın?
Gidiyorum abla
.
Aradan bir ay kadar geçti. Aşkların acıları sensizdir yanıp sönüyor.
Abla
Ablaaa orada mısın?
Sen yinemi cafe desin?
Abla lastik (araba) fabrikasında işe girdim. Maaşım çok iyi.
Çalışıyorsan orada bu saatte işin ne?
Abla gece vardiyasındayım.
Olgum git uyu orada işin ne?.
Abla sana bildirmek için geldim, şimdi gideceğim.

Çok sevindiğimi söyledim, gitti.
Gerçekten çok sevinmiştim, sabıkalı, tahsilsiz, işsiz 22 yaşında. Potansiyel suçlu olarak görülen bir genç.
İki kişinin canını almıştı, İş bulamayıp ortada deli fişek gibi gezerek kim bilir daha ne gibi suçlara karışırdı. Gasp, hırsızlık, belki yine cinayet. Arada bir yazdı, işinden bahsetti, babasına yardım ettiğinden, işini sevdiğinden falan.
İki gün önce yine ablaa diye çıktı ortaya. Hemen cevap verdim.
Nasılsın, ailen iyimi, işe devamı gibi sorular ve cevaplardan sonra.
Abla sizin o taraflara geleceğim.
Hayırdır inşallah neden?
Sevdiğim kız o bölgede. Onu kaçırmaya geleceğim.
Hayda sen ne diyorsun, ne kızı ne kaçırması?
Allahın emriyle aileni getir iste. İstedin de vermediler mi?
Ailemi oraya getirsem çok masraf olur, esya falan aldım, evde alacağım, birde yola masraf etmek istemiyorum.
Alooo oğlum sen neler saçmalıyorsun? Kızın ailesiyle bile tanışma zahmetine girmiyorsun, bu kız seninle nasıl kaçacak. Diyelim ki kaçtı, ailesini hiçe sayıp habersiz alıp bohçasını kaçan bir kızı sen nasıl kabul edeceksin.
Ama biz birbirimizi çok seviyoruz.
Sevginize sözüm yok. Eşya aldım ev alacağım diyorsun birkaç ay daha sabredip yol parasını biriktirmeyi bekleyemez misiniz?
Ama abla.
Ama mama yok. Akıllı ol akıllı.

Bu gün yine aramış kızım bakmış. Abla yok mu demiş. kızımda annem yok diyince kardeş selam söyle ablama kendine de iyi bak demiş ve kapatmış. Bu gün yetişemediğime çok üzüldüm. Bütün gece msn açıktı ama abla diyen yoktu. Yarın da tüm gün açık tutacağım.

KIZIM ZENĞİN OLACAK.

haberhaberhaber | 13 July 2007 08:47

Üniversite öğrencisi olan kızımla birlikte yaşamaktayım. Kendimi zaman zaman yorğun hissetsem de birçok insan gibi emekliliğim dolmasına rağmen maddi zaruretten dolayı hala çalışmaktayım.
Elimden geldiğince kızımın tüm ihtiyaçlarını seve seve karşılamaktayım
Bazı günler kızımın cebine sözgelimi beş kuruş koyup kendim üç kuruşla işe gitmişimdir.
Ayağımı yorganıma göre uzatamadığım bu ay sıkışıklık varken üstüne birde yakıt parası toplanınca ben ayın sonunda topu attım.
Kızım da tesadüf bu ya bir haftalık geçici bir işte çalıştı. Eline bir miktar
Para geçti.Bir günlüğüne o anne sanki ben çocuk oldum.
Bebem bu ay elektrik parasını yatıramadık, sen yatırırsın demi?
İy veririz dedi. Akşam bir miktar parayı önüme koydu.( analık bu mu?)Kıyıp ta alamadım. Tamam kızım sen kendi ihtiyaçlarını gör. Ben Maaştan avans çekerim, dedim ve almadım.
Anne yarın pazara gidelim mi? Dolap bomboş, fare düşse kafası yarılır.
Tamam, kızım, öğle yemek saatinde buluşuruz.
Salı günü öğleyin,
Bebem tansa nın önünde saatoniki onda.
Tamam.
Maaş kartımı evde unutmuşum para çekemedim, yanına para da al
Alırım.

Ve buluşuldu Pazar gezimiz başladı.
Bebem şu üzümler çok güzel.
Ay armutlar da nefis gözüküyor..
Yürü yürü önce Pazar gezilecek ne nerede ucuz ve kaliteli tespit edilecekgeriye dönüşte de alınacak

Tamam dedim ve peşine takıldım. En elzem şeyler domates soğan gibi alındı
Bebem üzüm.
Şimdi tadı olmaz ağustosta yenir.
Şeftali alalım.
Hem şeftali hem nektarın olmaz. Nektarın alacağız
Patlıcan ve biberi geçen hafta yapmadın çürüttün sakın şimdi adını bile anma.
Semizotları tazeymiş bir bağ alalım
İyi bi milyonmuş alalım.

On adım sonra semizotlarını inceledi. Üçkâğıtçı bizi kazıkladı.
Nasıl kazıkladı kızım?
Küçücükmüş.
Bebem bir milyonluk semizotundan kazıklansan ne olur? kazıklanmasan
ne olur?
İşte senin gibi duyarsız, aman be ci vatandaşlar yüzünden ülke ekonomisi bu durumda.
Şey kem küm.
Sen böyle yapmasan bizim şimdi arabamız bile olurdu.
Bir milyona biraz daha büyük semizotu alınca mı arabamız olacaktı?

Karpuz almadık.
Karpuz mu? Nektarın mı? Birine karar ver.
Ay elmalar da çok güzelmiş.
Hadi yürü elma kışın yenir.
İyi o zaman karpuz.
Karpuza paramız yetmez.
Neee? Doğru dürüst bir şey almadık ki.
Sen kaç parayla geldin.
……… parayla.

İnanmıyorum sana, benim şimdiye kadar hiç bu kadar parayla pazara çıktığımı gördün mü?

Fasulye, domates kuru soğan, semizotu ve bir kilo da nektarınla Pazardan döndük
Hani bu kadar parayla Pazar olmazdı?
Sen buna Pazar mı diyorsun?
Elmalarda, üzümlerde, armutlarda gözüm kaldı.
Daha önce yiyeceğim diye alıp yemeyip dolapta çürüttüklerine say.
Ayyy kız elmalar çok güzeldi. Neyse aybaşına az kaldı, ya da kartla yarın marketten alırım.
Pazarı az aldığımız iyi oldu.
Niye?
Hemen dolaba yerleşti.
Dağla mı geçiyorsun? Hem senin yüzünde pazardan beri belli belirsiz Bir gülümseme var
. Ne oldu söylesene
.
Allahallah ne olacak ki? Niye güleyim?
Var senin aklında bir şey ama hadi neyse.
Benim aklımda olan mı? Bu Pazar olayını hafife nasıl yazarım diye düşünüyordum

Akşam bebem yürüyüşe gitti dönüşte elinde bir kilo elma, al canın çok istemişti dedi.
Hemen bir tanesini yıkadım ve ısırığımı attım. Tanrım bir elma bu kadar lezzetli ve çıtır çıtır olabilirimi? Acaba gerçekten çok mu lezzetliydi yoksa
Elmadan ümidi kestikten sonra önüme konması mıydı?
.

CEP TELEFONU.

haberhaberhaber | 08 July 2007 18:26

Çocuğun telefonu bozuldu,çocuk dedimse ünüversite öğrencisi.Telefon fiyatları malüm.İkinci el bakayım belki ucuz temiz bir şey bulurum dedim,İşte manzaralar.

ARKADAŞLAR CİHAZI TEKRARDAN SATIŞA KOYDUK TEKLİF VEREBİLİRSİNİZ ALTTAKİ SATILMIŞTIR İBARESİNİ DİKKATE ALMAYINIZ TEKLİF VEREBİLİRSİNİZ.-. ARKADAŞLAR CİHAZ SATILMIŞTIR LÜTFEN TEKLİF VERMEYİNİZ- ..Dikkate alınız ..ARKADAŞLAR CİHAZ SATILMIŞTIR LÜTFEN TEKLİF VERMEYİNİZ

ERİCSSON A3618S (çalışıyor sadece ses tuşları yok)
TELEFONUN BİR SORUNU YOKTUR YANLIZ KULLANMADAN DOLAYI KASASI VE TUŞLARI AŞINMIŞTIR İMEİ KOPYALAMASINA KARŞI GERİ ALINMAYACAKTIR
BEKLEMEK İSTEMEYENE HEMEN AL SEÇENEĞİ AÇILIR
TEKLİF VERMEK İÇİN TEKLİF VEREN
RUH HASTALARI TEKLİF VERMESİN
YERE DÜŞME SONUCU EKRANI KIRILDI VE ÇALIŞMIYOR.
DIŞ GÖRÜNTÜ İTİBARI İLE ÇOK TEMİZ.
TAMİR ETTİRİRİM DİYEN VARSA BUYURSUN

TELEFONUN YANINDA ŞARJ CİHAZI VE BATARYASIDA GÖNDERİLECEKTİR.BATARYASI VE ŞARJ CİHAZI ORJİNALDİR..HERŞEYİ YAZDIM ÜRÜNÜ KESİNLİKLE GERİ ALMIYCAM.
TAMİR ETTİRİRSEN KULANIRSIN YADA SATARSINTAMİR OLMUYORSA PARÇALARINI KULLANIRSINIZ.
T610 ARIZALIDIR BORDUNDA HASAR VARDOR HASAR KISMI TELEFONU AÇMA KAPAMA OLAN DÜĞMENIN OLUĞU YERDİR BAŞKA YERINDE SORUN YOKTUR.

ÇAY (LIRK EDİNCEYE KADAR İÇ)

haberhaberhaber | 06 July 2007 22:35

Dört beş yaşlarında kıvırcık saçlı bir kız çocuğu, önünde bir çaydanlık sıcak çay, saçları bir el tarafından, çekilerek avuç içine alınmış, diğer bir elle de kafası çaydanlığa doğru ittirilmeye çalışılarak iç iç demlik lırk edinceye kadar iç(demlikteki çay bitmeye yakın silkeleyerek doldurursanız lırk diye ses çıkar). İçte beni ele güne karşı bir daha rezil etme.

Hayatta vazgeçemediği şeylerin en başında çay gelir, o bir çay müptelası. Ona birkaç saat çay vermeyin Tüm devlet sırlarını bülbül gibi şakır. Çay tiryakiliği çocukluğuna dayanıyor desem, yediği bunca tartaktan sonra değil içme çay görmeye bile tahammül edememesi lazım. Bir gün ocakta yemekte pişerken kocaman bir çeyrek ekmeği tencerenin içine batırırken yakalanmıştı tuzuna bakıyordum bahanesine sığınmıştı da anne öyle bakılmaz böyle bakılır diye iyice bir tartaklamıştı. Ogün’den beri kendi pişirdiği yemeklerin tuzuna bile bakmaz.

BEN ONUN KIZIYIM.

haberhaberhaber | 05 July 2007 18:05

Avrat sofraya bir tabak daha koy.
Bana avrat deme diye sana kaç kez söyledim.
Sende bana herif diyorsun.
Ben sana şaka olsun diye diyorum. Ne oldu ne tabağı?
Yemeğe misafir var.
Kim?
Bir fakir.
Nazlı hanım gelen kişinin kim olduğuna bakmak için yavaşça kapıya doğru yürüdü. Kapıda üstü başı yırtık, kir pis içinde yaşlı bir adam oturuyordu. Tekrar içeri dönüp, len aliş o adamı nasıl içeriye alacağız, tepsiye hazırlayalım dışarıda yesin.
Avrat kapının önünde köpek mi besliyorsun.
Mutfağa hazırlayalım orada yesin.
O fakire bir lokma ekmeği kim olsa verir, önemli olan bir aile sofrasında yemek yiyip önem verildiğini hissetmesi.
Nazlı sultan sofraya bir tabak daha koydu. Tüm aile sofraya oturdu birlikte yemek yenirken aliş bey çok mutlu, nazlı sultan da huzursuz yemek boyunca kâh oturdu kâh kalktı.
Aliş beyin en büyük övünç duyduğu en önemli şey çocuklarının kursağından bir lokma haram geçmemesiydi. Yine bir gün bu sözünü tekrarlarken!
Geçirmedin de ne oldu? Yanına çırak girenler mal sahibi oldular seni çırağa çıkardılar.
Adamlar üçkâğıtçı dolandırıcı çıktı ne yapayım?
Gözünü aç gözünü.
Aliş bey annesiz babasız akraba yanında zor şartlarda büyümüş sekiz on yaşlarında iken otobüslerde, kamyonlarda muavinlik yaparak yılların birikimi ve de borç harç bir akaryakıt tankeri (arabası)sahibi olmuştu ama hiç maddi yönden yüzü gülmemişti. Günlerce tek başına uzun yola gitmekten yorulduğu için yedek şoför tutmak zorunda kalmıştı. Ama şoför maaşın yanı sıra birkaç kat maaşını da yollarda akaryakıtı sata sata gittiğinden çıkarmaktaydı
Aliş bey adamı çıkarıyor, bir hafta on gün kendisi idare ediyor ama dayanamıyordu.
Avrat bir şey diye cem ama kızma.
Bak gene avrat diyor.
Bu iş şoförle olmayacak yanıma ortak alacağım. Adam hiç olmazsa kendi malım der sahip çıkar. Bir gün birimiz bir gün diğerimiz idare ederiz.
Aman ne yaparsan yap yine çırağa çıkmada.
Birkaç ay sonra aliş bey yine çırak, üstelik borçlu çırak.
Ailesini kimseye muhtaç etmemek için başkalarının yanında şoförlüğe başladı. Aaaa bu seferde maaşını alamadı. Aybaşında nazlı sultan kira elektrik su parası istediğinde.
Daha alamadım.
Nee niye?
Mal sahibinin durumu kötü arabaya bu ay çok masraf etti.
Eeeee
Lastikleri falan değişti.
Eeee
Haftaya verecek.
Aradan bir hafta geçer alişşşş ne oldu aldın mı, yarın, yarın olur, Alişşş tamam ya patlama alacağız Bir kaç gün sonra. Maaşının bir kısmıyla çıkagelir.
Bu ne?
Geri kalanını üç gün sonra verecek.
İlahi aliş başına karlar yağsın, yok yok taşlar yağsın emii
Birkaç yıl sonra Arabistan’a yüksek bir maaşla gitti, aradan bir ay geçmeden elinde valiziyle döndü.
Hoş geldin gelmesine de ne oldu?
Ben çocuklarımı, ailemi çok özledim. Burada iş bulurum. Bana iş mi yok?
Doğru sana iş mi yok? Çalıştırır, çalıştırır paranın yarısını verirler, yarısını sonra derler sen arayıp ta bulunamayacak bir adamsın.
Öyle veya böyle çocuklarını hiç kimseye muhtaç etmedi. Büyük kızıyla bir gün kayın pederinin üzüm bağına gitti. Çok büyük bir bağ her türlü üzüm cinsi mevcut ama öyle bir üzüm var ki pembe ve sadece iki omaca o iki omacanın yerini anneannesi torununa gizlice öğretmişti. Üzümler sepete toplandı üç dört salkım özel üzüm sepetin üstüne konup yapraklarla örtüldü. Eve gelinip sepet açıldı.
Babaaaaaaa benim üzüm yok nerede?
Kızım gelirken yolda birisine ikram ettim.
Koca sepette başka verecek üzüm bulamadın mı?
Üzümü ikram etmek için sepeti açtığımda, o üzümleri gördü onları geri çekip diğerinden vermek ayıp olur dedim.
Kız ciyaklayarak odasına giderken, nazlı sultan odadan mırıldanıyordu
Ayranı yok içmeye kürkle gider …maya Allahım bu adama akıl fikir ihsan eyle,ayıp olurmuş he.
Sokakta aç bir hayvan görse eve getirir nazlı sultanın korkusundan eve sokmadan dışarıda besler. Nazlı sultandan yüz bulursa içeriye kadar sokar. Sokakta gördüğü kirli pis çocukları bile sever onları öptükça nazlı sultan kriz geçirir, çok kirliler sümükleri akmış nasıl seviyorsun diye.
O da bazı erkekler gibi şeytana uydu bir kez sultanını çok üzdü ama o günden ölümüne kadar kendini affettirmeye çalıştı. Zaten en büyük cezayı da çekti. O ceza ne miydi utanç. Hiç bir şekilde hak yememiş haksızlık yapmamış, başkasının malına el uzatmamış, kendinden daha yoksul olana yardım etmişti. Ömrünün son zamanlarında ben artık gitmek istiyorum, çocuklarım okudu iş sahibi oldu. Torunlarımı sevdim, onları evlendirdim. Arkadaşlarımın çoğu gitti artık bir beklentim kalmadı unumu eledim eleğimi astım artık demesinin üzerinden bir yıl geçmedi. Akşam yattığı hastaneden sabah onu diğer yaşantısına uğurladık. Bu uğurlama esnasında beni biraz olsun rahatlatan şey morg un kapısında yazılı olan yazıydı. CENNETE GİDEN YOL.
Aradan yıllar geçti, büyük kızı sokaktan geçen bir köpeği kucağına alıp sevmeye başlayınca nazlı sultan, o ne öyle mıcık mıcık köpeği seviyorsun pis mi? temiz mi? aynen babana benziyorsun diyince kız anneye döndü keşke babama benzeyebilsem. Onun gibi olmaktan gurur duyarım onur duyarım dedi.
Aliş beyin tek gurur kaynağı çocuklarının boğazından haram lokma geçirmemekti. Kızınınki ise öyle bir babaya sahip olmaktı. Kızın kim olduğunu merak ediyorsanız söyleyeyim. Ben!

SPONSOR ARANIYOR.

haberhaberhaber | 29 June 2007 09:35

Sıcaklar bastırdı herkes tatile gidiyor. Canım çok sıkılıyor. Anneciğim bayanların canı sıkılmaz sıkılsa bile söylemez derdi. Nedenini sorduğumda da canı sıkılan bayanın canı koca istermiş derdi. Benim canım çok sıkılıyor ama vallah billâh canım koca moca istemiyor. Benim canım tatil istiyor. Denize girmek, kumlarda yalın ayak yürümek, açık büfeden canımın istediğini yemek, tıka basa dondurmalar tatlılar yemek istiyor. Ama denizde olmayabilir, ormanda tatil de olabilir. Şöyle ormanın içinde yeşillikler arasında bir ev, ağaçların arasında asılı bir hamak biraz ileride bir nehir ve kulağıma gelen kuş ve şelale sesi. Şeyyyyyyyy şöyle bir tatil de olabilir. Yurt dışını hiç görmedim görmeden de öleceğim galiba, bir yurt dışı seyahati nereyemi? Fark etmez paris, Londra, newyok Afrika ya bile razıyım. Ehem şey kem küm bir çanta dolusu parayla uçakta da olmak istiyorum. Nere yemi gidiyorum. Uzun zamandır ağzımda bir çürük var dişçiye giderim. Ne o kadar para varken aklına çürük dişin mi geldi. Ne çürük yaptırması yahu. Tüm dişlerimi porselen yaptırırım, hemen çıkışta estetik cerraha, şöyle karnımı basenimi liposakşın akabinde Rinoplasti(fındık gibi kalkık bir burun,) ardımdan manikür pedikür.
Yükselen sesleri duyar gibi oluyorum ooooooo kardeşim millet aç bir lokma ekmeğe muhtaç çocuklarını zor okutuyorlar sen nelerden bahsediyorsun. Bende onlardan sayılırım küçük bir devlet memuru maaşıyla hayat mücadelesi verip çocuk okutuyorum. Yıllardır tatil yapmıyoruz tatili unuttuk. Benimkisi sadece can sıkıntısından dolayı hayal kurmaktı, sadece hayal, hayal olarak ta kalacak galiba. Gali bası fazla kesin hayal olarak kalır.

AYŞELERE FATMALARA ÖZEL AMA HASANLAR DA KULLANABİLİR

haberhaberhaber | 19 June 2007 09:22

Gözünüze makyaj yapmak için göz kalemi adlınız. Alırkende bu biraz sert gibi daha yumuşağı yok mu diye sorduğunuzda, abla bunun sert olduğuna bakma yeni olduğu için ucu mumludur bir iki kullanmaya yumuşar yalanlarına kandınız ,kalemi aldınız. Bir iki kullanım şöyle dursun ,kalem artık bitme noktasına gelmiştir ama ne hikmetse mumu hala durmaktadır. Her makyaj yaptığınızda gözünüzü çizmekle kalmaz, bastırmakla bile o sürme görüntüsünü veremezsiniz yani rengi çıkmaz. Biraz renk çıksada birkaç saat sonra uçar gider. Yeni bir kalem almayı düşünmeden önce küçük bir püf noktasıyla sorunu çözebiliriz.(Ayyyyy ne büyük bir sorun değimli?)Makyaj masanızda bir çay kaşığının ucunda tereyağı bulundurun, kaleminizin ucunu önce tereyağına dokundurup sonra makyajınızı yapın.(ben Trabzon abca abat tereyağı kullanıyorum) Harika sonuçlar alacaksınız. Tamamda niye mi hasanlar artık onlarda doğuş gibi gözaltına kalem çekiyorlar. Onlarda rahatlıkla kullanabilirler.

A B C CIZZIG

haberhaberhaber | 18 June 2007 10:27

Nedir bu A B C Cızzıg ? Bu gün iş çıkışı şehrin en işlek çarsısından geçerken yine bir A B C Cızzg gördüm. Karşısında birileri varmışçasına bağırıyor, ağza alınmayacak küfürler ediyordu.
• Ben tükkana bi milyar verdim aldım, sen ne yaptın ulannn bi milyarlık tükkanı yediyüz elli bine indirdin.Adamın yanındaki kadınlara ne oluyor, deli mi ne siz emi söylüyor edasıyla bir bakış fırlattım. Biz bu adamı tanımıyoruz yoldan geçen bir deli galiba bakışı cevabını alınca üzülüp yıllarca geriye gittim. Annem her köyün bir delisi olur demişti. Ben kazada büyüdüm(15 yaşıma kadar)demek ki bizim kazada yirmiye yakın A B C Cızzıg olmalıydı. Mahallemizde yoktu ama bir üst ve alt mahallelerde iki tane vardı. Bayan olan 25 yaşlarında ayaklarını yere sürümekten terliğinin bir kısmı kopmuş(yoksa terliği kopuk olduğu için mi ayağını sürüyordu?)gülerek gezer ve ilkokul çocuklarına takılır onlarda kız hatçe dersimiz ne diye sorarlardı.Hatçe de adam yerine konup soru sorulmasının mutluluğu ile A B C Cızzıg derdi. Hatçe onbeş günde bir kaybolur, akrabaları yollara düşerdi. Hatçeyi birileri götürürdü addalara. Götürülürken kamyonun veya arabanın camından addaya gidiyom diye el sallamazsa veya bir mahalleli görmezse hatçeyi addaya götürürlerdi. Mahalleli gördüğünde kamyonun arkasına arabayla takılırlar adamları taşla sopayla döverler, hatçeyi evine teslim ederlerdi.Aşağı mahalledeki A B C cızzığın adı akdenizdi. Gerçekten ismi bu muydu yoksa oda takılmış bir isimiydi bilemiyorum. Yüzü saç ve sakallarından görünmez, elinde uzun bir sopa, yaz kış aynı yırtık pantolon ve ayakkabı. Hep düşünürdü, bazen sesli, çoğunlukla da sessiz. Elindeki sopadan korktuğumuz için yanına yaklaşamazdık ve sesli düşüncelerini duyamazdık. Yıllar önce Almanya da ünlü bir iş adamıymış. Kendisi gibi yüksek tahsilli ve zengin bir alman kızıyla evlenmiş.İki tane çocuğu olmuş bir kız bir erkek. Onlarda annesi gibi sarışın mavi gözlü harika çocuklarmış. Hikâyenin bu kısmına kadar tamam tüm mahalleli bunu biliyor, ama ya sonra. Akdeniz tek başına çıkagelmiş perişan bir vaziyette. Tek söylediği söz sınır dışı ettiler, ailemi göndermediler, gidip onları alacağım. Orada ne gibi bir olaya karışıp sınır dışı edildiği hep sır olarak kalmıştı. Sır olarak kalmasının nedeni de gidip onları alacağım kelimesinden başka hiçbir Kelime konuşmamasıydı. Yıllar geçti bizim Akdeniz yaşlandı ama ağzında hep aynı cümle, gidip onları alacağım.
Bu bahsedilen kişiler ayrı ailelerde ayrı mahallede yaşayanlardı. Birde başka mahallede ana kız vardı. ikiside aynı şekilde hastaydı. Aşırı şekilde pis ve kirli gezerlerdi. Ben bunların isimlerine anne A B C Cızzıg ve yavrusu A B C Cızzıg desem de annenin adı zabber di kızına da zabberin yavrusu
(16 yaşında)derlerdi. Zabberin yavrusunu da bazı amcalar addaya götürmeye çalışırlardı ama zabber sırtında kirli yırtık pardesü elinde sopasıyla yavru zebberin peşinde gezer onu korurdu.Bir gün mahalleye anne zabberin ölüm haberi geldi. Öldürülmüş ve çöplüğe atılmıştı. On beş yasındaki yavru zabber korumasız kaldı. Daha sonra duyduğunuza göre yavru zabberi de amcalar sık sık addalara götürüyormuş. Ama akdenizi hiçbir teyze addaya götürmüyordu.