bildirgec.org

eceligelenfare

11 yıl önce üye olmuş, 74 yazı yazmış. 189 yorum yazmış.

// love.eof

eceligelenfare | 12 February 2003 03:13

sevgisiz hayatımın tek sevgili diye hitap edebildiğim günlük.. bugün adını bile koyamadığım bi ilişkim daha nihayetine erdi.. o dudakları kurutan soğukta yapılan konuşma sonunda havadaki nem oranı aynıydı ama havadaki soru işareti oranı daha bir artmıştı sanki.. halbuki biz o soru işaretleri oranını azaltmak için ordaydık.. Tanıştığımız gün gibiydi herşey; havanın soğukluğu, içimdeki belirsiz huzur ve saçımın uzunluğu. Önce o başladı; yaşanılanların dolaylı tümlecini bulmak için neden, nasıl, niye sorularını yöneltti. Bense gizli özneyi bulmaya niyetliydim ve kim,ne soruları ile karşılık verdim bu ataklara..

çelişkimlerim ben yapan beni

eceligelenfare | 07 February 2003 15:21

elindeki sigarayı avucunda yuvarlıyordu.. sonra filtresi aşağı gelecek şekilde masanın üzerinde dik duracak şekilde tuttu biraz.. ve yukarı aşağı oynatarak masaya sigarayı vurmaya başladı.. eskiden kalma bu alışkanlığın nerden geldiğini düşünmeye başladı.. eskiden kalma bu alışkanlığın nerden geldiğini düşünmeye başladı.. masaya vurdukça sigara içindeki tütün aşağı doğru toplanıyor sigaranın ucunda farkedilecek bir boşluk meydana geliyordu.. içerdeki tütün daha sıkı oluyordu ve böylece bir çekişte içine aldığı zehir oranı artıyordu.. bunu yanı sıra sigara ucundaki kağıt boşluk yakarken sigaranın daha çabuk yanmasını sağlıyordu.. bütün bunları düşünerek çakmağı çaktı ve sigarayı yaktı.. oysa dün bırakmıştı sigarayı.. dün gece ağzında sigaradan oluşan iğrenç kokuyu aromalı sakızlarla ve uzun diş fırçalama seansları ile gidermeye çalışmış ve bundana büyük oranda başarılı olmuştu.. bugün bakkala giden arkadaşının sorduğu bişey lazımmı sorusuna neden hala “evet, sigara” cevabını verdiğini düşünüyordu.. aynen özel otobüs geçtikten sonra mavi kartla binerim deyip belediye otobüsü beklemeye devam ettiği sırada içine işleyen soğun nedeninin kendi budalalığı olduğunu farkettiği zaman olduğu gibi kendi kendine hakaret ediyordu.. çelişkilerle dolu hayatında pek te rutindi bunlar aslında ama her seferinde ilk defa çelişkiye düşmüş gibi acemi ve heyecanlıydı.. süpermarkette “pepsi mi cocacola la mı ?” diye bocalıyor hala ve bu ona “seni seviyorum deyip diyememek” kadar heyecan veriyordu..

Beni böyle kabul et, çelişkilerimi anla, Herşey zıttıyla var, beyazla siyah kötüyle iyi, çelişkimlerim ben yapan beni.

O iş tamam abi

eceligelenfare | 07 January 2003 16:35

Yerli dizilerinden çıkma bir tip gibi hissediyorum kendimi. Hani her önüne gelene “o iş tamam abi” diyen üç kağıtçılardan.

– Şşş! Fevzi noldu bizim oto teybi? – akşama gelio abi ayıpsın. … – Şş Fevzi olm şu bizim emlak işi ne alemde. – arkadaşı ayarladım sen meraklanma canım abicim. … – Şş Fevzi. – “O iş tamam abi” sıkma tatlı canını. – Yok lan saati sorcaktım !

Bir zamanlar bir kitap görmüştüm, ismi : “Hayır diyebilen Japonya.” Öğrencilik yıllarıydı, kitaba yetiştirecek para bulunmadığından arka kapağındakilerle yetinmek zorunda kalmıştım : “Japonyanın şu anki durumunun temel nedenlerden biri Hayır diyebilen insanların yetişmesidir.”

Figüran

eceligelenfare | 29 December 2002 22:34

Klişe bir laf vardır : “Hayat bir tiyatro, bizse oyuncularıyız” diye. Günümüze uyarlandırdığımızda bu lafı “Hayat bir sinema, bizse oyuncularıyız” şeklini almış olduğunu görürüz . Tiyatrodaki oyunlar kadar masum değil artık yaşadığımız Dünya. Tiyatronun bile en karmaşık kurgusalı en fazla 50 metrekarelik bir sahnede sahnelenebilirken sinemada akratılabilen ise zamanı ve mekanı aşıp çıkıyor karşımıza. Uluslarası bağlantıları olan bir eroin şebekesini tiyatroda yansıtabilmenin zorluğunu düşünün, bir de Los Angeles’ta, Moskova ve Mısır piramitleri manzaralı bir kaç sahne ile sinema izleyicisine aktarılabilen ambiyansı. Klişe bir laf vardır : “Hayat bir tiyatro, bizse oyuncularıyız” diye. Günümüze yarlandırdığımızda bu lafı “Hayat bir sinema, bizse oyuncularıyız” şeklini almış olduğunu görürüz . Tiyatrodaki oyunlar kadar masum değil artık yaşadığımız Dünya. Tiyatronun bile en karmaşık kurgusalı en fazla 50 metrekarelik bir sahnede sahnelenebilirken sinemada akratılabilen ise zamanı ve mekanı aşıp çıkıyor karşımıza.