bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

American Beauty

| 13 March 2009 20:01

Yönetmen: Sam Mendes
Senaryo: Alan Ball
Oyuncular: Kevin Spacey, Annette Bening, Thora Birch, Wes Bentley
Mena Suvari, Peter Gallagher, Chris Cooper
Görüntü: Conrad I. Hall
Müzik: Thomas Newman, Pete Townshend
Yapım Yılı: 1999
Gösterim: 2000

Tiyatro yönetmeni Sam Mendes‘in ilk sinema filmi, Amerikan Güzeli. Bu film Amerika’da gösterime girdiğinde, Amerikan ailelerinde bir panik ortamı yaratmıştır.

The Machinist

| 13 March 2009 17:01

Yönetmen: Brad Anderson
Senaryo: Scott Kosar
Oyuncular: Christian Bale, Jennifer Jason Leigh, Altana Sancez Gijon, John Sharian, Micheal Ironside
Görüntü: Xavi Gimenez
Müzik: Roque Banos
Yapım yılı: 2003

Uyku uyuyamama (insomnia) hastalığına yakalanmış bir makine ustası, sürekli kilo kaybetmekte ve zayıflayan belleğinden dolayı yağpacağı her işi küçük kağıtlara yazarak bulduğu yerlere iliştiriyor. Oldukça çökük halde olan bu adamın kadınlarla ilişkileri de oldukça garip. İletişim kurduğu fahişe ve oğlu ile hastalığı yüzünden, ilişkisine de zarar veriyor. Genç adamın bu kabusunun sebepleri gitgide su yüzüne çıkıyor. Filmin hikayesi; oldukça ilginç, karanlık ve karamsar. Reznik (Christian Bale), yaşadıklarının bir halüsilasyon mu? Yoksa birer komplo mu? olduğunu filmin sonuna doğru öğreniyor. Bu film için Christian Bale, özel bir diyetle 28 kilo vermiş.
Brad Anderson, film hakkında “Hitchcock‘un hiç yapamadığı son filmi gibi kurdum” diye konuşuyor…

Filmde kullanılmış müziklerin listesi (soundtrack)
Filmin görüntüleri ve fragmanı…

the limits of control

schizophrenia13 | 13 March 2009 13:02

the limits of control
the limits of control

jim jarmusch‘un son filmi the limits of control, suç filmleri arasına bu sene katılanlardan bir tanesi. başrolünü isaach de bankolé‘nin sırtlandığı film, ispanya’da gerçekleşmek üzere olan bir suç hikayesini anlatıyor, kahramanımızın rüya ve gerçeklik arasında gelip gittiği filmde olayları gizli saklı gerçekleştirirken tüm ispanya’yı adımlıyor.

the limits of control
the limits of control

çekimleri madrid, seville ve almeira’da gerçekleşen filmin kadrosunda bill murray, tilda swinton ve gael garcía bernal gibi bağımsız yapımlarda yeralmayı seven oyuncular da mevcut. filmin fragmanına şuradan ulaşılabilir.

Eagle Eye (2008)

queennothing | 13 March 2009 10:05

Jerry Shaw, tek başına yaşayan, kendi halinde, sıradan bir gençtir. Kira parasını denkleştirmekte zorlanan Jerry, ailesiyle uzun süredir görüşmemektedir.
Beklemediği bir an, annesinden gelen telefon, hayatında bir eksiklik hissetmesine neden olacak; O’na tıpatıp benzeyen erkek kardeşi, geride bıraktıklarıyla Jerry‘nin hayatını değiştirecektir.
Hayatını değiştiren olaylar silsilesi, tam o anda gelen bir telefonla başlar.

Rachel Holloman, 8 yaşındaki oğlu Sam‘i Washington‘a; Başkan için verilecek özel konser için ustası olduğu enstrümanı, saksafon çalması için gönderir.
Eşinden ayrı yaşayan Rachel, arkadaşlarıyla bir barda eğlenirken telefonu çalar.

Kimse olamayan adam / Peter Sellers’ın yaşamı ve ölümü

sahaf1976 | 12 March 2009 18:01

Her gün takındığımız sayısız maskenin hangisi biziz?
Benlik dediğimiz şey aslında o maskelerin toplamı mı? Peki ya ruhumuz acıtıldığında hangi birinin arkasına saklanır ve her geçen gün daha fazla teşhirci ve röntgenci bir sapkına benzeyen bu toplumla hangisinin aracılığıyla uzlaşırız? Hangi maske bizim de sevilmemizi ve onaylanmamızı, tüm suçlara öyle ya da böyle ortak olmuşken kendimizi masum hissetmemizi sağlar?
Daha sorulabilecek o kadar çok soru varken, maskelerin ardına saklanabilmeyi bir teknik ile içselleştirmiş, oyunculukla hayatını kazanan insanları biz hangi maskemizle kucaklarız? Gerçek midir onlara beslediğimiz sevgi yoksa kısa ömürlü bir kibritin alevi kadar gelip geçici midir? Reddedişlerimizle olduğu kadar yerli yersiz alkışlarımızla da boğazındaki yağlı urganın ucunu tuttuğumuz kaç oyuncu, sanatçı vardır?

koleksiyon için doğru tercih
koleksiyon için doğru tercih

Orjinal adı, “The Life and Death of Peter Sellers” olan film; tanıyanların büyük bir çoğunluğunun Pembe Panter serisi ile hafızalarına kazınan İngiliz asıllı oyuncu Peter Sellers üzerinden tüm bu sorulara ve daha fazlasına oldukça sert yanıtlar üretiyor ve bu yolla bambaşka sorulara da yol açıyor.

Roger Lewis’in aynı adlı kitabından uyarlanan ve Stephen Hopkins‘in yönettiği, 2004, ABD yapımı filmde baş rolleri, Geoffrey Rush, Charlize Theron, Emily Watson ve John Lithgow paylaşıyorlar. Belgesel formunda bir kurmaca olarak değerlendirilebilecek film sinema tarihinin önemli bir kilometre taşı olan Sellers üzerinden bir sanatçının trajik yaşamına tanık ediyor izleyiciyi.
Filmde asıl adı Richard Henry Sellers olan Peter Sellers’ın hem sanat hayatı hem de özel hayatı neredeyse mükemmel denebilecek bir kurgu maharetiyle içiçe anlatılıyor, yanı sıra Geoffry Rush zaman zaman diğer karakterleri de canlandırarak hem filmin anlam katmanlarını zenginleştiriyor hem de seyirci için müthiş bir seyir zevkini ilmek ilmek işliyor.
Filmin sinemalarda gösterilmeden televizyonlara verilmiş olması, Geoffry Rush’ı fazlasıyla hakettiği Oskar ödülünden etmiş olsa da, oyuncu bu filmdeki performansıyla 2005 yılında Altın Küre ödülünü aldı.
Geoffry Rush’ı ve müthiş oyunculuğunu bir başka yazının konusu olarak askıya alıp Peter Sellers’a dönelim.

Büyük İskender / Alexander…(2004)

| 12 March 2009 14:10

“Yönetmen Oliver Stone” denildiğinde, o film kesinlikle farklı olmalı diye düşünceleri yanılıtmayacak ölçüde farklı ve üstün bir yapıt; Alexander filmi.
M.Ö. dördüncü yüzyılda, Helenistik dönemde karşımıza çıkan 25 yaşlarında bir gençin, Makedonyadan başlayıp Anadolu, Babil ve Mısır’dan Hindistan’a uzanan büyük fetih serüveni. Hırslı bir anne ile çapkın ve şiddet dolu bir babanın arasında geçen çoçukluk. Genç İskender, hayatı boyunca annesinin etkisinde kalıyor. Babası ile sevgi ve nefret ilişkisi içinde. Bu ilişki çağ olarak bize uzak olsa bile günümüz ilişkilerinden dolayı da bir o kadar yakın diyebiliriz. İskender’i, Büyük İskender yapan muhteşem savaşları; özellikle 40.000 kişilik ordusu ile Büyük İran Kralı’nın 250.000 kişilik ordusunu yenmek ve o dönemlerde dünyanın dörtte üçünü ele geçirmek, isminin başına Büyük ekletmeye yeter sanırım. Aynı zamanda Büyük İskender, tüm halkları bağrına basmış, din, dil, ırk ayrımı gözetmemiştir.
Oliver Stone, Yunanlıları kızdırmak pahasına, İskenderin eşcinselliğini de gözler önüne sermiştir. Unutulmaz savaş sahneleri ile birlikte; Oliver Stone, Colin Farrell, Angelina Jolie, Anthony Hopkins ve diğer oyuncular da fazlası ile çok iyi…
Zamanında bizim topraklardan da geçmiş, bu mitolojik kahramanı tanımak için bile olsa, seyredemeyenler için kaçırılamayacak bir film.
Filmden kısa bir bölüm seyirlik…

Meet Joe Black…

| 12 March 2009 09:53

Yönetmen : Martin Brest
Senaryo : Ron Osborn, Jeff Reno, Kevin Wade, Bo Goldman
Oyuncular: Brad Pitt (Joe Black), Anthony Hopkins (William Parrish), Claire Forlani (Susan Parrish), Jake Weber (Drew), Marcia Gay Harden (Allison), Jeffrey Tambor (Quince), David S. Howard (Eddie Sloane), Marylouise Burke (Lillian), Diane Kagan (Jennifer
Görüntü Yönetmeni : Emmanuel Lubezki
Müzik : Thomas Newman

Ölüm bu kez başarılı işadamı William Parrish’in (Anthony Hopkins) yanındadır. Azrail, güzel Susan Parish’in (Claire Forlani) sabahleyin karşılaştığı genç adam’ın (Brad Pitt) kaza sonucu ölmesiyle birlikte, Brad Pitt’in kimliğine bürünür. Susan, bu genç adamı evinde Joe Black ve babasının sağ kolu olarak devamlı görecektir. Daha sonra hikaye iyice karışacaktır. Hikayede mantık dışılık olmasına karşın oldukça sürükleyici.

Meet Joe Black, gerçekten garip, tutarsız, mechul yönleri oldukça fazla; fakat bir o kadar kendine özgü bir film. Son yıllarda metafizik, fantastik öykülerle çekilmiş filmlerden biri. Uzun tutulmuş ve yavaş işleyen kurgusuna rağmen film, kaza sahnesinden sonra dayanılmaz bir çekiçiliğe bürünüyor.

7 Virgins

azadeath | 11 March 2009 17:49

İspanyol sinemasının bana göre en iyi örneklerinden biri. 7 vírgenes. Islahevinden kardeşinin düğünü için 48 saatliğine çıkan bir gencin dopdolu hikayesi. İspanya’nın arka sokakları, şiddet, hırsızlık, aşk ve ölüm. Filmde irdelelen soru, başka birinin arkadaşlığı için sorgusuz sualsiz herşeyi yapmaya değer mi? Özgürlük, nereye kadar?
Gerçekçi, sade, doğal ama bir o kadar da etkileyici bir anlatım.
Buna genç oyuncuların performansları da eklenince sizi de hayran bırakacak bir film. Unutmadan filmin müzikleri de çok iyi. Özellikle düğün sahnesindeki müzik ve Haze tarafından yapılmış filmle aynı adlı parçaya dikkat çekmek isterim.

RAY….

| 11 March 2009 16:00

Yönetmen : Taylor Hackford
Senaryo : Taylor Hackford, James L. White
Oyuncular : Jamie Foxx, Kerry Washington, Regina King, Clifton Powell, Harry J. Lennix
Filmin Türü : Drama/Müzikal
Yapım Yılı : 2004
Vizyon yılı: 2005

Tüm sinema tarihinin en iyi biyografik filmlerinden biri, RAY; 1932 yılında doğan ve 2003’te ölen zenci sanatçı Ray Charles’ın yaşam öyküsü. Zenci oyuncuların yeni kralı Jamie Foxx, tıpatıp Ray Charles olmuştu. Filmde, Ray’in Georgia’daki yoksulluk içinde geçen çocukluğu, altı yaşında iken kör oluşu, kardeşinin gözlerinin önünde ölüşü, ailesinin onun eğitimi için gösterdikleri çabalar ve Ahmet Ertegün ile ilk karşılaşması, ardından yükselişi. Irkçılığın had safhada olan dönemin Amerika’sında, sanat için yaşanan mücadeleler. Irk ayrımının uygulandığı Georgia’nın, yıllar sonrasında, onun “Georgia on my mind” adlı şarkısının eyaletin resmi şarkısı olması. Kör bir sanatçının unutulmaz parçalara imza atması, devamlı çabalar, olaylar ve isyanlar ile yüklü dolu dolu yaşam öyküsü.

Beklediğimiz devam ve oyun filmleri

mnc | 11 March 2009 11:53

Açık söylemek gerekirse bu filmlerin her birini heyecanla bekliyorum. Hepsi de seyircinin yüksek ilgisini çekecek türden şeyler.
En büyük hayalim Half-Life‘ın filminin olması, ama şimdilik amatör kısa filmi ile idare edeceğiz. (oyunun 2. sürümünün 100 ödül aldığını da hatırlatalım)

Not: Filmlerin yayınlanma tarihleri değişebilir.

James Bond 23
James Bond Serisinin Yeni Filminin Adı

X-MEN Origins
X-MEN’in Wolverine’li başlangıç macerası (Yaklaşık 2 ay sonra)
Fragman