bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

CROCODİLE / Timsah İnsanı Yer, Derisinden Çanta yapmaz

sahaf1976 | 03 July 2009 14:19

Crocodile
Crocodile

1996 yapımı olan filmin senaryosu daha sonraları çekeceği tüm filmler gibi Crocodil‘de Kim Ki Duk’a ait ve yönetmen koltuğunda da kendisi oturuyor. Genç yönetmenin ilk filmine Gok- Ji Park yapımcı olma cesaretini gösterirken Görüntü yönetmeni olarak Dong-sam Leeher karenin bir tabloya dönüşebilmesi için bütün birikimini ortaya döküyor. Ülkemizde 1996 yılında sinemaseverlerle buluşmuş bu film de yönetmenin diğer filmleri gibi yeterli ilgiyi görememiş, ancak seyirci Boş Ev, Zaman, Yay gibi filmlerle tanıştıktan sonra hak ettiği ilgiye kavuştu denebilir.

Daha ilk filminde kamerasını sıra dışı ilişkilerin tam kalbine sokan yönetmen, toplumun sistem dışına kustuğu üç kişiyle tanıştırıyor bizi. Ag-o (Güney Kore’nin başkenti Seul’de Han nehrinin ayırıcılığına inat kurulmuş köprünün altında yaşlı bir adam ve bir çocukla beraber yaşamaktadır. Başrollerini Jae-hong Ahn ve Jae-hyeon Jo’nun paylaştığı filmde, yaşlı adam tüketim toplumunun çöplerinden bira ve kola kutularını vs leri toplayarak rızkını çıkartırken, çocuk orada burada sakız satmaya çalışır. Ag-o ise gündüzleri işportacılık yaparak geçimini sağlamaya çalışmaktadır.

KIM KI –DUK / İKİYE AYRILMIŞ BİR ÜLKENİN TEK VE KOCAMAN KALBİ (1)

sahaf1976 | 03 July 2009 09:58

KIM KI_DUK
KIM KI_DUK

Organize İşler filminde Üzeyir karakterini filmdeki tüm karakterlerden daha fazla sevmemin nedeni Süpermen Samet ile aralarında geçen konuşmadır. “Üzeyir abi sen dilsiz değilsin. Niye hiç konuşmuyorsun?” diye sorar Samet. Yıllar geçmesine rağmen unutamadığım şu cümleyi söyler Üzeyir, “Bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim. Bıraktım.”
Ne büyük bilgeliktir insanın bunun ayrımına varması. Küserek, acıyarak, kaçarak bir savunma biçiminde değil anlayarak, sindirerek tercih edilmiş bir suskunluk. Konuşan Türkiye’nin kısacık bir zamanda, ağzı olan konuştuğu için, Labarba yapan Türkiye’ye dönüşmüş olmasının ilacı belki de suskunları anlayabilmek, susmayı öğrenebilmektir. Evde, okulda, vapurda, sokakta, tiyatroda, bağıra bağıra ve sanki dünyanın en müreffeh ülkesinin imtiyazlı vatandaşlarıymışız gibi kahkahalarla konuşmamızın altında yatan o toplumsal hastalığı teşhis ve tedavi etmek zorundayız. Akıl sağlığımız biz söz sıkarak zamanı öldürmekle meşgulken ellerimizin arasından kayıp gidiyor oysa. 3. sayfaların cinnet ve cinayet haberleriyle doğru orantılı bir gürültü toplumu oluyoruz. Susan Türkiye istediğimden değil elbet, boş konuşan Türkiye’den yorulduğumdan…

KIM KI_DUK
KIM KI_DUK

Suskunluğu tercih etmiş, hiçbir yere bağlı olmayan, gittiği her yerde hep misafir, hep sürgün olan birinin en kolay yaptığı şeydir resim çekmek. Fotoğraf makinesiyle değil zihniyle çeker resimlerini. Dilini, kültürünü bilmediği sokaklarda gezerken sesleri, sözleri değil resimleri toplar cebine. Konuşarak tüketmez içindekileri. Egolarını, hırslarını, korkularını da ehlileştirmiştir o, bu sayede mümkündür susabilmek.

20 Aralık 1960’ta Güney Kore’de bir taşra köyünde dünyaya gelen Kim Ki-Duk işte bu susan ama biriktiren insanlardan oldu. Çocukluğunun oldukça haşarı geçtiği biliniyor. Dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte Seul’e taşınmış olmasıyla büyük şehir kavramıyla tanışmış oldu. Ailesinin ekonomik olarak güçsüz olması sebebiyle kısa sürede meslek sahibi olması gereken Kim Ki-Duk büyük şehirde tarım eğitimi verilen bir okula gönderildi fakat onu bu okula yönlendiren ekonomik sorunlar büyüyerek devam ettiği için okulu tamamlayamayarak ayrıldı.

Soderbergh’in yeni filmi ”The Informant”ın fragmanı yayınlandı

gorcun | 02 July 2009 16:02

The Informant
The Informant

Steven Soderbergh’in yeni filmi ”The Informant”ınfragmanı piyasaya sürüldü. Kurt Eichenwald’in 2000’lerde yayınlanan ve çok satan ”The Informant: A True Story” adlı kitabından uyarlanan filmde başrolü Matt Damon üstleniyor. Matt Damon şirketler arasında dönen kirli işleri ortaya çıkarmaya çalışan FBI ajanı Mark Whitacre’yi canlandırıyor. Fit görmeye alışık olduğumuz oyuncunun görünümünün rolü için ciddi anlamda değiştiği görülüyor. Filmin, konu olarak büyük şirketlere karşı tek başına mücadele veren Jeffrey Wigand’ın hikayesini anlatan ”The Insider (Köstebek)” filmine benzerliği göze çarpıyor. Ama ”The Informant”, ”The Insider”ın gerilimli atmosferinden çok kara komedi filmi olarak görülebilir. Filmin, Amerika’da 9 Ekim 2009’da vizyona çıkması planlanıyor. İşte, Soderbergh’in yeni filminin fragmanı.

Oldboy yeniden mi çekiliyor?

dogan626 | 02 July 2009 13:07

İnternete yeni sızan bir bilgiye göre Kore’li yönetmen Chan-wook Park’ın baş yapıtı Oldboy (İhtiyar Delikanlı) Hollywood’da yeniden çekiliyor. Steven Spielberg tarafından çekilecek filmin baş rolünde Will Smith’in yer alacağı da söylentiler arasında.

Dreamworks filmin haklarını edinme aşamasında Futabasha (Çizgi roman şirketi – Oldboy’un manga yayıncısı) ve Show East (Oldboy’un sinema haklarını bulunduran şirket) ile bazı sorunlar yaşasa da bu sorunların aşılacağına inanıyorum. (Watshmen’de de buna benzer sorunlar yaşanmıştı)

Her ne kadar yeniden çekim yolda olsa da heyecanlanmak için biraz erken. Çünkü %100 doğru olmamasına karşın Show East şirketinin battığı ve CEO’sunun kayıplara karıştığı öğrenildi. Bu da yetmezmiş gibi ortak yapımcı Big Egg şirketinin kapanması sıkıntı yaratıyor. Big Egg şirketi haklarını Dreamworks’e devretmiş olsa da hala hukuki problemler devam ediyor. Bu problemleri çözmek için Dreamworks büyük çaba içerisinde. Sorunların kısa bir sürede aşılacağına inanıyorum. (ümit ediyorum)

Year One – Bir İlk Çağ Komedisi

dogan626 | 02 July 2009 09:16

Year One
Year One

Ghostbusters serisiyle buyuk başarı yakalayan Harold Ramis şimdi mükemmel bir komediyle karşınızda: Year One
Başrollerde Tenacious D, School of Rock ve King Kong filmlerinden tanıdığımız ünlü komedyen Jack Black ve Superbad ve ardından Juno’yla tanıdığımız genç oyuncu Michael Cera yer almakta.

Yasak elmayı yiyerek lanetlenen Zed (Jack Black) köyden kovulur. Yanına Oh (Michael Cera)’u da alarak büyük bir yolculağa başlar. Sene yalnızca 1’dir. Evet yanlış duymadınız sadece 1. Birçok insanla tanışacak olan Zed ve Oh maceradan macera atılmaya başlar. Tabii başlarına gelmeyen de kalmayacaktır.

Armageddon (1998)

elchancho | 01 July 2009 17:16

Sinemaya bakış açımı değiştiren filmlerden biridir Armageddon. Michael Bay‘in yönetmenligini yaptıgı filmde tam anlamıyla kaliteli oyuncular bulunmakta.Bunlar;Bruce Willis, Liv Tyler, Ben Affleck, Billy Bob Thornton, Will Patton,Steve Buscemi, William Fichtner, Owen Wilson ,Michael Clarke Duncan, Peter Stormar , Ken Hudson Campbell , Jessica Steen yer almakta.

Harry Stamper (Bruce Willis) ve kızı Grace Stamper (Liv Tyler) ekipleri ile birlikte okyanuslarda sondaj yapıp petrol çıkaran insanlardır. İşlerinde profesyonel olan bu insanlara bir gün Nasa’dan bir ekip iş teklifinde bulunur. Teklifin ne olduğu konusunda tahmin yürüttükleri sırada dünyaya hızla yaklaşan ve çarpması kesin bir göktaşı’nın varlıgından haberdar olurlar. Onlardan istenen ise uzaya gidip petrol çıkarma işleminde kullandıkları sondaj tekngini kullarak göktaşına patlayıcıları koyup dünyaya ulaşmadan gökyüzünde parçalanmasını sağlamaktır. Ama bu iş göründüğü kadar kolay ve basit olmayacaktır hatta bazı bedelleri ödemeleri gerekecektir.

Beyaz Perdenin Sert Hatunları

mavinokta | 01 July 2009 12:04

Onlar beyaz perdenin gangsterlere günlerini gösteren, yaratıkları katleden, Uzakdoğu dövüşçülerine taş çıkartırcasına dövüşen, tüm maharetlerinin yanında güzellikleriyle de seyirciyi kendilerine hayran bırakan, son derece fit vücut yapılarıyla hemcinslerini kıskandıran pırlantalar onlar…

Macera filmlerin de pek sevilen sahnelerdir gösterişli dövüş / savaş sahneleri… Hele ki bu sahnelerde oyuncular kadın ise iş daha bir ilginçleşir. Bizi belkide minyon hatunların iri yarı, kaslı erkekleri birkaç hareketleriyle nakout etmeleri şaşırtıyor ve sevdiriyor… Yada belkide içimizdeki feminist ruhu tatmin ediyor bu görüntüler. Sebebi her ne olursa olsun, hayallerin gerçekleştiği beyaz perdede “kadın dövüşçü” kavramı çoğu kişi tarafından bir hayli tutulmuştur.

Uma Thurman
Uma Thurman (Kill Bill)

Örneğin, Kill Bill (Vol.1, Vol.2) filminin çekim öncesi Japonca ve dövüş sanatları dersleri alan sinemanın bizi hem romantik – komedileriyle güldüren hem de Bill’i öldürmekteki ısrarıyla hayran bırakan sarışını Uma Thurman

Heath Ledger’ın kariyerine bir bakış

gorcun | 01 July 2009 09:49

Heath Ledger
Heath Ledger

Amerikan Vanity Fair dergisi kapak konusu yaptığı Heath Ledger’la ilgili sitesinde ilginç bir soruyu da ortaya atmış. Sinepil’de de bu soruyu sorarak fikirlerinizi paylaşmak istedim. Bildiğimiz gibi geçen sene son filmi The Dark Knight’taki (Kara Şövalye) Joker rolünü oynadıktan sonra hayatını kaybeden Heath Ledger’in bu son performansı dünya genelinde çok sevilmişti. Her ne kadar Joker saf anarşist karakter olarak çok beğeni topladıysa da diğer filmlerine baktığımızda da genelde aykırı rollerde oynadığını görebiliriz. Peki sizce de genç yaşına rağmen rol aldığı onca filmin arasında en iyi performansı Joker mi yoksa daha gerilerde kalmış ama hak ettiği değeri görmeyen bir rolü var mı? Buna karar verebilmek için Heath Ledger’in kariyerindeki rolleri hatırlayalım.

Heath Ledger
Heath Ledger

Romance & Cigarettes (2005)

queennothing | 30 June 2009 16:14

1992 yapımı “Mac” ve 1998 çıkışlı “Illuminata“nın 1957, Brooklyn doğumlu yönetmeni John Turturro‘nun yazıp, yönettiği “Romance & Cigarettes“, komedi altyapılı bir müzikal drama.
Nick Muder, karısı Kitty ve üç kızıyla, sıradan bir aile tablosunu yansıtmaktadır. Karısıyla sıradanlaşan cinsel hayatı ve kızlarının ayrı sorun ve istekleri, orta yaş bunalımındaki Nick’i bunaltmış, yeni bir heyecan arayışına yönlendirmektedir. Demir işçiciliği yapan Nick, tam bu sırada karşısına çıkan kızıl saçlı Tula’ya tutulur. Genç kadının kızıl saçları ve çekici vücudu, Nick’i aradığı heyecandan fazlasına götürmüş, evden ve ailesinden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Tula’yla ‘yasak ilişki’ye giren Nick, ‘kocalık’ ve ‘babalık’ sıfatlarından uzaklaşmış, eve uğradığı zamanlar tamamen ilgisiz bir adam olmuştur.
Kocasının bu ilgisizliğini farkeden Kitty, Tula’yı öğrenir ve yıkılır. Artık ne ailesi, ne de düzenli bir hayatı kalmamıştır.

Nick’in evlilik sorunlarına sebep olan genç Tula ise, doyumsuz bir kadındır ve Nick’in boşanıp, kendisiyle evlenmesini ister. Evini ve herşeyden önemlisi, ailesini özleyen Nick ise, Tula’ya olan tutkusu ve ailesine olan bağlılığı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

6 sezonu tamamlayan “The Sopranos” dizisinin başoyuncusu James Gandolfini ve Oscar Ödüllü aktris Susan Sarandon‘un başrollerini paylaştığı filmde, ‘Tula‘ karakteriyle Kate Winslet de yer alıyor. Ayrıca, New Yorklu aktör Steve Buscemi, Oscar Ödüllü aktör Christopher Walken, 1964 doğumlu Mary-Louise Parker ve ünlü pop yıldızı Mandy Moore da filmde yer alıyor.

Yılların eskitemediği mafya ”Al Pacino”

gorcun | 29 June 2009 17:05

Al Pacino
Al Pacino

Hollywood’un aynı zamanda dünyanın en başarılı oyuncularından biri olarak anılan Alfred James Pacino, 25 Nisan 1940 yılında New York eyaletinin Bronx bölgesinde doğmuştur. Kısaca Al Pacino olarak bilinen oyuncunun ailesi o daha çocuk yaştayken boşanmıştır. Güzel Sanatlar Okulu’na devam ederken 17 yaşında okulu bırakıp evden ayrılan Pacino, çeşitli işlerde çalışırken oyunculuk dersleri almıştır. Çeşitli tiyatrolarda boy gösteren oyuncu “Does the Tiger Wear a Necktie ?” oyunuyla Broadway’de sahne almıştır. Sinemaya geçişi ise 1969 yılında Me, Natalie (Ben, Natalie) filmiyle olur ve uzun filmografisinin ilk filmi olarak kayda geçer. 1972 yılında Francis Ford Coppola’nın başyapıtı The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünde oynayarak sinema tarihindeki unutulmaz filmdeki yerini alacaktır.
Bu rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar’ına aday olan oyuncu daha sonra Scarecrow (Korkuluk) ve polis rolünde Serpico filmlerinde oynar. 1974’te The Godfather filminin ikincisinde aynı rolde oynayan aktör bir yıl sonra Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü) filminde eşcinsel hırsız gibi aykırı bir rolde oynamıştır. 1983 yılında gelene kadar çok fazla etki bırakmayan dört filmde (Bobby Deerfield, …And Justice For All (Herkes İçin Adalet), Cruising, Author! Author!) oynayan oyuncu o sene Brian De Palma tarafından çekilen efsanevi Scarface (Yaralıyüz) filminde Tony Montana rolünü canlandırır.

Tony Montana
Tony Montana