bildirgec.org

Site arşivi: hafif

Çiçekler Ezilirse

mavilikler | 06 November 2011 14:40

Önce utanmayı öğrettiler bana. Gülüşlerimi kilitledim içimde bir kutuya. Biraz aralık bıraktım, çok da somurtmayayım diye… Vur deyince öldürecek değildim ya! Aşırıya kaçmadıktan sonra gülmek onların bile onaylayabileceği bir güzelliğe dönüşebilirdi pekala.

Başka küçük kızlara da kahkahaları yasaklamışlar mıydı bilmiyordum. Arkadaşlarıma soramazdım ki anneniz size çok güldüğünüzde ayıplayan bakışlar fırlatıyor mu diye? Yaşantımın o dönemini hatırladığım her seferinde bir hamur görüntüsü peyda olur zihnimde. Annem kurabiye yapıyordur. Yağı, mayası her şeyi dört dörtlük bir hamura dönüştürüyordur elindeki malzemeleri. Sonra o hamuru da başka bir şeye dönüştürecek, kendinin tayin ettiği şekiller verecektir ona özgürce. İşte o yılları hatırlarken o kurabiyelerin yerine geçiyordum kısa bir süre için. Beni de onlar gibi zihnindeki bir resme uyarlamaya çalışan bir anneyi buluyordum annemin kolları sıvalı, üstü başı una bulanmış o görüntüsünde.

Spleen Fanzin’in ilk sayısı çıktı!

kahramancayirli | 03 November 2011 12:13

Spleen Fanzin I
Spleen Fanzin I

Varoluşsal bir iç sıkıntısından yola çıkan Spleen Fanzin’in ilk sayısı çıktı! Hepimizin iç sıkıntısı tek tek ürüyor, artıyor, kontrol edilemedikçe: Bir kendini kazma edimi olarak edebiyata, sanata evriliyor. Bu noktada Spleen Fanzin’i üretenleri, yaratısal alanın sınırında tutan; iç sıkıntısı oluyor, genelde. Oradan güç alıyor belki de şiir, sanat. Baudélaireyen bir ağrı ile.

Spleen Fanzin, Harun Atak tarafından Eskişehir merkezli yayımlanan ilk sayısıyla, bu verimli iç sıkıntısını yüceltmeye duruyor. Şiirimizin ayrıksı kraliçesi, deli divası Lâle Müldür’ün yeni bir şiiriyle başlıyor / tamamlanıyor, panayır.

Baader-Meinhof Fenomeni/Daha Yeni Duymuştum!

shane | 29 October 2011 15:40

Baader-Meinhof fenomeni, günlük kullanımda çok fazla yeri olmayan, nadir bir ifadeyi ilk defa duyduğunuzda ya da orijinal bir şey öğrendiğinizde, bunun hemen kısa bir süre sonrasında bu bilgi ya da ifade ile yeniden karşılaşmaya deniyor. Başa gelmeyen bir şey değil; “Daha yeni öğrenmiştim bunu!” diye şaşırıp o zamana kadar hayatımızda yeri olmayan bu bilginin hemen karşımıza çıkmasına hayret ederiz zaman zaman. Yani Baader-Meinhof fenomeni diye bir şeyi birkaç gün önce duymuş olmanız gayet mümkün. Öyle olmadıysa bile yakında duyabilirsiniz.

Görsel bulması zor yazılardan!
Görsel bulması zor yazılardan!

Anne Gülüşlü Kız

mavilikler | 28 October 2011 10:06

Sımsıkı sarsa bir şeyler beni… Bir sevgilinin kollarından söz etmiyorum ille de. O da seçeneklerden biri olabilir tabii. Ama tek seçeneğe indirgenemeyecek kadar derin bir şey benim bahsettiğim… Öyle bir kucaklayışın içinde bulayım ki kendimi, dünya kapkalın bir çizgiyle ikiye ayrılsın. O kucaktaki ben ve dünyanın diğer yanı diye…

Küçük bir kızken annemin kucağında hiç mi oturmadım? Sayamayacağım kadar çok kez hem de… Şefkatse şefkatin en büyüğüydü gözlerindeki. Beni tutuşu tüm kötülüklere karşı koca bir duvar, enseme kondurduğu öpücük sevildiğimi ispatlayan en inandırıcı dokunuş…

Taxim !!!

snail | 21 October 2011 09:08

Sabahın beşinde kalkarsınız kalbiniz tam devrine ulaşamamıştır henüz,gözleriniz de iri çapaklar sigara dumanının boğduğu kalın bir ses,çişinizi yaparsınız, bir kedinin suya dokunan ayakları gibi suya uzanır elleriniz.Yüzünüzün haritasından damla damla lavaboya dökülür su. Günün hangi saatinde yatarsa yatsın uyumayı başaran ve yataktan kalkmak istemeyen insanları hep kıskanmışımdır. Ben nadiren derin uyuyanlardanım ve bir kez uyandığımda aynı uykuya geri dönmem hayli zamanımı alır. Haftanın yedi gününden birinde taksicilik yapıyorum ( taksicilik diyince yedi yaşında bir çocuğun oyuncak arabaları geliyor aklıma)bu gün diğerlerine göre daha uykusuz başlıyor. insanları bir yerden başka bir yere götürme işi, ücrete tabi kısa süreli konukluklar.İsmini bile bilmenin gerekli olmadığı insanlarla dert dinleme dert anlatma,hayata dair
minik anekdotlar paylaşma seansları, hatta bazıları yaşantınıza etki edecek türden fikir beyanları

Kapı / Süleyman Kaçak

kahramancayirli | 17 October 2011 14:12

Kısa film, çok az diyalogla çok kısa sürede bir hikayenin yoğun biçimde anlatılmasına dayanan bir sinema biçemi. Zamanı ve sahne düzenlemelerini etkin kullanmak önemli. Kısa filmde psikolojik gerilimi deneyen keyifli bir örnekle karşılaşınca uzun zaman sonra burada yeni bir yazı yazmak istedim. Bahsi geçen filmimizde diyalog yok, ki kısa film takipçileri kısa filmlerin büyük kısmında replik olmadığını ya da çok az replik olduğunu bilirler. Ana akım sinemada olduğu üzere hikaye büyük büyük anlatılmaz, izleyicinin çabası talep edilir, zaten genel olarak da kısa film, sanat sinemasına daha yakın durur. Kısa süre içinde hikayenizi bol bulamaç diyaloglarla izleyiciye aktarmaya çalışırsanız, basit kalır filminiz.

Bu kısa filmin olumlu noktalarından bir diğeri, kameranın yerleştirildiği noktalar ve sahne düzenlemeleri (mizansen). Sabit plan yok denecek kadar az, genellikle çerçeve hareketli, bu seçimin anlatılan karakterin ruh haliyle paralel olduğunu düşünebiliriz. Neredeyse tüm korku / psikolojik gerilim filmlerinde müzik, korkutucu unsurların başında gelir, oysa burada fazladan müzik kullanımı yok, zira mekanların kendi sesleri gayet ürpertici.