bildirgec.org

zülfü livaneli hakkında tüm yazılar

Mutluluk (2007)

queennothing | 15 May 2009 12:56

Abdullah Oğuz‘un yönetmenliğini yaptığı 2007 yapımı “Mutluluk“, hala Doğu’nun bir çok yerinde geçerli sayılan ‘töre‘ kavramına çarpıcı bir örnek niteliğinde.

Zülfü Livaneli’nin romanından uyarlanan “Mutluluk“ta Özgü Namal, Murat Han ve Talat Bulut başrolleri paylaşıyor.

Ailesi ve köy halkı tarafından ‘kirli’ ilan edilen ve töre gereği ölüm kararı verilen Meryem, kendisini dinlemeden öldürmeye karar veren töreler ve köy halkına karşı direnmek yerine, korkuyla ‘o an‘ı beklemektedir. Meryem‘i öldürecek olan kişi ise Cemal‘dir ve genç kızın infazı İstanbul’da olacaktır.
Büyük gün geldiğinde MeryemCemal ile birlikte İstanbul yollarına düşer. Denizle, martılarla ve İstanbul’la tanışan Meryem, tüm saflığı ve iyi niyetiyle Cemal’in elinden kaçmak yerine teslim olmuş bir şekilde ‘o an‘ı beklemektedir.

Mutluluk…

Education | 24 April 2009 09:46

mutluluk/Zülfü Livaneli
mutluluk/Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli’nin muhteşem yapıtlarından biri daha… Livaneli’nin üçüncü romanı olan bu kitap, üç farklı insanı bir kitaba sığdırmış. Olay doğu illerimizden biri olan Van’da, Meryem karakterinin izbede yaşamına son vermesini beklerken başlıyor. Suçu, amcası tarafından tecavüze uğramak… Meryem on yedi yaşında bir kızdır ve töreye göre ölmesi gerekiyor. Bunu ya kendisi yapacak ya da aile fertlerinden biri onu öldürecektir. Meryem kendi hayatına son veremeyince bu iş amcaoğlu Cemal’e düşmektedir. Cemal doğuda askerlik yapmış ve askerden yeni gelmiş bir delikanlıdır. Çocuklukları Meryem ile birlikte geçmiştir ve aynı evde büyümüşlerdir; ama yine de onu öldürmesi gerekir. Bunun için Meryem’i İstanbul’a götürecek orada bu işi bitirecektir. Ne de olsa İstanbul büyük bir şehirdir, Cemal’in yakalanması zordur. Cemal, Meryem’e kimin tecavüz ettiğini bilmez. Zaten tecavüz eden değil tecavüz edilen suçludur. Bu kitapta cahilliğin, törenin kötü taraflarını daha net görebilmekteyiz. Meryem’in ölüme giderken anı yaşaması, küçük şeylerle mutlu olabilmesi insana hayatın ne kadar yaşamaya değer olduğunu gösteriyor.

“Mutluluk” Güncesi

tekin61 | 17 February 2009 09:59

Bir romanı daha bitirmenin heyecanıyla kalemimi elime aldım. İzlediğim, seyrettiğim filmleri, tiyatroları, okuduğum romanları inceleyerek özetini çıkarma kararımı uyguladığım için “mutluluk” ile bu satırları yazıyorum.

Mutluluk
Mutluluk

“Mutluluk” romanını bir arkadaşımda tesadüfen gördüm. Okumak istedim çünkü Livaneli’nin düşüncelerini merak ediyordum. Kişiliği hakkında sorularım ve önyargılarıma açtığım savaşın itelemesiyle romanı okumaya başladım.

Kitabın arka kapağındaki roman özetini okuyunca Jean-Christophe Grange misali bir kurguyla oluşturulmuş roman olduğunu düşündüm. Grange’nin romanlarında ana kahramanlar olur. Bu kahramanlar hayatlarını sürdürürler. Fakat olayların akışı günün birinde kahramanları bir araya getirir ve romanın sonuna kadar beraber giderler.

Karabük’lü Sinan, yeni fenomenimiz…

| 09 May 2008 17:02

Karabük'lü Sinan
Karabük’lü Sinan

Ben Sinan. Karabük’lü derler bana.
Bu ismi kimse unutmasın.
Çünkü bu adı Karabük duydu.
İstanbul da duyacak.Unutmayın!
Sinan.

Küçüklüğümde Zülfü Livaneli’yi çok sever, çok dinlerdim.
Sevdiğim şarkılarından biri de “Özgürlük”.

Paul ÉLUARD’ın şiirini Melih Cevdet ANDAY ile Orhan Veli KANIK Türkçeye çevirmiş.
Zülfü Lianeli’den çokça duymuşuzdur.

Şiiri ve şarkısı güzel.
İyi, güze de,
olur olmaz her yere de isim yazmak pek de
hoş olmuyor.

“Ertuş” için neler yapabiliriz?

| 05 March 2008 19:05

Yine kendimden tiksinmeye başladım!
Utandım, nefret ettim kendimden.
Talikan dağlarına gidip,
mağara adamı olmak geldiiçimden…

Hepimiz insanız, yaşayıp gidiyoruz.
Hepimizin birer yolu var.
Bir yolculuğu…

Bir ahengimiz var,
bir makamımız,
bir bestemiz.

Müzikle yaşam birbirine benzer.
Bir notalar dizilimi değil mi
her zaman dilimi?
Her saat, her gün, her yıl…

Bir beste değil mi,
her bir yaşam?

***

Ertuğrul Özkök!
O da içimizden biri aslında…
O da mozayiğin bir parçası.
O da bir renk.
O da bir nota.

ideefixe Beşinci Sanal Kitap Fuarı

Battlehammer | 30 November 2007 09:30

E-ticaret’in Türkiye’deki en başarılı uygulayıcılarından biri olan Ideefixe, her yıl düzenlediği Sanal Kitap fuarının beşincisi ile kullanıcılarına indirimli kitaplar sunmaya devam ediyor.

Reyonların arasında amaçsızca gezip saatler harcayabileceğiniz bir fuardaki kitap kokusunun yerini tutamasa da, sanal kitap fuarı, gercek bir fuara internet ortamında mümkün olduğu kadar yaklaşmaya çaba harcıyor.

” B” Planım…

koza 68 | 03 September 2007 12:55

Zeka çorak bir tarla gibi olunca ,akla gelen ilk şey orda küstüm otu yetiştirmektir.başka bi bok yetiştiremezsiniz ,bünyesi kabul etmez….Nadasa bırakırsınız inat eder “hayır ben beyle iyiyim” der…
Söğüt gölgesinden “pespaye bakan” bi kısım zevat da yazılarımızı kıçı başı dağınık,olmadı formuna parmak atıp yayınlamakta ısrarcılar…
Biz diyeceğimizi, demeye devam edecez elbet nerde olursa; divanda , dergahta , çarşıda ,pazarda nerde olursa…
Gelelim meselemize;
Görüldüğü gibi, mavi gök çöktü, toprak delindi, dil’in, töre’n bozuldu…kel göründü..memleketin ahvali bu!
Zülfü Livaneli ,1 mayıs 2007 tarihli yazısında şöyle buyurmuş;
“seçilecek TBMM ile paralel çalışacak anayasa meclisi ahdas edelim.İddia ediyorum ki,tıkanmış olan sistemi açacak tek yol budur”
Zülfü bey , böyle buyurunca aklıma benim kurtuluş reçetem geliverdi tabiyatıyla;
Hani şu “ Türkiye bir an önce demokrasisini rafa kaldırıp kurucu meclisle idare edilmelidir” fikri….
Zülfü beyin ,planı her ne kadar bana çok “safça” gelse de, mevcut yapıya alternatif olamıyacağı ve bendenizin planını sulandırmaktan başka bişeye yaramıyacağı kesindir…