bildirgec.org

yaş hakkında tüm yazılar

Baykal Baykal, kına yak

serdarsabri | 06 November 2006 09:13

Bak, önünde kimse kalmadı artık.

Devrimlerle halkı barıştırmak için hayatını vakf etmiş , Cumhuriyet’in yarattığı tek gerçek sentez, Bülent Ecevit, nur içinde yat, mekanın cennet olsun.

Gerçek Yaşınızı Öğrenmek İstemez Misiniz…

leone | 25 June 2006 20:33

Bayanlara sorulmaması gereken en önemli şey nedir ?
Cevapları duyar gibiyim, sizin de tahmin edeceğiniz üzere yaşları.
Peki gerçek yaşları söz konusu olduğunda durum değişir mi acaba ?

Gerçek yaş (real age) ” Bedeninizi ne kadar iyi kullanabildiğinizle ilgili biyolojik yaş ” olarak tanımlanıyor. Lafı daha fazla uzatmadan Tıp Doktoru Mehmet Öz imzasını taşıyan RealAge testinin adresini verelim. Kolay gelsin.

engin günaydın olmak ..

cebrailiye | 13 April 2006 15:50

yaşamı tiye alıyormuş gibi görünenler canımı ne kadar çok sıkıyor hattâ ruhumu daraltıyorsa ; ciddiye alanları gördükçe gençleştiğimi düşünüyorum ( burada kastım gerçekten tiye alanlar değil, doğru okumadan yanlış anlaşılmaya kurban gitmeyelim ) , onlardan öğreneceğim o kadar çok şey var ki..
engin günaydın bu konuda verebileceğim en iyi örnek gibi geldi bir anda ve yazdım. oynadığı rollerde ne kadar beğenimi kazanıyor ve saygıyı hak ediyorsa, sokakta karşılaşsak sanki önümü de iliklerim gibime geliyor.yâni onun oyunculuğu, izleyiciye ”enseye tokat, ….” hissini vermiyor. son zamanlarda işini bu kadar ciddiye alan birine (sanat dünyasında) , rastlamışlığım yok.
türünün her alanda çoğalmasını diliyorum.
…………………………………….
ve evet tanrım son sözlerim sana olacak :
– şu para çıkacaksa çıksın artık piyangodan ! bak 37’ye girdim bugün, şansım giderek azalıyor. kötü bi’ niyetim yok , sinema ve tiyatroya yatırım yapacağım söz. ha bir de medyada doğan grubuna rakip olacağım. ha unutmadan , birkaç opera ve konser salonu kuracağım. bildirgeç için de ne gerekiyorsa artık ( fazla masraf istemez herhâlde)..

”intikam ; tembellerin yas tutma biçimidir.”

cebrailiye | 18 March 2006 02:37

”intikam ; tembellerin yas tutma biçimidir.”

koca bir filimden çıkara çıkara bunu mu çıkardım şimdi.
kendi payıma ”evet”. gösterim tarihinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmiş.her zaman yaptığım şey; ille de 40’ı çıkacak , 52’si okunacak , senesi dolacak ki bir eserin, tadı çıksın.henüz üzerinde dumanları tüten bir filim için yaptığım eleştirileri sonradan ben bile beğenmiyorum. sydney pollack ustaca ekran başına kilitlemeyi başardı yine.hattâ ne yalan söyleyeyim bir sahnede ağladım bile.ben zaten kimselerin ağlamadığı şeylere ağlarım.ha ne anlatıyordum ben ; evet, the interpreter nam-ı diğer çevirmen isimli ingiltere yapımı bir filimden.nicole kidman, çiğ güzelliğiyle the hours’dan aldığım oyunculuk tadını veremedi ,verecek bir durum da yoktu zâten hem durduk yere niye versin kadın canım.
sean penn ise ; gitgide artan yakışıklılığıyla bile başımı döndürmeye yetti.bu adam gençken ne sevimsiz bi’ şeydi ya evet soğuk da gelirdi bana şimdilerde ciddi ciddi yakıcı bir madde hâlini almış off…
yukarıda başlık hâlini almış cümle bir ara nicole’ün ağzından çıktı ve benim için filim or’da koptu.işin yoksa akşam akşam bi’ ton felsefe yap kendinle.tamam kabûl ediyorum ; deli işi. öyleyiz n’olmuş ?