bildirgec.org

yalnız kalmak hakkında tüm yazılar

yalnızlık üstüne

admin | 19 March 2011 12:43

Yalnızlıkla nasıl baş edilir sizce…İnsan yalnızlığını atlatmalı ama ne şekilde bunu bulabilmek çok zor işte.Aile,arkadaş,eş,çocuk yada kim olursa olsun çoğu zaman yalnızlığınıza çare olmazlar.Yanında seninle olmaya çalışırlar ama zamanla o kadar uzaklaşmışındır ki o insanlardan kendini kalabalıklar içinde yapayalnız bulursun.
Anlatamazsın çünkü bilemezler anlayamazlar.”Seni anlıyorum haklısın üzülme”Derken bile aslında ne kadar yabancı olduklarını anlatırlar bir şekilde.
Samimi değildir,teselli amaçlı söylenen sözlerdir. Bilirsin ama kalp kırmamak için dinler ve susarsın.Bu şekilde yalnızlığı daha da büyütürüz aslında.

Gerçek yalnızlık

darjeeling | 26 September 2007 09:07

Yalan söyledim, hem de hepinize…..
…İşyeri merdivenlerini inerken, ilk kez hevesle inmediğimi fark ettim. İnmesem de olurdu. Hatta bugün tam altı da çıkmasam da olurdu. Oyalansam olurdu.. Çıktığım an seninle buluşmayacaktım, buluşamazdım.
Barbaros’tan aşağıya kendimi vurduğumda kendimi bir film karesinde zannettim. Karşıda beni zerre kadar mutlu etmeyen boğaz manzarası..Müzik dinliyor, seni düşünüyor ve ağlıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımdan geriye doğru süzülüyordu, boynuma bile akamadan rüzgarın etkisiyle savruluyordu. Ne kadar yavaş yürümeye çalışsam da yokuş aşağı kolay olmuyordu bu. Eve gitmeyi en istemediğim zamanlardan biriydi. Her gördüğüm kedide sen geldin aklıma, şimdi o olsa dayanamaz severdi dedim. Yoktun.
Bugün gerçekten ilk yalnız kaldığım gün oldu ve olacak.
Eve geldiğim an nefesim kesildi, anahtarları düşürdüm, bazı süslü püslü şeyler yerlere saçıldı, toparlamayacaktım ama yine de hiçbir şey kolay kazanılmıyor dedim.
İnan aç bile değilim. Bir şeyler yemem gerektiği için yiyeceğim birazdan. Uyumam gerektiği için uyuyacağım. Sokaktaki gözyaşları dikkat çekmesin diye çok uğraştım.Evdeki ağlama krizini çabuk atlatmaya çalıştım ama evimde kalan eşyalarını gördüğümden kolay olmadı bu .. Uzun bir süre olmayacaksın şimdi sevgilim. Yürütmeye çalışacağız aşkımızı kıtalar arası.. Olacak biliyorum..
Ben yalan söyledim, hem de hepinize..
Yalnızlıkla ilgili bir sürü yazı yazdım bundan önce, attım tuttum, yaşamışım gibi anlattım. O yalnızlık değilmiş. Bir başına kalmak buymuş. Yalnızlık, derdini ve mutluluğunu, istediğin an telefon açıp ta sevdiğine anlatamamakmış. Yalnızlık sahte olduğu zaman süslü cümlelerle sayfalarca yazdıran, gerçek olduğunda anca bu kadar cümleyi bir araya getirebildiğiniz durummuş..Dolayısıyla size yalan söylemişim…
Özür dilerim..

Yalnızlığa dair…

onurtuyan | 02 September 2007 04:06

Kendi kendime olmak içimi burktu birden bire, acıttı hatta… Adının sensizlikle harmanlandığı, ürktüğüm, incindiğim, kırıldığım, korktuğum bu duygunun adı yalnızlık mıdır ey tanrım! Eğer ta kendisiyse lütfen söyle ona bir daha çalmasın benim kapımı zamansızca, acıtmasın ruhumu bir daha her istediğinde. Kendine mesken tuttuğu, canımdan çok sevdiğim evimden de taşınmam için çok zorladı beni bu aralar. Ama olmadı işte, yapamadım, yapamayacağımda. Dedim ya ben evimi çok sevmiştim. Hem bıkmamış mıdır benimle uğraşmaktan bu kadar işinin gücünün arasında?Yalnızlıkla ilk tanışmamı bir ceylan ürkekliğinde yaşadım bu evde. İçtiğimiz iki dublede yaşattığım, şişelerin dibinde aradığım bizi, çoktan kaybetmiştik değil mi… Birbirimize en masum halimizle fısıldadığımız iki çift söz, başka kulaklarda çınlayalı epey zaman olmuştu öyle mi? Unutmuşum işte… Nasıl süzülüp gizlice girdi hatıralarla yaşattığım bu eve yalnızlık… Geçmişe dair şereflice akıttığımız gözyaşlarıyla silerken başucumdaki fotoğrafımızı, korkarak akıyor şimdi gözyaşlarım…

yalnızlık alır da götürür

uyuyang [pilli_silinen_hesap] | 14 July 2007 13:54

Yalnızlık alır da götürür diyor Gülben Ergen Sezen’in sözleriyle. Bir de gerçek anlamda yalnız yaşamalı yalnızlığı anlamak için. Gece uyandığınız da korkuyla seslenecek birini bulamazsınız evde. Kahvaltı hazırlamak büyük bir külfet olur yalnız olunca. Hele akşam yemeği hemen hemen hiç yemezsiniz. Kuru gıdalar tüketmekten bağırsaklarınız acil müdahale ister. Önünüzde internet gibi devasa bir alem durduğu halde yapacak bişi bulamazsınız. Çünkü sesinizi duymak istersiniz. Öyleye ya konuşmaya konuşmaya sesinizi unutmuşsunuzdur. Arada bakkala da gitmeseniz tamamen konuşma özürlü bile olabilirsiniz. Arkadaşlarınızı görmek isterken diğer yandan da alışageldiğiniz yalnızlık ve sessizliği bozma korkusuyla bundan da vazgeçersiniz. İşin ilginç yanı hayata bakışınız değişir. Sevdiklerinizi sevmez olursunuz, özlemezsiniz hiç kimseyi. Gaddarlaşırsınız. Ama televizyonda acı bir haber duyduğunuzda gözyaşlarınız siz bile anlamadan sicim gibi akmaya başlar. Bir süre sonra evde televizyon sesi bile fazlalık gelir. Reklamları sessiz izlemek sizin için bir zevk haline bile gelebilir. Evi toplamak gereksiz gelir. Ya da bulaşık yıkamak. Taki su içecek bardak bile kalmayıncaya dek. Ama bazen aniden içinizden bişeyleri değiştirmek gelir. Hızlıca kalkarsınız yerinizden. Bir hamle ile evi toplarsınız. Ohhh miss gibi tertemiz. Ama birkaç güne kadar yine eski haline gelir. Bir süre sonra daha düzenli olmaya başlarsınız. Hatta artık hiçbir dağınıklık olmaz. Eve bir arkadaşınız gelir de biten tuvalet kağıdını fark edip değiştirirse, saatlerce o tuvalet kağıdını ne zaman değiştirdiğinizi düşünüp kafayı kırma kıvamına gelirsiniz. Televizyonun kumandası, sigaranız, çakmağınız, hep aynı yerde durur. Küllükte en fazla 3 izmarit biriktirirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki siz boşaltmazsanız kimse boşaltmaz. Ve pis izmarit kokusu burnunuzun direğini sızlatır. Perdenin rüzgardan kımıldaması bile sizi ürpertebilir. Yeri değişmesin. Rüzgar bile esmesin istersiniz bazen. En kötüsü de gece elektrik kesilirse. Korkmak bir yana, neden kesildi diye araştırmaya başlarsınız. Neryse ki çakmağın yerini biliyorsunuz. Mumu da tabii.
Zaman kavramı sizin içi daha önemli hale gelir. Dakikaları bile bilirsiniz. Saatin kaç olduğunu anlamak için saate bakmaya ihtiyaç duymazsınız. Çünkü zaman hiç aklınızdan çıkmaz.
Hele bir de deprem atlaşmışsanız yalnız başınıza, geceleri uyurken telefonu yanınızdan hiç ayırmazsınız. Korkunuz ölmek değil. Yakınlarınızın sizi arayıp bulamamasıdır.
Durmadan film seyreder, seyrettiğiniz filmde kendinizi onların yerine koyarsınız. Bir gün dünyayı kurtarırsınız, bir gün anne olursunuz, bir gün ölmek üzere olan yaşlı birisinizdir. Hepsi siz, hepsi de sizin dünyanızdan bir parça gibidir. Kapıyı kilitlemeye gerek yoktur. Hatta anahtarı bile kapıda unutabilirsiniz defalarca. Neyse ki apartman güvenliklidir ve apartman sakinleri sizi düşünüp uyarırlar anahtar için.Bir de şu telefonlar olmasa. Arayan anneniz ise saatlerce sizi meşgul ederler. Bir türlü kapanmak bilmez. Ne kadar işiniz olursa olsun, o telefonu kapatmaya kıyamazsınız. Çünkü sizi gerçekten düşünen nadir insanlardandır. Diğerleri mi? Birkaç dost ve diğer aile fertleri. Ama yalnızlık güzeldir. İnsan da bağımlılık yaparlar. Bir yere gittiğinizde bir an önce kendi ininize dönmek istersiniz. yalnızlık güzel şeydir. İnsan kendini tanımayı öğrenir.