bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Eşcinsel Olmanın Dayanılmaz Sureti…

admin | 22 February 2009 12:24

Evet… Bu gün bizlerin, geçmişte de bambaşka bedenlerin yaşadığı genel bir çaresizlik var inanç konusunda! Bir sonuca ulaşamamak… bulunduğumuz bu durumu tercih diye nitelendiren bir topluma karşı hep savaş halindeyiz…

Acaba bu toplum şunu hiç düşünüyor mu?

Eşcinsellik gerçekten bir tercih olsaydı eğer, toplumun nerdeyse tamamını karşıma alacak kadar aptalca(tabir-i caizse) bir tercih yaparmıydım! Sanırım hiç birimiz yapmazdık…

İnsanoğlu, varolduğu ilk andan bu yana hiçbir zaman tercih yapmadı! Sadece ona bahşedilenle yetindi ve de onunla yaşadı… Çoğu zaman inkar etti! Kendine bile… Normal diye algılanan Heteroseksüel duruşa dahil oldu istemese de.
Ruhu hep acı çekti, hep yalnız kaldı… Kimleri canına kıydı! Kimileri de ilahi güç tarafından cezalandırıldığını düşündü.
Beklide düşünemediler; bu canı, bu ruhu ve o bedeni onlara verenin yaradan olduğunu…
Kendi kendilerine, günahkar olduklarına inandılar…
Neden ben? Hep bu soru akıllarını kurcaladı…
Beklide unuttular; “böyle olmayı ister misin?” diye kimsenin onlara sormadığını…

Karamsarım…

admin | 22 February 2009 09:26

Uzun zamandır hayatımda, bana çok değer veren biri var.Ben ona ne kadar değer veriyorum o tartışılır.Değer konusu bir köşede duruversin çünkü kafamı yormam gereken daha önemli cümlelerim var benim. Ben çerkes kızıyım.Babama sorarsan onun damadı egenin havasını solumuş bir efe olmalı.Ona sorarsan evliliklerde din, dil, mezhep önemlidir. ” İlerde içinden çıkılmayacak sorunlara neden olabilir ” ona göre.Farklı kültürlerde yetişmiş iki insan hayatını birleştirmeden önce bol bol düşünmeli yani… Erkek arkadaşım alevi..Her ne kadar ” ben o kültürle yetişmedim, örfünü adetini bilmem” dese de bizim örf ve adetlerimizide yadırgayan biri.Ufak tefek tartışmalar yaşıyoruz.Bütün ilişkilerde olabileceği gibi.Üstünü kapatıp geçiyoruz.Geçiyoruz da acaba hataların çoğunu yanımızda mı sürüklüyoruz.Sevgi, güven, özveri yeterli değil mi bir hayat paylaşmak için….Kendi doğrularım onun doğrularıyla örtüşmezse bunun ortası ne olur?Orta yolu bulmadan bir hayatı paylaşmak mümkünmüdür?O hayatın meyvesi çocuklar hangi kültürde büyür?Sorular, sorular, sorular….Daha ne kadar kulaklarımı kapatıp duymamazlıktan gelebilirimki..Peki böylesine içten bir sevgiyi bütün bu söylenenler için daha ne kadar erteleyebilirim ki..Din ,dil, ırk gözetmeksizin eşit değilmiyiz hepimiz.Kendi içimizde yarattığımız bu ayrımcılık niye..Neden bu kadar katı kurallarımız var…Bende yıkamıyorum tabularımı.Sırf bu yüzden hayatı hep erteliyorum.Ama şimdi çok büyük bir çıkmazdayım.Geleceğe dair korkularım, endişelerim var ve bunları içimden çıkarıp atamyorum.Ya tamam ya da herşeye rağmen devam…Kararsızım….

TANIMAMAK

admin | 21 February 2009 17:07

O sadece bir kadın. Ne kadar diğerlerinden farklı olabilirdi ki? Fahişemi? Çok var onlardan… daha farklı bir şey. Aslında ben bile, bile diyorum çünkü beynim diğer ölümlülerden farklı çalışıyor, sikiyim ki farklı çalışıyor, düşünemiyorum. Benden bile farklı. Koştuğum şey, ulaşmaya çalıştığım şey o tadı bir kere olsun tada bilmek. Dilimle tada bilsem tenine ikincisi olacağını zannetmiyorum. Dilimi oradan çekebileceğimi de. O sadece bir kadın.

Ahh, teni. Rengi yok adlandırabileceğim, sadece parlıyor ve tüm karanlığın içinde o kadar renksiz ki, dikkatimi çekiyor. Işıkların ne kadar solabildiğini görebiliyorum. İnsanların nasıl da orada ölmeye can attıklarını. Ne kadar sıkıldıklarını, benden bile. Düşünün. Gözlerinin dünyanın parlayabilecek en fazla güce sahip olan nesneden daha fazla parlayabileceğini. Kendini bile geride bırakıp bu Victor aciz kulunu nasıl da tutkuyla ona sarılabileceğini düşünün.