bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

çok kitap okumanın zararları

admin | 23 February 2009 11:07

www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,
www.agabeyozbey.com adresinden temin edilen resim,

1-fazla empati kurmak : sürekli kendini iletişim kurduğun insanların yerine koymaktan
kendi kimliğinin belirsizleşmesi.
2-hayal gücünün fazla gelişmesi : günlük hayatta gerçek – hayal sınırının belirsizleşmesi.
3-toplumun çoğunluğunun beğenisinden uzak kalındığı için kendini yalnız, farklı, garip hissetmek.
4-unutkanlık ve kafa karışıklığı
5-gündelik hayattaki her gelişmeyi psikolojik, felsefik vb. sosyal bilim cenderelerinden geçirerek didik didik etmek / her olayı bilimsel “case” sanmak.
6-erken yaşta edinilen göz altı torbaları
7-yazmak
8-yaşarken her şeyi her şeye benzetmek –tıpkı incelikli bir romanı okurmuş gibi-
9-her kitabı beğenmemeye başlamak: edebi gereksinimlerin derinleşmesi, giderek sadece iyi edebiyattan keyif almak.

AŞK TEK KİŞİLİKTİR!

admin | 23 February 2009 10:28

Aslında “AŞK” kişiler arasında yaşanan bir şey değildir…
Aşk bir idoldür, gizemdir…
Tadı merak edilen tropik bir meyve gibidir.
Aşk zaten yaşanamadığı/ulaşılamadığı için aşk’tır. Cazibesi de buradan gelir…

İnsanoğlu yüzyıllarca bunun için göz yaşı döktü, dağları deldi, şarkılar yazdı ve besteledi. Aşkın ulaşılamazlığı, insanoğluna bunları yaptırdı! Çoğu insanın aşk diye nitelendirdiği şey; cinsel çekimden başka bi’şey değildir. Yani hormonlarının sana yaptığı küçük bir oyun….

Aşk aşk diye inleyen bir çok bedenin aslında tek arzu ettiği şey sekstir. Bunları birbirinden ayırt etmek gerekiyor sanırım. O yüzdendir ki ebediyete kadar aşkı arayıpta bulamayanlar olarak hep devam edecek olan bir mücadelemiz olacak…Haberiniz ola!

Türk erkeğinin yegane problemi

admin | 23 February 2009 10:22

Türk erkeğinin yegane sorunu var. Başlıkla ilk cümlesi aynı her eser, biraz tırttır. Nerede bir başlıkla ilk cümlesi aynı bir eser var, o eser, yüzde doksan yirmi üç nisan şiiridir.
Neyse. Yegane. Tek bir tane anlamında. TDK’ya bakıp, “bkz: Tdk; bik bik bik” diye açıklama yapmayı isterdim ama, afedersin kakam var, böyle şeylerle uğraşamam. Direk yazarım. Hızlı da yazarım. Demeyin ki sakın şimdi, “altına sıçmayasın”. Sıçmam. Çünkü meşgulum. Yazı yazıyorum. Fakat şimdi TDK’ya girip bunun anlamına bakmak istesem, sayfaların yüklenmesidir, ne biliyim böyle her TDK’ya girme aşamasında yaşadığım sorunları yaşamaktır, neye tıklayacağını bilememektir falan. Bunlar sıçırtır işte. Kakası varken, TDK’ya girmesin insanlar gerçekten çok riskli. O an sıçabilirsin. Ve o anı hiç unutmazsın. Etrafta falan da anlatamazsın ben TDK’ya girerken altıma sıçtım diye. Ayıplarlar. Gülerler. Ayrıca orada burada da anlatırlar bunu. Bizim bi arkadaş var derler. Hatta bazısı arkadaşı olduğunu bile söylemez. Bizim bi arkadaş anlattı diye başlar ki, bu alta sıçmadan ona hiç pay çıkarılmasın. Böyle de göttür arkadaşlar bazen.

İmzamı Nasıl Değiştireyim?

admin | 23 February 2009 09:50

Atatürk'ün İmzası
Atatürk’ün İmzası

Çocukken merak ederdim; büyüyünce nasıl bir imzam olacak diye. Beklerdim ki birgün biri bana: “Evlat vakti geldi, bu senin imzan hadi bakalım!” diyecek. Tamam böyle bir şey olmuyor ama hala çoğumuzun tereddütleri vardır.
Ya imzamızı değiştirmek istersek ne olur? Bu suçmudur? Nasıl olacak bu iş?
Neticede imzayı bireysel tercihimizle belirlesek te doğru imza tarifi kişinin adı soyadı yahut soyadının elle yazılmasıdır.
Bu şekilde bir imza belirlemek veya değiştirmek amacıyla kişi bir notere başvurup “imza beyannamesi” çıkararak değiştirme hakkına sahiptir.

3 günde 3 kilo

admin | 22 February 2009 15:04

Kilo vermenin daha doğrusu verememenin nasıl bir dert olduğunu çok iyi bilirim.En azından atılması gereken son birkaç kilosu olan arkadaşlara tavsiye edebileceğim benimde şahsen deneyip sonuç aldığım bir diyet listesini paylaşmak istiyorum.

TANIMAMAK

admin | 22 February 2009 15:04

Bir yerlerden soğuk geliyor.

Niye böyle oldu tüylerim. Hepsi de savunmaya hazır şekilde kaskatı kesildiler.

Yalnızlığım içinde boğulurken kiminle savaşacaktım ki. Kime karşı direnecektim. O gücüm bile yok içimde. Buralar çok sessiz. Adımlarım sade ve kararlı. Nefesim şekil çıkartıyor doğaya. Şuradaki sanki kardan yapılmış bir Eskimo kulübesi. Alacakaranlığın tadını çıkarıyorum. Kulübenin içi aydınlık. Yaklaşıyorum merakıma. Hafiften bir müzik kulağımı yalıyor. Nadia Ali benimle sevişmek istiyor. Karşı çıkmıyorum. Akışına bırakıyorum saldırganlığının. Ayaklarımı hiç de hissetmiyorum. Donmuş olduğundan değil, nasıl büyülendiğinden olsa gerek. O gece giymiş olduğum takım elbisem hafif nemlenmiş. Kravatımdan biri çekiyor. Nadia yapma diyorum. Gözlerim. Kendini ışığa bırakıyor usulce. Dünyanın tüm renkleri gözümün içine doluşuyorlar. Sahip olamadığım bir renk dikkatimi çekiyor. Ben de o rengi çekiyorum. Ayaklarının hissettiği sese eşlik ediyor kalbim. Bu akşam bu eşsiz ayini bir trajediye çevirmemem lazım.

vay adl vay !

admin | 22 February 2009 14:57

http://www.ilk-kursun.com/2008/05/08/kim-kime-dusman-ahmet-eroglu/

tek müslüman

admin | 22 February 2009 14:57

http://beautyisdead.blogspot.com/2009/02/basbakan-recep-tayyip-erdogana-ocak.html