bildirgec.org

Dünya üzerinde erkeklik kavramı yok oluyor. Yapılan bir araştırma sonucu tüm canlı çeşitlerinin erkeklerinde bir haller olduğu gözlendi. Bunun sebebi olarak çevre kirliliği ve kimyasallar olarak görülüyor. Peki ne oluyor bu erkeklere? İngiliz İndependent gazetesinde yayımlanan rapora göre şu başlıkları verebiliriz:

timsahların testislerinde anormallik, üremelerinde başarısızlık ve daha küçük penislere sahip oldukları saptandı.

* Erkek balıklarda dişilik belirtileri* Erkek timsahlarda kadınlık hormonu arttı* Erkek kaplumbağalarda dişi özellikleri* Erkek keçilerde inmemiş testis* Erkek farelerde sperm azalması* Erkek kutup ayılarında hermafradizm* Erkek vizonların penisleri kısalıyor* Erkek çocuklarda feminenlik belirtileri* Çay setleriyle oynayan erkek çocuklar

Ufuk çizgisine baktılar…

Güneş kayboldu yavaşça. Denizin devasa derinliğine, batıyor hissinini veren bu ilizyona her seferinde teslim olmak ne keyifliydi…

Ortalığı saran kızılımsı pembelik kadının yanaklarını kapladı…

Kocaman gülümsemesi, bu güzel al tonların arasında nasıl da yakıcı, diye düşündü adam…

Dalgın dalgın, kadının saçlarını okşayarak düzeltmeye başladı…

Kadın, saçının alnına düşen tutamları arkaya attı ; istiyordu ki adam, saçlarının dağınıklığını, sırlakça, tarar gibi düzeltsin. Bunu hep yaparlardı aralarında ki gizli bir oyundu sanki ; Şımarıkça, kelimelerle tarife gerek kalmadan, “hadi başla bakalım” gibisinden bir nazarla, adam tarafından anlaşılabilmesi konforunu yaşıyordu kadın…

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11061225.asp?gid=229

Eve 5 yıldır margarin sokmayan birinin gözüyle yazıyorum bugün yazımı, eşimin ailesinde var olan, vefatlara neden olan kalp krizi riskine karşı, kalp doktoru olan ablamızın isteğiyle, eşimin risk altında olabilecegi ihtimaliyle unuttuk margarinin tadını. Şimdi margarinle yapılmış yemekleri yiyemez olduk, tadına yabancılaştık , ama ekmek üzerine sürülen kahvaltılık margarinleri özlemiyor değilim hele reklamlarda görünce içimin yagları eriyor.

Yemekleri mısırözü ve zeytin yağıyla yapıyorum, çok daha sağlıklı ve lezzetli, ama kahvaltı başka bir konu, reçel, bal yalnız kalmamalı bu da tereyağıyla olur. Tereyagı benim gibi reçel düşmanı biri için aranılmayan birşey belki ama ev ahalisi ister ki, ekmek üzerine birşeyler sürsün yesin.

“Düşünceler sınırsızdır. Önemli olan düşüncenin sınırını kendin belirlemendir.”
by buklet of the word.

Geminiz yol alırken farklı sularda, çarpan her dalganın; dalga boyu, şiddeti, mesafesi ve çarpan her zerreciği her yönden birbirinden farklıdır. Sınırsız sayıda geminize çarpan dalgalar olacaktır. Yeter ki geminiz batmasın…

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=20514&rid=2&hid=11056944

Kaynak #2

” Tarih 1972, Nisan’ın son günleri. FBI’ın 77 yaşındaki patronu J. Edgar Hoover ağır hasta, günlerinin sayılı olduğunun farkında. Ülkenin iç güvenlik durumu hakkında bilgi aldıktan sonra “Cooper işi ne oldu, yakalanmadı mı hala ?” sorusunu ortaya atıyor. Yardımcıları birbirine bakıyor, en kıdemlisi “Araştırmamız yoğun bir şekilde devam ediyor. 200 ajanımızı görevlendirdik. Yakında size iyi haberler getireceğiz,” diyor. Hoover’ın suratı asılıyor: “Tüm ofislere direktif verin, ajan sayısını dörde katlayın.
FBI’da faili meçhul cürüme müsaade edemem. Bulun bu adamı…”

Kaynak #7

Geçen haftalarda TNT kanalında yayınlanan, zamanda yolculukla ilgili Journeyman dizisini izlerken bir konu çok ilgimi çekti. Çözülemeyen bir uçak kaçırma olayının etrafında gelişiyordu bölüm. Daha önce duyduğum bir hikaye idi. Konusuna gelince efenim:

1971 senesinin Şükran Günü arifesinde, ıslak ve soğuk bir çarşamba günü… Portland Uluslararası Havaalanı’ndaki Northwest Orient Havayolları’na ait gişeye gelen 45 yaşlarındaki bir kişi, 20$ ödeyerek Seattle-Tacoma Havaalanı’na gidiş için bir bilet aldı. İsim olarak Dan Cooper adını veren bu zata, saat 4:35’te kalkacak Northwest’in 305 sefer sayılı uçağına 18C numaralı koltuk verildi. Boing 727-100 tipi uçakta 37 yolcu ve 5 mürettebat bulunmaktaydı.

Yarısı peşin kısmını biliyoruz; o seçmene verilen vaattir. İşin asıl önemlisi, “yarısı iş bittikten sonra” kısmıdır.

Ben naçizane bu kısım üzerinde durmaya çalışayım. Efendim bildiğiniz gibi, bazı filmlerde uygulanır bu taktik. Adam gayet emin bir şekilde isteğini belirtir, işi yapacak olana. Der ki; yarısı peşin, yarısı iş bittikten sonra. Tamam anladık işi yaptırmayı garanti altına almak istiyor kişi.

Ama işin içinde bir “bit yeniği” olmasa neden yarısını versin ki. Yani adamın işi yapamayacağını ya da yapmayacağını varsayıyor demek ki.

http://www.kimandmikeontheroad.com/dragonfly_photos_1.htm

http://www.gramerimiz.com/divan_edb.htm