bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

EN BÜYÜK ELMAS MADENİ

mhbbslmn | 13 March 2009 10:44

Dünyanın en büyük elmas madeni olarak bilinen Sibiryadaki Mirna elmas madeni tam 525 metre derinliğinde ve aynı zamanda yeryüzündeki en derin çukur. O kadar derin ki uçakları içine çekebilecek türbulanslara sahib o yüzden uçakların o bölgeden geçmesi uluslararası alanda yasaklanmış…

En büyük çukur
En büyük çukur

Sibirya’nın Mirna kasabasında bulunan bu maden tam olarak 1.2 km alana sahib. 1952 yılında bölgede elmas bulunmasıyla başlayan madencilik girişimleri sonucunda bölge bu hale gelmiş ve rezerv bitincede terk edilmiş …
Ancak bu büyük çukur hala büyüklüğüyle insanların dikkatini çekmekte. Rus Alrosa firmasi tarafından işletilmiş olan maden bir zamanlar dünya’nın elmas merkezlerindendi…

Kuluçkaya Tayyip Yatsın

tsu | 13 March 2009 09:50

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=925828&Date=13.03.2009&CategoryID=77

Gökyüzü dar geldi, ah seçimler bir bitse

kolpaa | 13 March 2009 09:45

Geçen senelerde bu afişler pek bir işe yaramıyor demişlerdi siyasetçiler. Ancak bu sene seçim afişleri damdik ara sokaklara kadar indi. Hâtta öyle ki, bir partinin elemanları bir sokağa seçim afişlerini astıktan sonra başka bir partinin elemanları bunları sökmeye geliyorlar. Açıkçası kendi kendilerine eğleniyorlar.

Bana bu eski bir Kemal Sunal filmini hatırlatıyor. Bu filmde Kemal Sunal küçük bir kız ile sokakları dolaşıyor. Önden giden kız mahallelinin camlarını aşağıya indirirken Kemal Sunal da arkadan gelip cam satıyor. E insan da bu noktada testil sanayinin böyle kısır bir ekonomiye ne kadar bel bağlayabileceğini düşünmeden edemiyor.

SÖZDE “TARAFSIZ SPOR GAZETECİLİĞİ”…

yazartaha | 12 March 2009 17:52

Türkiye’de tarafsız gazetecilik anlayışı son yıllarda bir tutturulmuş gidiyor. Bunu normal gazetelerde çok az olarak görebilsek de, spor gazetelerinde bunu görmek çok zor…
Evet, spor gazeteleri bu “Tarafsız Gazetecilik” kuralına uymuyorlar. Peki, nedir bu tarafsız gazetecilik? Tanımı çok basit aslında: Gazetelerin, gazetecilerin, şartlar ne olursa olsun tarafsız davranmaları! Bu kadar kısa ve öz bir tanımı var. Tanımı çok basit olmasına karşın uygulanması özellikle ülkemizde çok zor. Hele hele spor gazeteciliğinde. Bunda gazetelerin bir suçu var mı yok mu bilinmez ama kesin olan bir şey var; o da spor gazetelerinin tarafsız olmasını kesinlikle halkın istememesi… Kesinlikle halk spor gazetelerinin tarafsız olmasını istemiyor. Çünkü halk tarafsız değil. Bu gazeteleri okuyanlar ilk önce kendi tuttukları takımın sayfalarını ve köşe yazarlarını okuyor. Burada halkın bir suçu yok. Hatta bunları yapanlar çok da haklı. Fakat konu gazetecilik anlayışına gelince, iş bir anda şekil değiştiriyor.

Yatılı Hikayeleri-Kelrullah

aggali | 12 March 2009 16:17

Adam göreve geldiğinde biz oradaydık, hepimizi toplayıp bir konuşma yaptı. Biz öğrenciler olarak, söz dinlersek herşeyin iyi olacağını, ama eğer dinlemezsek o zaman değişik durumların oluşacağını söyleyip, gözdağını daha ilk anda vermiş olduğunu hissettirdi.

Dediklerini de yapmaya başladı zamanla, ne zaman bizlerden biri söz dinlemezse, onun kulaklarını çekiyordu kendi yöntemlerince. ama değişen tek şey bu değildi.

O gelmeden önce okulda çıkan yemeklerin niteliği ağırlıklı olarak “meyhane pilavı” ve “patlıcanlı” yemeklerdi. Çok sevmezdik ama yemezsek aç kalacağımızı bilecek kadar da uyanıktık. Ama her ne hikmetse, onun geldiği günden itibaren patlıcan eski değerini yitirmeye başladı, patlıcan borsası da kapandı tabii. Pabucu dama atılan tek sebze değildi patlıcan, patates de aynı akıbete uğradı zamanla.