bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Sukuneti bozgun

| 07 April 2009 00:38

Hayat
Hayat

Sessiz bir akşamdı yine büründüğümüz.
Kalabalıklarıyla yalnız bir şehirde
Ellerimi gözlerimle yeniden temizlerken
Kelimelerim yine kirlenmişti…

Yolun sonu kimdi sen mi ben mi? Hangimiz beklemedik hayat trenini…
Bu kaçıncı Tren idi, istasyonunu kaçırdığımız.
Ray tıkırtısında mütevazı serzenişler değil mi?
Vazgeçmişlerimiz hatta kendimiz…

Zamanı var derken tükettiğimiz ve bittiğinde bittiğimiz…
Gölgemi teslim ettim sana dilim en adi mezara.
Eksikliğimiz sadece eksildiklerimiz değil mi?
Sende ben bende sen…

iki Roma imparatoru..

nazokiraze | 06 April 2009 15:36

İmparator Claudius eşi tarafından zehirlenerek öldürülmeden önce, imparatorluga gelirken zor kullanılmıştı, yeğeni Caligula öldürülmseydi belki de asla imparator olamayacaktı.

İki eşini boşadıktan sonra üçüncü eşini aşığıyla birlikte öldürten imparator, dördüncü eşi tarafından zehirlenerek öldürüldü.(dördüncü eşi daha evvelki kocasını zehirleyerek öldüren kendi yeğeni Agrippina idi) Her ne kadar zehir uzmanı bulundurmaya özen de gösterse, aşi tarafından satın alınmasını engelleyemeyen imparator,sonunda öldürülür.

Yıkılsın yok olsun

deLe | 05 April 2009 22:57

http://www.sabah.com.tr/2009/04/05/haber,EA56D474B79248ECA9D3AFF2DF3C30BE.html

Zebercet

Galanthus | 05 April 2009 22:57

Küçükken beni bir kumsala ya da taşlık çorak bir alana götürdüklerinde , ben genelde oradaki taşların şekillerini incelerdim. Değişik şekillerdeki ya da dokulardaki taşları anneme heyecanlı bir şekilde gösterdiğimi hatırlarım. Bana olağanüstü gelen o çeşit çeşit taşlar anneme çok sıradan gelirdi doğal olarak. Bir yaz tatilden dönerken yanımda bir sürü taşla dönüyordum, tabi annem poşetin ağırlığını farkedip sorgulayana kadar. Neymiş efendim taş kolleksiyonu yapacakmışım, annem baktı durum ciddi, bana o taşların nasıl oluştuğunu bir süre sonra nasıl ufalandığını, yıllar yıllar önce o taşların aslında belki de çok daha büyük taşlar ya da kayalar olduğunu anlattı ve taş kolleksiyonuyla bir yere varamayacağımı çünkü ellerimdeki taşlar değersiz olduğunu, bana göre fazlasıyla değerliydiler aslında.( Bende de ne biçim bir kolleksiyonuculuk merakı varmış! İleride bir gün işe yarasa bari.) Üzülerek sokağa attığımı bilirim taşlarımı.

dedikodu seviyoruz

taha3045 | 05 April 2009 19:09

Şu insanları anlayamıyorum, küçükken kadınların olduğu ortamları sizde benim kadar iyi bilirsiniz, dedikodueksik olmaz, en gıybetten korkan, dedikoduyu günah olarak gören biri bile, falan gün Fikriye Hanım’a gittik cümlesine hemen ne ikram etti diye soruverir. Bu konuda pek çok kitap yazılmıştır, bunlardan biri Sina Cimcoz’a ait(Tarih Boyunca Kadın Erkek Dedikoduları)

Bir merak bir dırdır bir çekiştirme ki anlaşılmaz, bu kadar madem düşmansınız hepiniz birbirinize neden yüzyüze bakıyorsunuz, en sevilen arkasından kötü söz söylenmeyen kişi için bile,
– ne giymişti?
-yazık kocasından çok çekiyor
-sağolsun iyidir hoştur ama çamaşırları iyi ütüleyemiyor