bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Napolyon’un korktuğu kadın: Madame de Stael

nazokiraze | 09 July 2009 09:39

Tarih 18. yüzyılı gösterdiği dönem Fransa İhtilal döneminde bir kadının adıyla çalkalanmaktadır, bu kadın Napolyon’un kendine rakip olarak gördüğü kurallara uymaz, giyinmekten, zerafetten bihaber, aklından geçeni hemen karşısındakinin yüzüne söyleyen patavatsız bir hanımefendidir.

Bu hanım küçüklüğünde dahi yaşıtları gibi oyunlar oynamamış sürekli büyüklerin sohbetlerine iştirak etmiş anormal bir çocuktur, büyüyünce de normal gibi görünmemektedir.(gerçek adı:Anne-Louise-Germaine Necker)

Yüksel’in Sırrı-5

ozanTi | 08 July 2009 17:48

Fatih Yüksel’i biraz zorlamaya başladı, yürümesi için. Zorlamak değil daha doğrusu sürüklemekti bu. Sürükleye sürükleye eve götürmeye çalışıyordu. Baktı olacak gibi değil, bir hamlede sırtlandı arkadaşını. Eve geldiklerinde Yüksel hâlâ şoktaydı. Fatih arkadaşını yere bıraktı, anahtarı bulmak için ceplerini aramaya başladı. Buldu anahtarı. Kapıyı açtı, arkadaşını içeri aldı.

Fatih arkadaşını koltuğa yatırıp su getirdi, bu onu biraz yatıştırırdı belki. Suyu içirdiği sırada yol boyunca olduğu gibi yine sayıklıyordu arkadaşı. Ne dediğini anlamaya çalıştı ama belli belirsiz mırıltılar çıkarıyordu Yüksel. Sözlerinin arasından bir tek Nagihan ismi doğru düzgün çıkıyordu. Nagihan ismini duyunca Fatih telefona sarıldı. Özge’yi aradı. Telefon iki kez çaldı.Sonra açıldı. Özge açmıştı telefonu:

Yuvarlak Pasta

onnupro | 08 July 2009 17:02

Problem şu !
Ortada güzel mi güzel bir yuvarlak pasta ve karnı deli gibi aç olan 3 kişi var.
Bu pastayı bu 3 kişiye öyle bir pay edin ki kimse itiraz etmeden hakkına razı olsun.

Bu pastayı üçe nasıl bölersiniz ?


1-Bu 3 kişi dünyadaki herhangi 3 kişi olabilir
2-Herhangi bir sosyo-ekonomik sınıftan olabilirler. 3-Sizde bu 3 kişiden biri olabilirsiniz.
4-İstediğiniz herhangi bir aleti kullanabilirsiniz.
5-Amaç pasta bölündükten sonra bu 3 kişininde payına itiraz etmemesi..

sıcak bastı

nazokiraze | 08 July 2009 16:15

Yazın ortasındayız, ortalık yanıyor her yıl olduğu gibi her akşam haberlerde aynı cümle: ölüm sıcakları geliyor, eşşek sıcakları geliyor, bilmemne sıcakları geliyor… Yaz işte yakacak ki yaz oldugunu anlayacagız buna isim koymaya gerek var mı ki.(bence yok)

Küçüklüğün kolibasili hikayeleri ve korku-önlem paketinin yerini bir kaç yıldır başka şeyler aldı, kenesiydi, domuz gribiydi insanlar hep tedirgin. Babaannesiyle tatile giden kızımı yazın günü çorap, paçası dar pantalon ve spor ayakkabıyla gez diye dakika başı aramaktan bıktım, insanlar ne yapacagını şaşırmış bir yanda kene korkusundan yeşilden,çimenden öcü görmüş gibi kaçan insanlar bir yandan buldugu her araziye çömen yurdumun piknik pıtırcıkları, bende ne yapacagımı şaşırmış vaziyetteyim.

hayvan intiharı

admin | 08 July 2009 15:12

İntihar insanın kendini koruma ve yaşamının sürdürme güdüsüne en ağır darbeyi vuran bir eylemdir. O kadar ağır bir darbedir ki; intiharın kendisinden bile daha çok can acıtır kişinin kendi canına kıymaya karar vermesi.
İntiharın bilinçli gerçekleştirilmiş bir öz kıyım eylemi olduğu düşünülünce, hayvanların bunu gerçekleştirme konusundaki yeterliliklerini araştırma görevinin üstlenen H. Schaefer
bir fare intihar eder mi” isimli bir makale yazmış ve işte sonuçlar;
-Schaefer, deney kutusuna koyduğu fareleri kullanarak deneyinin gözlem kısmını gerçekleştirmeye başlamış. Gözleminin birinci nedeni; bir hayvanın ölümcül ve ölümcül olmayan ortamları ayırma yeterliliğiymiş. Ve görmüş ki hayvan, kendine ölüm getirecek ve getirmeyecek iki ortama sahipse, ölüm getirenini seçmezmiş. Bu da, iki ortamı ayırabildiğini gösterirmiş.
-Tüm bunların yani yaşamak için tehlikelerden kaçınmanın kendiliğinden gerçekleşen içgüdüsel davranışlar olduğu düşünülürse bir hayvanın bilinçli olarak kendini öldürmeyi düşünmesi olanaksızdır. Ölüm şeklini, yerini ve türünü seçebilme yetisi sadece insanlara hastır ve bir hayvanın intihar etme yeterliliği yoktur.
Araştırmanın sonuçları mantık sınırları içinde olsa da her yıl karaya vurarak ölen balinalar, ölen sahibinin acısına dayanamayarak ölen kedi-köpekler, karşı cins tarafından reddedildiği için ölen zürafalar, özgürlüğüne müdahale edildiği için ölen kuşlar ve balıklar gibi haberler düşünülünce sanki araştırmanın daha fazla detaylandırılması gerekiyormuş gibi geliyor insana.
Gerçekten de hayvanlar çok çok üzülüp, hayatını sürdüremeyecek noktaya gelip ölümlerini kendi elleriyle (patileriyle) gerçekleştirmekten aciz mi?
Son olarak minik bir videoyla yazımı noktalıyorum.