bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Gelenek mi, sıhhat mi?

Asturias | 16 August 2009 17:34

Bugün gibi hatırlıyorum, çocukluğumda bir mutfak marifetini takdir eden en güzel ve ortak tespitlerden “Ohh, mis gibi tereyağı kokuyor.” idi. Başkalarının daha özel uzmanlık alanları da vardı: Sade yağı, baklava veya yemeklerin içinde hissetmedikleri sürece burun kıvıranlara bugun hala rastlanabiliyor. Kurban Bayramı’nda kuyruk yağını ziyan etmeyen bu “yağ rayihası düşkünlerini”, önce sıhhatleri sonra tarihe tanıklık ettikleri korumamız lazım. Gerçekten de mutfak kültürü tarihimizin “canlı” etnografik arşivlerinin önemine inanıyorum. En azından herşeyin kayda geçmesi açısından.

The Crying Boy: Meşhur Ağlayan Çocuk Portresi

onuryilmaz | 16 August 2009 16:31

Ağlayan Çocuk, 1980’lerde İngiltere’de bir hayli gözde olan ve İtalyan ressam Bruno Amadio (Bragolin olarak da bilinir) tarafından yapılan bir tablodur.

The Crying Boy (Ağlayan Çocuk) portresinin reprodüksiyonlarından bir tanesi...
The Crying Boy (Ağlayan Çocuk) portresinin reprodüksiyonlarından bir tanesi…

Söylenenlere göre 1985 yılında İngiltere de yanan bir evden kurtulan tek şey bu tablodur ve içinde bulunduğu ev tamamen yanmış olduğu halde, bu resme bir şey olmamıştır.

The Sun gazetesine konuşan İngiliz itfaiyeciler; pek çok yangında bu resmin benzerlerinin bir şey olmadan bulunduğunu ve bu yüzden lanetli olduklarını düşündüklerini söylemişlerdir.

Rasanet

morfik | 16 August 2009 11:08

Sabaha uzak, geceye uzak bir zaman içinde, acımadan ve gülümsemeden duruyordu Rasanet, sülünlerle dolu bahçede.
elleri ceplerinde.. anıları koymuş eleğine el(l)iyordu.
Üçer saniyeden çocuk ve kadın oluyordu. Yağmurdan evler yapıp bozuyordu.

Sarı, uzun , sırma sıfatları saçlarını asla tarif etmiyordu. Boyu 1.80 tanımı da uymuyordu. 1.35 olamazdı. Dudakları, ince bir çizgiden ibaret değildi.
Burnu ,katmerli ve kaba; gözleri, iri ve yeşil; kolları, kulak hizasındaki omuzlarının bir karış aşağısında; elleri, aşırı derecede narin; göbeği, beş aylık hamile olduğuyla şüphe duyulacak kadar şişkin; sırtı, ipek böceğini kıskandıracak kadar pürüzsüz; ayakları , japonya’da büyütülmüş kadar küçük; bacakları, cilt kanseri olduğu şüphesiyle doktora giden bir hasta kadar lekeli; boynu, varlığından şüphe duyacağınız kadar görünmez; göğüsleri, en ünlü parasız fahişeleri imrendirecek kadar büyük ve dik
tanımlarının tamı tamına tersi olan bir kadındı Rasanet.