bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

büyüklerin karneli günleri

nazokiraze | 20 October 2009 14:36

24 şubat 1941 yılında Ticaret Bakanlıgı’na bağlı bir birim kurulur, bu birimin adı “İaşe Müsteşarlığı” dır, müsteşarlığın görevi ise ülkenin iaşe düzenini yönetmek yani yeme,içme düzenini.O dönem Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , Nazi Almanyası tarafından işgal ediliyordu.

Pearl Harbor baskını olarak tarihe geçen olayın oldugu aralık ayı içerisinde dünyanın çeşitli ülkelerinde bir hareketlilik vardı. İtalya ve Almanya Amerika’ya savaş ilan etmiş ortalık kırılıyordu. İşte o aralık ayında Türkiye’de halk yeni kararla tanışacaktı: ekmeğin “karne” ile dağıtılmasıkararı.

Bu alınan kararın uygulanması ocak ayını buldu.Aile reislerinin beyanlarına göre her bireye bir ekmek karnesi verildi ve Buğday Koruma Vergisi kaldırıldı ve böylece İstanbul dolaylarında yetişen bugday,yulaf ve arpaya devlet tarafından el konuldu.

Birkaç gündür ekmeğin vesikaya bağlanacagı söylenir fakat bir sabah uyanınca ekmegin karneye bağlandıgını gören halk inanılmaz şaşkındır. (önce İstanbul sonra Ankara ve İzmir)

Tracy Chapman

Osman Ozturk | 20 October 2009 13:55

Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacagınız üç sey ne olurdu 🙂
Sizi bilmem ama benim alacaklarımdan birisi kesinlikle Tracy Chapman olurdu dostlar.
Müzik dünyasının idol’lerinden (bana göre öyle) birisi haline gelmiş bu sanatcıyı dinleme şansınız olmadıysa,ya gittikce kalitesi düşen blues müzik’lere Çok takılıp Tracy Chapman’ı arada kaynattınız,yada belkide böyle bir sanatcı’dan hiç haberiniz olmadı.

Değişim mi Evrim mi?

tekin61 | 20 October 2009 12:56

Darwin insalığın maymundan türediğini söylememişti. Canlı hayatın tek hücreliden başlayarak milyonlarca yıl içerisinde evrimleşerek farklı türleri oluşturduğunu ortaya atmıştı. Onun ardından gelen biliminsanları insanın soyunun evrimleşmiş bir maymundan türediğini ortaya attılar.

Bugün ise bilimsel tabiriyle “homo sapiens” olan bizlerin önce “homo habilis” ardından “homo erectus” türlerinden evrimleştiğimizi iddia ediyorlar. İspatlamak çok zor! 3 milyon gibi bir geçmişten bahsediyorlar ki o zamandan bu zamana fosil bulmak nerdeyse imkansız!

Şafak Karaman – Yaş 15

kahramancayirli | 20 October 2009 11:55

medyaline.com adresinden alınmıştır.
medyaline.com adresinden alınmıştır.

Müzik eleştirilerini en çok keyifle okuduğum isim Naim Dilmener oldu Radikal İki’ye geçtiğinden beri (şimdi Cenk Özbay’ı takip ediyorum büyük bir heyecanla aynı gazete ekinde). 90ların ortalarından itibarense Şafak Karaman’ın yaptığı televizyon ve radyo programları, yazdığı albüm eleştirileri bana kılavuz oldu. İnsan bu kadar mı içinden gelen yanıtı yapıştırır, kimselere yaranmaya kalkışmaz? Özellikle son olarak Kral TV’de her Pazar yayınlanan Müzik Defteri’nde popçularımıza cesurca sormadığı kalmıyordu. Şimdi kavga çıkacak, şimdi basıp gidecek şarkıcı diye beklerken ben Şafak Karaman aklından geçen her şeyi paldır küldür söylüyordu. Harika Avcı ile birlikte sabah programı yaptığı zamanı aklımızdan silersek pırıl pırıl bir müzik eleştirmenliği kariyeri uzanıyor orta yerde.

DOYA DOYA YAŞAMAK

teacher07 | 20 October 2009 10:44

Birileri diyor ki:
“Türkiye’de Müslümanlığımı doya doya yaşayamıyorum.” Zaten en özgür sensin, yaşa be kardeş…
Soran olmaz mı? Dur bakalım, doya doya yaşamak ne demek? Miyonların doya doya yaşamak istediği şey farklıdır. Obur doya doya yemek, kimi doya doya macera yaşamak, kimi güç, kimi para, kimi sex, kimi din, kimi de doya doya bilgi ister. Bu kadar farklı yaşamları doya doya yaşayanların ülkesine demokrasi dense gerektir.

Londra’da Pakistanlı Müslümanlığı, eşcinsel eşcinseliğini, solcu solculuğunu yaşıyor. Fransa’da Budist Budist’liğini, Yahudi Yahudi’liğini, Ateist Ateistliğini doya doya yaşayabiliyor. Örnek çoğaltılabilir. Bunlar demokrat toplumlardır. Türkiye’de bunları kim doya doya yaşayabiliyor? Aslında doya doya yaşamak konusunda Bazı toplumsal kısıtlamalar vardır. Zenginler doya doya , fakirler doymaya doymaya yaşamaktalar. Bizde “demokrasi” dediğinde mangalda kül bırakmayan doya doyacılar, doyamayanların haklarını doya doya engelliyorlar.

BEN,BEDBİN…

il mare | 20 October 2009 09:55

Korkuyorum şu sıralar…
Son zamanki hal ve tavırlarımdan,gözlemlerimden,bazı çizgilerin dışına çıkışlarımdan,ötekilerine kayışlarımdan…

Yeni bir güneş gözlüğü almanın ardından mesela,gözümün, yanımdan geçenlerin güneş gözlüklerine takılıp,onlarınkinin nasıl olduklarını merak etmesi gibi bir hal içerisindeyim…Güneş gözlüklerinin yerini insanların meslekleri,ne yapıyor oldukları aldı şu günlerde…Yeni bir şeyin içine girmenin hayatımda yarattığı etkiyle,kimi görsem,kimi izlesem televizyonlarda falan,söylediklerinin,yansıttıklarının anlık etkisi değil de bunların onların hayatındaki uzun ömürlü etkileri umursama alanıma giriyor.Araçlardan çok amaçlarla ilgileniyorum şu sıralar,insanların hayatlarını nasıl idame ettirdiklerini,bunu yaparken mutlu olup olmadıklarını onlar adına sorguluyorum en çok kendime pay çıkararak.

babi yar katliamı

nazokiraze | 19 October 2009 18:08

Tarihler 29 eylül 1941’i gösterdiginde Naziler’in infaz timi Einsatzgruppen tarafından bir katliam başlatıldı , bahsettigim tarihte ve ertesi gün 33.771 kişi makineli tüfeklerde öldürüldü, toplam öldürülenler ise 60.000. ( Yevgeni Yevtuşenko tarafından yazılan Babi Yar şiiri)

Tarihe Babi Yar Katliamı olarak geçen olaylar Ukrayna Kiev’de gerçekleşmiştir.(Dimitri Shostokovich’in 3.senfoni adlı eseri bu olaya ithaf edilmiştir) Öldürülen yahudilerin uçuruma atıldıgı katliamda Rusya işgal edilirken, Einsatzgruppen adlı Alman SS subayları ve Alman Emniyet Gücü personelinden oluşan birlik ordunun peşinden ülkenin içlerine girerek ırksal düşmanları temizlemeyi amaçlar.(Einsatzgruppen ve Ordnungspolizei birlikleri 1943 yılı bahar aylarına kadar çeşitli ülkelerde bir milyonu geçen yahudi, engelli ve romanları öldürdü)