http://www.sansursuz.com/haberler/templates/sansursuz.asp?articleid=48149&zoneid=5&y=
uncategorized hakkında tüm yazılar
Yeni camiye Medine’den imam
menese | 10 October 2007 13:59
http://www.gazeteport.com.tr/NEWS1/GP_087772
aşkolsun nutuğu
cpgulen | 10 October 2007 13:58
sevgili es
yıllardır ne mektup aldım,ne mektup yolladım,ama senin sayende böyle bir fırsatı yakaladım.şimdi sana bir gerçek hikaye anlatacağım.
birgün chat sitelerinden biri ile tanıştım,bu benim duygu olarak çok yoğun olduğum bir döneme rastlamıştı,savaştan çıkmış,malup olmuş bir halde hissediyordum kendimi..deli danalar gibi herkese saldırıyordum,mutsuzluğumu ve hırçınlığımı farkında olamadan kişilere yansıtıyordum.bir arkadaşım bilgisayarla oyalan iyi gelir dedi ve ben seni tanıdım.
kendime göre hayatımın hiç bir döneminde keşke yapmasaydım dediğim hiç bir şey olmamıştı ,etrafımda hümanist,iyiye güzele yönelen ve yönlendiren bir kişi olarak tanınırdım.aslında ben insanları seviyorum,her ne kadar kızsamda,agrasif olsamda insansızlık benım için en büyük ceza olurdu.
gelelim konumuza ;bir dostum bir a mail arkadaşım olsun istemiştim.boyutlarını belirlemeden,hemde bilgisayarı öğrenecek,sıkıntımı oyalanarak geçirecektim.vs vs.
sana yazmak istedim çünkü profilin çok iyi görünüyordu ve seninle tanışmak çok keyifli idi..kendimi mutlu hissettım,eğlendim,bilgisayarımı ilertlettim vs vs .
ama sankı yanlış yaptım bir yerlerde farklı beklenti ve yönü değişince ilişkinin ben mutsuz oldum.keşke yıne güzel güzel yazabilsek,problem yada hayatı yazılarda olumlu yorabilseydik.fakat bu dünya farklı sen satüründen ben venüsten gibi olduk.gerçek olmayacak kadar güzel dostluğumuz bitti .
senın olmayışın benı üzdü dostum.sen değerli bir insansın benım için ..umarım.bu yazımı okur ve dostluk ne şartta başlarsa başlasın ,nasıl giderse gitsın kolay bulunmuyor.hele değerlerimiz ve fikirlerimiz örtüşüyorsa …….
seni gerı kazanmak dileği ile ….
bu ülkede insanları taşımak zor….hayat bızler için bundanda zor….
aşkolsun demelıyım.sende bak yine o kelimeyı kullandın demelisin.
yazamadığım,gönderemediğim tüm mektuplarım adına …….
Hırsız Martı
pilli pati | 10 October 2007 13:56
http://muzkabuu.blogspot.com/2007/09/hrsz-mart.html
Türk Medyası
blackfoal[pilli_silinen_hesap] | 10 October 2007 13:21
Türk Medyası
Türk Medyası Hakkında Yorumlar
Sabah alırsınız gazetenizi elinize okursunuz. Hani gazetelerin baş sayfası dışındaki sayfaların köşelerine doğru baktığınızda bir çok yazar kuruları vardır. Kendi konularında uzman farz edilen ve bu uzmanlık konuları ile alakalı fikirlerin tesadüfen bile tutmadığı köşe yazarlarımız. Kiminin üslubu alaycıdır. Rauf Tamer gibi Bekir Coşkun gibi Kimi zoraki yazar olmuştur Güler Kazmacı, Hasan Cemal Vardırya farklı farklı gazetelerde farklı isimlerle yazanlar Takkeli Liboş atışmalarının mit ajanı olarak bahsi geçen Fehmi Koru Zoraki yazarların başında Nazlı Ilıcak vardır. Kocadan torpilli. Beni en şaşırtanı ise sırf karşı olmak adına yazılar yazan ve hiç iyi yönünü görmeden sürekli iktidara yüklenen Emin Çölaşan Onun için fark etmez iktidarda kim varsa ona yazar söver yağmur damlasından fırtına afet çıkarır. Radikaller vardır birde Türkiye gazetesi gibi Tercüman gibi ama hangi tercüman demeyeyim belki Halkın tercümanında belki dünden bugüne tercümanda ve diğerlerinde Radikal yazarlar kimi kah profesördür kimi emekli büyük elçi onlarda yazar ama asla objektif bir şekilde ve hüsnüniyette değil hep at gözü ile bakarlar ülke gerçeklerine halk onları okur ya Onlarda halkı yönlendirir. Hatta oylarını bile açıklarlar halkı etkilemek için kişi belirtirler ve diğerleri denen yazarlar da Hedef belirtirler.
Böyle bir medyanın ürünündür ülkemiz tamamen gerçekliğini gösterir. Sürekli daldan dala atlayan Mehmet Barlas köşe yazarıdır Aydındır. Siyasetçilerle konuşan ve onların konuşmalarını yazıya döken Yavuz Donat siyasi Yazardır. Ama yazdıklarından kime ne. Yada Fatih Çekirgenin yorumlarından saçmalıklarından Analizlerinden. Engin Ardıç ın Pis ağzından bize ne konuşmayı bile bilmeyen Fatik Tekke nin programları kim içindir. Deniz Gökçe Spor yorumcusu mudur? Ekonomimi Veya Hıncal Uluç 18 lik bir mankenle çıkınca Kim Şık Kim Rüküş Uzmanı? Modacımı Spor Analistimi? Galatasaray Yazarımı nedir? Ya kendini dış politika konusunda yere göğe sığdıramayan Cengiz Çandar ‘a nedemeli?
Kim kimdir? bu ülkede. Hangi yazar neyi yazmak istiyordur? Ve kim okur bunları gerçek halk okur mu? yoksa birkaç elit adı verilen kısım okur ve birbirlerine yanıtlar vererek Köşe yazarcılığımı oynarlar. Bu elit tabakasını seçen elit(Aydın kesim) Ne kadar aydın? İşte Daha bir çok sorular.
Türk Medyasında Oktay Ekşiler, Güngör Mengiler, Hasan Pulurlar, Şükrü Kızılotlar, Güneri Cıvaoğulları gibi yazarları görebilecek miyiz? yoksa ülke genelindeki bu çarpıklık Medyada da böylesine artarak devam edecek mi?
Ve kısaca; Ağzı olan konuşuyor misali Kalemi eline alan yazıyor mu?
Not Değiştirmeye 5 Ay Ceza..
qwertman | 10 October 2007 12:56
http://www.egitimgazetesi.com/news_detail.php?id=135618
Akdeniz’de ‘kurbağa balığı’ korkusu
hulyahulusi | 10 October 2007 12:41
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=273606
Başbakan Erdoğan’ın gözleri doldu
hulyahulusi | 10 October 2007 12:40
http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=290546
TULUMİ
peripetty | 10 October 2007 11:58
Bildiğiniz üzere her yörenin kendine has örfleri , adetleri , gelenek ve görenekleri , halk oyunları vardır.
Türkiyem’de , benim güzel yurdumda her yörenin öfr , adet,gelenek ve görenekleri ,halk oyunları güzeldir tabiki.
Ancak ben bugün Karadeniz’in tulumundan bahsetmek istiyorum.
Öyle bir sestirki tulumun sesi, isterseniz çok hüzünlü çıkar, ya da sizi yerinizde birdakika bile oturtmayacak bir hal alır:)
Horonların anasıdır.Genellikle oğlak (çebiç) derisinden, hayvanın gövde kısmı kesilerek, derisinin temizlenip, delik yerleri bağlanıp, ön ayaklardan birine lülük (boru), arka ayak-larından birine de nav takılarak yapılan ve lülükten şişirildikten sonra, sıkışan havanın nav içinde bulunan çimonlar (Trabzon’da çimbon/ zimbon) sayesinde ses elde edilen komalı pentatonik (beşsesli) bir nefesli çalgı adı dır (daha çok si ve la tonlarında akort edilir)(1923 mübadelesi öncesinde Trabzon’lu Rumlar tarafından Santa, Gümüşhane, Maçka, Krom ve İmera bölgelerinde çalınmak-taydı. Sürmene ve Çaykara Holo köylerinde, Şebinkarahisar’da bir iki kuşak öncesine değin kaval ve kemençe kadar olmasa da tek tük tulum çalanlara rastlanmaktaydı. Tulum yapılacak keçi yavrusunun (çebiç) bir yaşından küçük olmamasına dikkat edilir. Daha küçük hayvanların derisi çok yumuşak olduğundan çabuk deforme olmaktadır. Deri zedelenmeden çıkartıldıktan sonra, küllü suda 2-3 gün bekletilerek tüylerin kendiliğinden dökülmesi sağlandıktan sonra tabak-lanır. Tulumun kuruyup hava kaçırmaması için sürekli olarak yağlanması (genellikle badem yağıyla) gerekmektedir, aksi halde de-forme olup özelliğini kaybetmektedir.
Tulumun içi hava ile doldurulan gövde bölümüne “guda”, “dankiyo”, “post”, “göv-e” adları verilmektedir)
Tulum düğünlerimizin en kıymetli davetlisi olur her zaman. Ardından kocaman bir çember kurulur.Ritimlere karar verildikten sonra başlanır tulum eşliğinde ‘Cilveloy Nanayda’ ardından Atabarı. Herkes bir ağızdan bağırıp eşlik eder tulumun o enfes ritimlerine:) Hatta izleyemedim ancak Sultans Of The Dance’ı izleyen herkes engüzel halk oyununun Karadeniz horonu olduğunu söyler.Güzelim tulum olmasa ritimler nasıl çıkardı!!!
En büyük hayalim Ayder yaylasına çıkıp,tulum eşliğinde horon tepmektir:) Ama öncesinde içinde erimiş peynirli muhlama,yanında şuka(salatalık):) ardından misgibi yayla havasıyla birlikte horon:)
Bütün sevdiklerimin de yanımda olmasını isterim tabiki:)
Evet Evet böyle bir organizasyon yapmaya karar verdim. Uygulamaya geçirmek zor olmayacaktır. Ne dersiniz hafif ailesi? Hem Karadeniz turu hemde yaylada enfes Karadeniz yemekleri ve horon…
En güzel yeşillerin olduğu cennet mekanda! Hoş olmaz mı?
cümlecikler
cheyenne | 10 October 2007 11:36
O kadar küçük ve bir o kadar da büyük olmak. Hayata atılan adım başı tökezlemek. Her defasında kendini aşan bir güce sahip olmak. Umutsuz olmayı bilmemek, tanımamak. Akan her göz yaşına minnet etmek. Damlaların tenine dokunuşunun tadına doyamamak. Hem hiç hem her şey olmayı iyi bilmek. Başkalaşmak. Denizde kaybolmak geceyle karışıp. Uyanmak güneşe doyamamak. Yakın olmak bir o kadar uzak olmak. Dokunmak tenlere. Gözlerin anlattığına inanmak sadece. Hüzün dolu gözlerde kaybolmak. İnanmamak. Ufacık hayallerle gülümsemek. Şiddet içinde boğulmak. Anneyi öpmek, koklamak. Uyuşmak. Korkmak. Kelimeler yetmez anlatımak istenilene.