bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Kayıp!

| 16 January 2008 08:43

çok uzaklardaydı
dünyanın öbür ucuna gitti onu bulmak için ama o hiçbiryerin ötesindeydi.
sonra geri döndü
kaybolunmuşluğundaki sırrına…
aklın öngörülerinden sıyrılıp ruhun tanımsızlığında bir
ifade aradı;
ama her şey olması gerektiğini olmaktaydı…
ve ona kalan parçalanmışlığıydı!
onlar gibi değildi

onlar gibi olmayacaktı
sesin hüznüne ve belirsizliğine tüm eksikleri katacaktı
ve yola koyuldu
çünkü
her daim gidilecek bir yol vardı

bir düşün sanrısı

dasein | 16 January 2008 07:21

İçinize dökülen ne varsa eskisinden daha koyu olacak şekilde dağılmasına yardımcı olunuz. Sayfa 132de bunlar yazarken kendine doğru ıpıssız bir yolculuğa çıkacak cüceleri yoluna, zihnin yoluna dizmişti. Yararlanalıcak yol, kaybedilen en hakiki yoldu.
Bir çizgi halinde dağılacak noktalar eşliğinde yabancı harflerin toplamından kaçının yalancı olduğunu bildirmek üzere kan damlatacaktı izi.Bir dünya yalanı nasıl taşınır? diyecek ve susacaktı.Düş görüyorsun dünya. Tüm bu yaşadıklarımız bu düşün bir parçası.
İnsanın tüm söyleyecekleri bu kadar olabilir mi ?

Alkışlar ve Perde…

pelitas | 16 January 2008 07:05

Bir deli sevda bende ki;
yürek acısı…
Yalnızlığın kaçıncı durağı ki?
Anlamlar hiç bu kadar anlamsız olmamıştı,
sözlerin hiç bu kadar canımı yakmamıştı.
Alışmalı sensizliğe, sessizliğe dayanmalı
Hani seni sevdim ya!
Ahmaklık mı yaptığım?
Alçaklık mı yaptığın?
Bu son şehir, son limanım.
Amansız fırtınalar, denizlerin tadı yok.
Yıldızlar ağlıyor
ve karabasanlar uykularımı bölüyor.
Kaçıncı ayrılık perdesi bu?
Gönül yorgun, yürek susuz,
sevgi sonsuz.
Bu son film, son gökkuşağı;
yıldızların gecede son oyunları.
Ay ışığının hükmü gökyüzünde,
yakamozlar tüm sahil şeritlerinde;
anlamsız hayatın ilk başlangıç yerinde…
Bu sözler sana, hüzünler bana…
Sevgiler sana, mutsuzluk bana…
Yara bu!
İçin için kanasa da…
Geç bir vakit artık;
geç bir sen,
geç bir ben,
geç bir “biz”.
Doğru ya! Geç kaldık…
Alkışlar ve perde…

mesele…

dasein | 16 January 2008 06:03

Birinin yüzündeki hüznü gülümseyişe dönüştürebildiği bir mesleği olmalı insanın. işi değil.
bunu yapmak iş olamaz..olsa olsa bir meslek..belki.
Sonra o meslekte sulanmalı.
Sulandırmalı insanları.NOKTA.
(iki nokta arası gerçekleri bir tedirgenliği çamber yapmaya yeterli miydi )