bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

ANTALYA VE İKİ EFSANE

teacher07 | 14 April 2008 10:27

Sizlere, Antalya ve çevresinin tarihi ve folklorü üzerine yıllarca araştırma yapmış olan yazar Hüseyin Çimrin’in Antalya Tarihi ve Turistik Rehberi adlı esrinden tanıtmak istiyorum. Hüseyin Çimrin, Antalya bölgesinin ve Türkiye’nin Almanya’dan diplomalı ilk profesyonel turist rehberidir. Türkçe ve Almanca birçok kitabı bulunmaktadır. Antalyanın tarihi zenginliklerini, çevresinive gezilip görülecek yerleri anlatan bir kitap.

Kitaptan ilk efsane Belkıs Efsanesi: Aspendos kentinin kralının dünyalar güzeli bir kızı vardır.Birçok ünlü ve önemli kişiler kral kızıyla evlenmek ister. Krala yapılan başvurular sonucu, bir yarışma düzenler. Kent için en güzel ve yararlı bir eser yapana kızını verecektir. Hekes kendi becerisine göre birer eser yapar. Kral bunları inceler. Hala yıkıntıları bulunan su kemerini bir mimar yapmıştır. Kral hayran kalır. Yarışmaya sonradan katılanlardan birinin eseri tiyatroya gelir. Her yanı gezer inceler. Sahneye en uzak noktada “Kral kızı benim olmalıdır, kral kızı benim olmalıdır” diye bir ses duyar. Ses fısıltı halinde sahnede kendi kendine konuşan, esrin sahibi genç mimardan gelmaktedir. Kral düşünmeden kızı gence verir.

duyarlılığa çağrı, bir el uzatın [hayalci]

| 14 April 2008 00:14

İçimde bir sızı, gözümde bir damla yaş.
Sevgili mason biraderlerimizin içinde bulunduğu
durum beni yaralar.
Artık o hale geldiler ki,
sokaktaki mendilci çocuklar gibi satış yapmaya başladılar.

Yüzük, tişört, tükenmez kalem…
Çanta, şapka, cd, mücevher…

Haydi, bir el verin.
Siz de bir ürün alark bu kardeşlerimize yardım edin.
Sizi temenni ederim, mason kardeşlerimize kazandırdığınız her kuruş, sizlere yardım ve destek olarak geri dönecektir.

Haydi, bir eşantiyon da siz alın. Sevindirin garipleri.
Biraz yüzük, biraz tişört.

Peçe neye yarar ve bir ibadet olarak çıplaklık…

MerakliKedi | 13 April 2008 20:32

Peçeyi dini amaçla kendini korumak için kullanılan bir araç olarak bildik hep. O, yüzüne takanı kem gözlerden koruyan, inancı için korunmayı doru bilen insanların kullandığı bir ibadet aracıydı… Hayatta peçenin bir başkasını korumak için takılabileceği aklıma gelmezdi. Oysa inançlar, yaşam şekilleri, hayata bakış nasıl da farklılaşabiliyordu yaşanılan toprağa, doğulan kültüre ve ait olunan dine göre…
Dünyanın bir yerinde bir takım insanlar var çırılçıplak geziyorlar. Pardon, çırılçıplak değil, peçe takarak. Evet yanlış okumadınız. Onlar vücutlarına hiçbir şey giymiyor ama yüzlerine peçe takıyorlar. Amaç, arınmak, arınarak temizlenmek. Tüm kötülüklerden, tüm kirden… Ruhun bağımlı olduğu maddiyattan yani bedenden… Sıkı bir perhiz gerekir bunun için… Ve tabii ki, katı dini kurallara dayanan çileli ve erdemli bir hayat. Hiçbir canlıyı incitmemek gerekir. Mesela konuşurken ağzımıza bir sineğin kaçmasını engellemek gerekir –ki o zavallı sineğe yanlışlıkla zarar vermeyelim. Havadaki gözle göremediğimiz canlıları yanlışlıkla yutmamak gerekir. İşte bu yüzden de, kendimizi değil diğerini korumak için peçe takmak gerekir. Amaç zaten kendimizi korumak olsa bu inançta, o zaman önce bedeni dış şartlardan koruyacak giysiler gerekirdi. Oysa, en başta karşı çıkılan kişinin kendini koruması değil, başkasını koruması… Yanlış anlaşılmasın, uydurma bir inançtan bahsetmiyorum. Gerçekten var olan, MÖ 600’den beri devam eden bir inançtan Caynacılık’tan bahsediyorum. Görmeden inanmak zor geliyor geliyor ama gerçekten de böyle yaşadıklarını gördük. Bunu gördükten sonra da, bir-iki inancı temel alıp, sadece onlar çevresinde dolaşıp birbirimizi yiyişimiz geldi aklıma. Oysa inanç ne kadar çoktu ve biz ne kadar küçük bir alanda kavga halindeydik….

öz eleştiri; onay kuyruğu

bukake | 13 April 2008 19:52

Onay kuyruğunda yaşadıklarım, kimsenin daha önce başına gelmemiş siberoptik bir hadisedir.

Siberoptizmin desteklediği düşüncelerin ışığında Bir kimsenin anlatmak istedikleri aynı zamanda anlaşılmaya çalışılıyorsa alelen bu bir ”zaman kırılması” na yol açıyor olabilir. ”Mümkün değil”, ”imkansız” diye nitelendirdiklerimizde, aslında bir bulmacanın parçalarından birisine işaret haniii….

Bir Parça

bukake | 13 April 2008 19:44

Bir parça hayal et;
Her biri birbirinden ayrı olarak seçilmiş, bütüne karşı olan harekette birer birey….

Bir gökyüzü paramparça;
Bakılmaz en azından, güneş alır gözlerinizi sora soyutsal bir mezarlığın en diplerine bir yere…

Belki ; parçaları birleştirmen gerek..