bildirgec.org

üfürük hakkında tüm yazılar

Mektup-1: Regl Olsun Lan!…

Kuduz maymun | 11 August 2009 16:30

Öküz.
Öküz.

Merhaba.
Bugün keyfim yok. Niyedir, bilmiyorum. Ne kadar sinirleneceğim anım varsa aklıma üşüşüyor. Hatta vaka anında sinirlenmediğim, o anda birşey ifade etmeyen söz ve jestler şimdi hatırlayınca mana kazanıp beni öfkelendiriyor.

Ben 11 yaşımdayken bir Sibel, vardı sınıfta. Sibel çok havalıydı. Ben çocuktum, o bir genç kızdı. Burnu havalarda, benim gibilerle konuşmazdı. İyice kabarttığı kısa saçları vardı. O yıllarda bir haftasonunda sınıfta bir hocamız ek ders yaptı. Az kişi geldi. Sibel de geldi. Aynı sıraya oturduk o gün. Öğretmen birşey yazdırıp düzenlememiz için bize süre verdi. Bir uğultu başladı. Ben defterime eğilmiş uğraşıyordum. Az sonra sanki saçıma üfleniyormuş gibi bir hisse kapıldım, başımı çevirdim: Sibel. İçimden tabii hayranlık duymuyor değildim ona. Ağırbaşlı koca kız. Sibel bana dönmüş anlayamadığım bir ağız hareketiyle kısa aralıklarla üflüyordu sanki. Dikkatle yüzüne baktım. O sıra ne olduğunu anladım. Sibel, artık ağzında (Silgi kırıntıları gibi) ne varsa, üfleyerek ve tükürerek bana gönderiyor. Çünkü ben dikkatle bakınca bazıları da yüzüme geldi. Çok şaşırdım. Ben ona bakınca Sibel bana: “Ne bakıyorsun, lezbiyen misin…” dedi. O sırada hakikaten çocuktum ve o kelimeyi ilk kez duymuştum o gün. Ne olduğunu anlamadım. Önüme döndüm. Yıllar sonra bir gün lezbiyenin manasını öğrendiğimde o kızın neden bana öyle yaptığına akıl erdiremedim.

TÜKÜRÜVERİN, KÜFREDİN, İNCİTİN!

| 25 October 2007 09:54

tabanı erimiş kösele bir ayakkayı andırıyordu yüzü.
hayatın, çivili kırbacını sırtından eksik etmediği öksüz bir kabilenin ürkek üyesiydi.
elleri bir kaplumbağanın kabuğundan farksızdı.
ıssız bir gölgesi vardı yüzünün.
boynunu büküp kuytu bir köşesine sığınmaya çalıştığı kaldırımlarda, o hep hasretini çektiği ama hiç tadamadığı,
sabah mahmurluğunun vücuda sinen aromasıyla ailece yenen sabah kahvaltılarının sade ihtişamının
nasıl bir hayat kaynağı olduğunu düşünmemeye çalışarak morarmış gözlerini sımsıkı kapatmaya
uğraşırdı içindeki keskin titremeyi hissetmemeyi kim bilir kaçıncı kez denerken…