bildirgec.org

toni collette hakkında tüm yazılar

Mary and Max (2009)

queennothing | 07 December 2009 09:44

Oscar Ödüllü yönetmen Adam Elliot‘un yazıp, yönettiği animasyon filmi “Mary and Max“, gözalıcı çizimler ve gerçeğe dayanan senaryosuyla 2009 senesinin en başarılı yapımlarından biri. Küçük bir kızın, büyük bir adamla aralarında gelişen mektup arkadaşlığını konu alan film, kişisel gelişim ve özgüven üzerine Fransız usülü dersler veriyor. Filmde Philip Seymour Hoffman (İngilizce fan site), Toni Collette, Eric Bana ve Bethany Whitmore karakterlere seslerini veriyor.

Alkolik ve ilgisiz bir kadının ve kendi halinde yaşlı bir adamın kızı olarak dünyaya gelen Mary, okul çağına gelince, alnındaki kahverengi doğum lekesi, şekilsiz burnu ve türlü türlü kusurlarını gerekçe göstererek, kendine karşı güvensiz biri olup çıkar. Okul arkadaşlarının da aşağılamalarına maruz kalan küçük kızın hiç arkadaşı yoktur ve aklında tek bir soru vardır; Avustralya’da biranın içinden çıkıveren bebekler, Amerika’da nasıl yapılıyor?

Evening (2007)

turictanyel1 | 01 December 2009 15:06

“Hayatını ürkerek, çekinerek ziyan etme, çünkü hata diye bir şey yoktur insanın tedirgenleştiği zamanlar olabilir ama bir şarkı söyler geçer” der Claire Danes‘in canlandırdığı Ann Grant. Ne de olsa hayatının aşkıyla tanışmıştır zamanında. The Evening aşkı tatlı bir şekilde anlatan, insan hayatının bir mum misali eriyerek biterken beklentilerini, aşklarını, özlemlerini, umutlarını geniş bir yelpazede göstermeye çalışır. Aşkı bir nehre benzetir. Aşığıda akan nehrin durmasını bekleyen biri olarak, her ne kadar beklenirse beklensin nehrin akmaya devam ettiğini çok güzel bir şekilde anlatmayı başarmış nadir filmlerdendir. Geriye kalan içsel ruhsal bunalımlar, hazmedilmemiş her duygu ilerleyen yaşlarda kendini gösterir.

Little Miss Sunshine

emrah maraba | 29 May 2008 14:41

Little Miss Sunshine(küçük gün ışığım) Geçen yıl en iyi orjinal senaryo dahil iki oscar kazanan bol ödüllü, bagımsız ruhlu ve aslan yürekli filmin başrolünde eski bir volkswagen minibüs var. Ülkenin bir tarafından diger tarafına çıkılan yolculuk… Ailenin kızının rüyalarını ”little miss sunshine” adlı çocuk yıldız yarışmasına katılmak süslüyor. Baba, tutturamamış bir kaybedenler kulubü üyesi. Anne ”dogrucu’ bir savaşcı. proust uzmanı romantik ‘gay’dayı, özel hayatının hayal kırıklıgıyla başa çıkmaya çalışıyor. Nietzche hayranı ağabey konuşmamaya kararlı. Sessizlik yemini etmiş ve jet pilotu olmak istiyor. Eski çiçek çocuğu bilge büyükbaba ise uyuşturucu bagımlısı. Aile amerikan rüyasını dışardan seyrediyor. sarı VW minibüs yarışmanın yapolacağı yere doğru yol alırken aile içi ilişkiler, çatışmalar ve gelişmeler yolculuğa eşlik ediyor. Amerika hep aynılılıkla dolu. Yabancılaşmış basit insanlar. Herkes yüzeyselliği dibine kadar yaşıyor ve farklı olup ‘KENDİN OLMAK’ demode bir olgu. çogu insan oldukça vasat. Sapkınlık ve bayağılık tv şovlarından bütün snıfların kanına girmiş. Toplumun büyük bir kısmını oluşturan sıradan amerikalı tamamen arızalı. Bizim aile ise bambaşka. en azından kendileri olmayı başarıyorlar. çirkin olmayı, zayıf olmayı, aykırı olmayı, şişman olmayı, degişmeden hep öyle kalmayı…