bildirgec.org

tom hanks hakkında tüm yazılar

2009 Yılının En Çok Seyredilen Filmleri

majesty s infinity | 06 January 2010 09:44

2009 Yılının En Çok Seyredilen Filmleri 2009 yılında yerli ve yabancı bir çok film vizyona girdi. Kimisi gişede istediği hasılatı ve daha fazlasını yaparken, kimisi hayal kırıklığı yaşadı. İşte 2009 yılında Türkiye’de en çok seyredilen filmler;

1) Recep İvedik-2

Şahan Gökbakar‘ın Recep İvedik-2’si yoğun eleştirelere rağmen 4,333,116 seyirciyle yılın en çok seyredilen filmi oldu. Bir çok sinema eleştirmeni filmi kalite çıtasının çok çok altında olduğu için eleştirmişti. Buna rağmen film 33,493,187 lira hasılat yaptı.

Er Ryan’ı Kurtarmak

berguven | 24 December 2009 13:35

Er Ryan’ı Kurtarmak,1998 yapımı bir Amerikan savaş filmidir.Film,İkinci Dünya Savaşı sırasında Normandiya’nın Omaha paljına çıkartma yapan Amerikan askerlerini ele alır.Robert Rodat tarafından yazılan film Steven Spielberg tarafından yönetilmiştir.Filmin en çarpıcı bölümünü oluşturan 25 dakikalık Normandiya Çıkarması, öncelikli bir yer teşkil ediyor.Daha sonra Yüzbaşı John Miller(Tom Hanks) ve çok sayıda asker (Tom Sizemore, Edward Burns, Barry Pepper, Vin Diesel, Giovanni Ribisi, Adam Goldberg ve Jeremy Davies) böyle zorlu bir çıkarmadan hemen sonra bir paraşütçüyü(Matt Damon) bulmakla görevlendirilirler.Çünkü annesi dördüncü çocuğunu da savaşta kaybetmek istemiyordur.

21 Ünlü Kişinin Karikatürü

CihanTurK | 24 December 2009 10:22

Daha önce futbol yıldızlarının karikatürlerini eklemiştim siteye şimdi ise onlardan daha komik çizilmiş, şekli şemali değişmiş, tanınması güç dünya yıldızlarını sunmaktayım.

İlk olarak dünyaca ünlü şarkıcı rihanna güzelim kızı ne hale getirmişler. Ama yinede her haliyle o güzelliğinden hiçbir şey kayıp etmemiş.

rihanna
rihanna

Sıra dev patel hiç yalan söylemiyeyim. Belki cahilliğimden dolayıdır. Dev pateli hiç tanımıyorum. Ama çizim süper olmuş. Gülmekten kırıldım o kepçe kulaklarla 32 dişi çıkmış gülümseme birleşince harika olmuş.

dev patel
dev patel

Adam Sandler’a gelince lütfen kaşlara ve dişlere bakın tipe bak denilecek bir karakter. bunu yapan veya çizenlere haklarını vermek lazım.

Brown’un yeni kitabı “The Lost Symbol” sinemaya uyarlanıyor

queennothing | 12 October 2009 16:19

Geçtiğimiz günlerde orjinal dilinde (İngilizce) ülkemizde de satışa sunulan Dan Brown‘ın yeni romanı “The Lost Symbol“, sinema filmi oluyor.
Dünyanın en başarılı bilim/kurgu romanı yazarlarından Dan Brown‘un romanlarından “Da Vinci Code“, 2006 senesinde “Da Vinci Code” (Da Vinci Şifresi) adıyla beyazperdeye uyarlanmıştı. Ardından, Brown’un 2000 senesinde piyasaya çıkan “Angels & Demons” adlı romanı, 2009 senesi içinde “Angels & Demons” (Melekler ve Şeytanlar) adıyla sinemaya uyarlandı. Büyük ilgi gören romanlari beyazperdede de yoğun ilgiyle karşılandı. Her iki filmde de ‘Robert Langdon’ karakterini canlandıran Tom Hanks, bir romanın sinemaya uyarlanmasının zorluklarına karşın, ‘Robert Langdon’ karakteriyle bütünlemiş, filmlerin başarısını katlamıştı.

Brown’ın 2009, Ekim ayında piyasaya çıkan romanı (Kasım ayında Türkçe çevirisi piyasaya çıkacak) “The Lost Symbol“ün sinema uyarlaması 2012 sonunda gösterime gireceği duyuruldu. ‘Robert Langdon’ karakteri için yine Hanks ile anlaşma sağlanırken, filmin yönetmeni hakkında henüz bilgi verilmedi.

Tom Hanks

queennothing | 16 August 2009 10:17

Temmuz 1956 tarihinde, Kaliforniya’nın Concord ilçesinde dünyaya gelen Amerika ve baba tarafından İngiliz asıllı Thomas Jeffrey Hanks, dört çocuklu (kardeşleri Sandra, Lawrence ve Jim) bir çiftin (anne Janet Marilyn Frager, hastahane yöneticisi; baba Amos Mefford Hanks, 1991 yılında hayatını kaybetti) çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailevi sorunların başgösterdiği zamanlarda Tom, çok küçüktü fakat yıl 1961 yılında verilen boşanma kararı, 5 yaşına basan Tom’un, küçük kardeşi Jim’den ayrılmasına sebep olacaktı. Lawrence ve Sandra ile babasında kalan Tom, babasının 5 çocuklu bir Asyalı kadınla evlenmesinin ardından kalabalıklaşan eve uyum sağlamakta güçlük çekmemişti. 2 yıl sonra babasının boşanmasıyla Tom, kardeşleriyle birlikte şehir şehir dolaştılar ve en sonunda Oakland’a yerleştiler. Babası, üçüncü evliliğini, 1965 yılında iki çocuklu Frances Wong ile gerçekleştirdi.
İlkokul yıllarında çalışkan, sorumluluk sahibi ve çekingen bir öğrenci olan Tom, Skyline Lisesi ve ardından Chabot Koleji‘ne gitti. Sacramento Devlet Üniversitesi‘nde okumaya başlayan Tom, okulunda düzenlenen bir kaç piyeste rol aldı. Oyunculuğu sevmeye başlayan Tom, ilerde bu işi yapacağına inanmıyor gibi görünse de, Vincent Dowling’in yardımıyla, bir film festivalinde görev almaya başladı. 3 yıl boyunca bu işi yapan Tom, sonunda kararını vermişti, oyuncu olacaktı. Bir kaç Shakespeare oyununda rol alan Tom, canlandırdığı karakterle mütevazı bir ödül de aldı. 1978 yılında (24 Ocak) Samantha Lewes ile ilk evliliğini gerçekleştiren Tom, ilk olarak, 1980 yılında Armand Mastroianni‘nin yönetmenliğini üstlendiği “He Knows You’re Alone” adlı korku filminde ‘Elliot‘ karakterini canlandırdı.

The Terminal (2004)

queennothing | 14 August 2009 11:33

2004 yapımı “The Terminal“in hikayesi Andrew Niccol ve Sacha Gervasi tarafından yazılıp, Jeff Nathanson ve Gervasi tarafından senaryolaştırıldı. Steven Spielberg‘ün yönetmenliğini üstlendiği 2004 yapımı filmde, 2 Oscarlı aktör Tom Hanks, başarılı aktris Catherine Zeta-Jones, “Big Night” ile büyük ölçüde adını duyulmasını sağlayan aktör Stanley Tucci, Chi McBride, Diego Luna, Barry Shabaka Henley, Zoe Saldana, Jude Ciccolella gibi isimler yer alıyor.

Rusya’dan, Amerika’ya gelmeye niyetlenen bir adam; Viktor Navorski. İngilizce bilmemesine rağmen New York’a gelen Viktor, havaalanında uyruğuyla ilgili problem yaşar. Havaalanı genel müdürü Frank Dixon, Viktor’a; ülkesinin soğuk savaş içinde olduğunu ve bu yüzden hiç bir Rus vatandaşının Amerika’ya geçemeyeceğini anlatır. Durumu anlamayan Viktor, vize, vatandaşlık gibi sorunları olan insanların beklediği yere; terminale yönlendirilir.

Cast Away (2000)

queennothing | 13 August 2009 13:47

Chuck Noland, uluslararası kargo şirketi olan FedEx’in analistidir. Paketlerin zamanında ulaşması için, çalışanlara program çizmekle görevlli olan Chuck, ‘dakik olmayı’ zamanla takıntı haline getirmiş ve işiyle hayatını birbirine karıştırmıştır. Kız arkadaşı Kelly’ye evlenme teklifi etmeyi planlayan genç adam, işi gereği yılbaşını başka bir yerde geçirmek zorundadır. Havaalanına Kelly ile birlikte giden Chuck, Kelly’den uzak kaldığı için üzgündür. Hava boşluğuna takılan uçağın sarsılmasıyla kontrolü kaybeden pilot, Pasifik Okyanusu’na iniş yapmak zorunda kalır. Kendini suda bulan Chuck, arkadaşlarını aramasına rağmen, hiç bir iz bulamaz ve geceyi suda geçirir. Su, Chuck’ı bir adaya sürükler ve genç adam, insan olmayan bu adada kurtarılmayı bekler.
Yabani hayata alışmaya çalışan Chuck, vücuduna ağır yaralar almasına rağmen, durumu kabullenir ve günlerce kurtarılma umuduyla adada beklemeye devam eder. Uçağın yönü, Pasifik Okyanusu’ndan oldukça uzaktır ve Chuck, kurtarma ekiplerinin, bulunduğu adaya gelmeyeceği gerçeğinin farkındadır. Haftalar geçer, ne bir kurtarma ekibi adaya varır, ne de Chuck kendi imkanlarıyla kurtulmayı başarır.

Alıcılara olan saygısından ötürü, açmadığı FedEx paketlerini açmaya karar veren Chuck, paaketlerin birinden çıkan beyzbol topunu ‘arkadaş’ kabul eder ve topa ‘Wilson’ adını verir.
Tam 4 yıl adada kurtarılmayı bekleyen Chuck Noland, güçlenmiş; yabani dünyanın her yönünü öğrenmiştir. Cansız arkadaşı Wilson’la konuşarak, insani hislerini kaybetmeyen genç adam, kurtarılma konusunda umudunu kaybetmemiştir.

Splash (1984)

queennothing | 10 August 2009 10:38

Allen Bauer, abisi Freddia ile büyük bir işyeri sahibidir. Nişanlısı tarafından terkedilen Allen, hayatı boyunca hiç aşık olmadığını farketmiştir. Abisi Freddie, ise, Allen’ın aksine, romantizmden uzak bir kadın düşkünüdür. Bir sabah Allen, yalnız başına, sahil kenarında yürüyüşe çıkar. Karşı kıyıya geçmek için küçük bir sandala binen Allen, yüzzme bilmiyordur ve sandalı yürüten kaptana güvenerek yol çıkmıştır. Kürek çeken kaptan, motorun bozulduğunu farkeder ve yardım almak için kıyıya yüzer. Kaptanın gidişiyle Allen, boğulma korkusuyla başbaşadır ve küçük bir kaza sonucu, suya düşer. Gözlerini kıyıda açan genç adam, çıplak bir kızın, çalılıklar arasından kendisine baktığını görür ve uzun sarı saçları olan kıza yaklaşmaya çalışır. Allen’dan kaçarak, denize koşan kız, evine dönen genç adamın aklından bir süre çıkmayacaktır.

Denizde cüzdanını kaybettiğini farkeden Allen, polis memurunun aramasıyla, karakola gider. Şehrin göbeğinde çırılçıplak dolaşaan sarışın bir kız, Allen Bauer’ın cüzdanını bulmuştur. Karakola gelen Allen, cüzzdandan çok, kızla ilgilenir. Sağır ya da dilsiz olmamasına rağmen, konuşmayan ve söylenenleri anlamayan genç kızı alıp, otele yerleşen Allen, hayatının en mutlu 6 gününü geçirecektir.
Allen’ın işe gittiği bir sabaah, televizyonda gördüğü renkli kıyafetlerden hoşlanan genç kız, New York’ta eğlenceli bir alışveriş serüveni yaşar. Akşama doğru otele gelen Allen, genç kızı aramaya çıkar ve onu, bir televizyon mağazasında bulur. İzlediği kanallardan İngilizce öğrenen genç kız, ‘Madison Bulvarı’ndan etkilenerek, ‘Madison’ adını alır.

Sleepless in Seattle/Sevginin Bağladıkları (Kıymeti Bilinmeyenler-4)

safranist | 26 March 2009 13:28

Sleepless in Seattle
Sleepless in Seattle

Yavaş ama emin adımlarla serimize filmler eklemeye devam ediyoruz…
Yeni filmimizTom Hanks ve Meg ryan‘ın başroller için bir araya geldiği (ama filmde sadece birkaç dakika birlikte görüldükleri) Sleepless in Seattle.

Başlangıç sahnesinde annesinin öldüğünü öğrendiğimiz Sam Baldwin‘in tek çocuğu Jonah, bir buçuk yıldır dul olan babasının birisiyle evlenmesini istemektedir. Bu sebeple yılbaşı arefesinde bir radyo programına telefonla katılmak ister. Annie bu sırada kanalları gezerken Sam’in konuşması ilgisini çeker ve sonradan oğlundan telefonunu alan Sam’in cümlelerinden çok etkilenir. İlerleyen günlerde garip bir şekilde Sam’in hayatında olması gereken, kaderinde yazılı olan erkek olduğuna inanmaya başlar; fakat halihazırda birkaç ‘ufak’ sorun bulunmaktadır. Nişanlısı Walter‘la evlenecek üzere olması bunlardan bir tanesidir.

Yeşil Yol / The Green Mile…

| 05 March 2009 15:26

YEŞİL YOL / THE GREEN MİLE
Yönetmen: Frank Darabont
Senaryo: Frank Darabont, Senaryo (Kitap): Stephen King
Oyuncular: Tom Hanks, David Morse, Bonnie Hunt, Michael Clarke Duncan, James Cromwell, Sam Rockwell,Barry Pepper
Görüntü Yönetmeni: David Tattersall
Müzik: Thomas Newman

foto: www.forumojen.com

Film, 1930 yıllarının Amerika’sında bir cezaevindeki yeşil yolu anlatır.
“Yeşil Yol”; mahkûmların idama gitmeden önceki yolları, yani elektrikli sandalyeye bağlanmadan önceki geçtikleri yol, hissettikleri son duygular, son iç çekişler ve son yaşanmışlıklar. Film, eski başgardiyan Paul’un yaşlılar evinde ki bayan arkadaşına unutamadığı bir mahkûmu, iri yarı, zenci John Coffey’in öyküsünü anlatır. Bu mahkûm, iki küçük kız kardeşe tecavüz ederek öldürmekle suçlanmış ve bu sebeple yeşil yola girmiştir. Aynı zamanda bu mahkûmun inanılmaz bir yeteneği vardır. Bu yeteneği; her tür hastalığı dokunuşları ile iyi edebilmektedir. Bu sayede, Paul’un idrar yolu rahatsızlığı ve hapishane müdürünün kanserden ölmek üzere olan eşinin hastalığı son bulur.