bildirgec.org

sosyal sigortalar kurumu hakkında tüm yazılar

B rh (+) Kan Aranıyor

eceligelenfare | 03 November 2003 02:37

Selamlar,

Göztepe SSK hastanesinde yatmakta olan yakın bir arkadaşım için yarına kadar ( 3 Kasım Pazartesi ) B gurubu rh (+) kan a ihtiyaç vardır.

Kan vermek isteyenlerin aşağıdaki telefonlarla irtibata geçmeleri rica olunur.

0542 720 70 66
0216 390 51 64
0532 705 31 87

Bir zamanlar Hakkı Öcal’ın UseNet le ilgili bir yazısı geldi aklıma. UseNet in yararlarını anlatırken verdiği örnek; begonya çiçeklerini plastik saksıda yetiştirmemesi gerektiğini öğrenerek begonyalarının hayatını kurtaran birinin hikayesi idi. Umarım bu hikayede ileride torunlarıma anlatacağım mutlu sonla biten bir hikaye olur…

Bir SSK Hikayesi

llus | 06 January 2003 18:45

Hasta olmanın bile artık lüks sayıldıgı memleketim de SSK kurumundan faydalanabilme imkanımı kullanarak bu sabah once ilk defa Beşiktaş Ssk ya gittim. Tabii ki telefonla randevu almıştım. Sıram geldiginde doktorun odasına girdim. Kartımı istedi. Senin numaran listede gözükmüyor dedi. ona sıra numaramı ve saatimi telefonla aldıgımı söyledim. ama listeye baktıgımda gercekten de orada numaramın olmadıgını gördüm. Ne yapacagım şimdi diye sordugumda randevu almamışın işte birazdan alırım seni dedi. kendimi adi biriymiş gibi hissettim çunku randevu almıştım ama listede numaram yoktu. herneyse 10 dakıka kadar sonra doktorun odasına girdim. rahatsızlığımı anlattım o da defalarca hapşırıp burnunu çekti. Rontgene git dedi. İndim röntgene. Yarım saat sonra sıram geldi ve röntgen cekilecegi yere indiğimde kalakaldım. kocaman – kasvetli- soğuk bir oda.. yer yer yerde ve tavanda borularla-kablolar size bakıyor. ağır bir koku. rontgen cekecek olan kişi odaya girdiginde gözlerim kocaman acıldı. artık ordaki hademe mi temizlikçi mi bilmiyorum. ayagında terlikler -üstü başı bi acaip sanki amcayı yatagından kaldırmışımda gelmiş gibi. herneyse rontgen masasına yüzünü eğ ağzını aç dedi. nasıl yani bu imkansız zaten kirli iğrenç bir örtü vardı ve ağzımı acıp yüzü koyun kafamı koymamı istiyordu. itiraz ettim gunde kaç kişi yatıyor buraya dedim ağzımı açıp yatmam ….

ben napimm o zaman dedi. hemen cantamdan selpak çıkardım ve serdim. çıkan filmi alıp tekrar doktorun odasına cıktıgımda filmlere bakıp bakıp beni aşar demesi daha bir sinirlendirdi. neyseki okmeydanı ssk ya sevk etti. bir macera daha başlıyordu. ve başım ağrımaya başlamıştı. Okmeydanı Ssk ya gittiğimde yoğun bir insan trafiğiyle karşılaştım. uzun ve yorucu bir yolun sonucunda gitmem gereken bölümü buldum. gayet temiz ve hijyenik bir goruntusu vardı gercekten. Bu sefer ki doktor ise yuzume hapşırmıyordu. Muayne olduktan sonra o da rontgen istedi. hay hayyy diyip rontgen çekilen yeri buldum ve görevli kızcagıza elimdeki kağıdı uzattığımda önundeki deftere birşeyler yazıp 8.ocak çarşambaya gun verdi. oha dedim. rontgen için 2 gun sonraya mı gun veriliyor? şaşkınlıkla en azından doktorun recetesındeki ilaçları alayım diye ssk nın eczanesıne girdim. Girmez olaydım. Siz diyin 200 ben diyim en az 400-500 kişi!!!

o kadar kişi ilaç sırasında. akşama bile bitmez bu kuyruk diyip bi sinirle tekrar doktorun odasına çıktım. napcam ben dedim. gülümseyen ama hafifte üzülmüş bir ifadeyle “başın hala ağrıyor mu “ dedi. Evet, fazlasıyla ağrıyordu yaklaşık 4.5 saattır resmen ordan oraya pinpon topu gibi gonderiliyordum. İlaç alamamıştım- rontgen cektirememiştim. bu arada içeri başka bi hasta girip 19 temmuza gun aldıgında şaşkınlığım daha da arttı. kadın 19temmuz a kadar ölürse bunun hesabını kim verecek? verecek mi?

Doktorla bir süre daha görüştükten sonra normal eczaneye gidip 5-6 milyona alabilecegim ilaçlara 10misli fazla ödeyerek yoluma devam ettim. Bir ay sonra kontrole nasıl gidecegim bilmiyorum. Kafamı ssk hastanelerinin duvarlarına vura vura iyileştiricem… Ama bir daha o haberlerde sağlık bakanını görürsem hiç de iyi cümleler kurmayacagım sanırım. benım yaşadıklarım iyi bile sayılır. Kimbilir daha en hikayeler var…

angarya

nikita | 01 August 2002 21:37

okul bitti, bari yazı boşboş oturarak heba etmeyelim diye babamın da zoruyla tanıdık birinin yanında çalışmaya başladım. tabii burada “çalışma” fiili kulağa fazla oturaklı gelir. benimki az buçuk ayak işleri, tabiri caizse angarya…

iktisatta okuyoruz, biraz ticareti öğrenelim diye umarken; başımıza geleceklerden tabii ki haberimiz yoktu. şu son bir kaç gündür yaptıklarım, hani biraz acı bir itiraf babından da olsun, benim gibi biraz rahat büyümüş adama harbiden oldukça sıkıcı ve biraz da ağır geldi.

neyse dün şirket içerisinde çaylak modunda bulunmam hasebiyle ssk primi yatırmaya yollandım. prim nedir, ssk’nın açılımı nedir, sonra tahakkuk nedir bihaber olan ben kurtlar sofrasına silahsız olarak atılıverdim. dedik 1-2 saat bekleriz, genç yaşta olsak da devlet dairelerinin işlem prosedürlerini azıcık ucundan tatmışız nasıl olsa…

tabii kazın ayağı öyle değil(miş). neyse gittik girdik 3,5 kat+1 koridor burgu yapan sıraya… tam olarak 5 saat sonra sıra geldi; o arada akşam yemeği olarak uzun ve kalabalık insan hengamesinin arasından karpuzlar, ayranlar geçti memurlara yemek niyetine… velhasılı kelam o mşen yüzlü, pek sevecen, tabii hamarat memur zatla yüzyüze gelme şerefine nail olabildik. kendisi pek muteber bir şahsiyet olarak, şirekin numarasını kağıttan okuyamama, bir (1) çeki tam olarak 10 dakikada işleme sokma gibi değişik enstantaneler içindeydi. pek bir mutlu, biraz yorgun bir şekilde çıkarken, geride bırakmış olduğum 2,5 kat+1 bahçe sırasındaki insancıkları düşünmeden edemedim beşiktaş’a kadar yürürken…

memeli basur

aetyildiz | 12 June 2002 13:34

bugün sabah hastaneye(ssk) gittim. beklediğim gibi fazla sıra yoktu, hemen muayene oldum. sonra ilaç kuyruğu beklediğim gibi kısa değildi sıramı aldım. sonra sigar içmek için hastane kapısının önüne çıktım, sigaramı cebimden çıkardım tam yakıyordum ki merdivenlerin ilk basamağına oturmuş bir adam (70-80 yaşlarında ak saçlı ak sakallı biri) deliler gibi bağırıyor. adamın biraz önünde de acil servis arabası yeni gelmiş hastayı sedye ile içeri taşıyor. galiba yakını falan dedim. dinliyim bakalım nediyor dedim amcacığım. aynen şöyle bağırıyormuş memeli basura ilaç!!! memeli basura ilaç!!!

bey amca hastanenin merdivenlerine oturmuş önünde 3 4 tane boşete sarılmış şifalı bitkiler, gözüne kestirdiği (basuru olduğunu tahmin ettiği herkeze) memeli basura ilaç diye bağırıyor. ben olayı anlayınca dumur oldum, sigarayı falan attım başladım amcayı seyretmeye. amcacım genelde erkeklere bağırıyordu, bayanlara fazla ses çıkarmıyordu utangaç utangaç memeli basura ilaç diyordu. sonra uzaktan çok güzel bir kızın geldiğini gördüm şimdi bakalım nolcak diye çok merak ettim. tam kız amcanın önünden geçiyordu amca kimseye bağırmadığı kardar kıza bağırdı memeli basura ilaaaaaç!!! kız ilk önce korktu sonra olayı anladı yere eğildi boşete sarılı ilaçlara bakmaya başladı. amcada, kızım basurun memelimi memesizmi? diye sordu. kız da memeli dedi. amcada oooohho tamam o zaman bu kesin geçirir dedi. kız alsammı almasammı diye düşünürken, amcada kıza nasıl kullanacağını anlatıyordu ki amca tası tarağı topladığı gibi yerinden fırladığı gibi kaçmaya başladı. arkasında da bir hasta bakıcı bağırıyo amca senin yaptığın ayıp beee bari hastanenin kapısın da satma şunu! kızda elinde memeli basur ilacıyla öleee baka kaldı, sonra ilacı çantasına attı ve hastaneye daldı. işte böle… hiç hastanede bu kadar eylendiğimi hatırlamıyorum çok komikti yaaa.