bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

Unutulmaz 10 Film Sahnesi

arapsaci | 17 May 2008 19:01

İnternette bir araştırma yaparken karşıma İngiliz The Guardian gazetesinin yapmış olduğu bir anket çıktı ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Anketin konusu Unutulmaz 100 Film Sahnesi. Ankete 15000 kişi katılmış ve 2500 üzerinde farklı film sahnesine oy verilmiş ve en çok oyu alan 100 sahne listelenmiş. Listenin tamamını vermektense ilk 10 sahneyi vermeyi daha uygun gördüm.Listenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Yazının başında belirtmek isterim ki söz konusu anket 2000 yılında yapılmış. İşte film tarihinin en unutulmaz 10 sahnesi :

Some Like It Hot
Some Like It Hot

10. Some Like It Hot : Film iki genç müzisyenin canlarını kurtarmak için kadın kılığına girip kadınlardan oluşan bir orkestraya katılmalarını anlatır. Filmin sonunda kahramanımız Jerry gerçeği açıklar.
Jerry: Oh, you don’t understand, Osgood! Ehhhh… I’m a man. (Anlamıyorsun Osgood, ben erkeğim)
Osgood: Well, nobody’s perfect. (Tamam, kimse mükemmel değildir)
1959 yapımı başrollerinde Marilyn Monroe,Tony Curtis ve Jack Lemmon’un yer aldığı Bazları Sıcak Sever gerçekten harika bir komedi klasiği.

Tarantino’dan 2010 müjdesi; “Inglourious Basterds”

queennothing | 16 May 2008 15:30

1963 doğumlu Amerikalı ünlü yönetmen Quentin Tarantino, bugüne kadar ‘kült’ olmuş filmleriyle, sinema severlere yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Pulp Fiction“, “Reservoir Dogs“, “Kill Bill v1” ve “Kill Bill v2” gibi filmlerle hayata, kadere, kadınlara, aşka bakışını farklı bir dille anlatan Tarantino, 2007 yılında yazıp yönettiği “Death Proof“tan sonra çekimlerine başladığı “Inglorious Bastards“ın 2010 yılında sinema severlerle buluşacağını müjdeledi.

Yönetmen, yani yöneten insan

Razielz | 16 May 2008 14:43

Film izlemeyi aklımızdan geçirdiğimiz zaman yapabileceklerimiz arasında : sinemaya gitmek, cd-dvd’den izlemek, internetten indirmek veya tv’den izlemek gibi seçenekler bulunmaktadır.
Evde otururken canımızın sıkıldığını hissettiğimizde televizyonu açıp, kanallar arasında zapping yaparken denk gelen herhangi bir filmi izleyebiliriz veya önceden tv dergilerinden gördüğümüz bir filmi bekleyip izleyebiliriz.
Evde tv’den film izlemek açıkçası benim yıllardır yapmadığım bir şey, çok severek izlediğim tv-dizilerini bile artık tv’den izlemiyorum. Reklam arası, tv’nin ses kalitesi, çevre şartları (çoluk çocuk, anne, baba, misafir) gibi engelleyici faktörlerden dolayı evimde film veya dizi izleyeceğim zaman bilgisayarıma yöneliyorum. Güzel bir ses sistemi, büyükçe bir monitor, kaliteli görüntü(DVD, HD) ve yüksek hızlı internet(veya cd-dvd’ler) yeterli oluyor.
Ama sanıyorum çoğunuzun bana katılacağı gibi film izlemenin en zevkli yeri sinemadır. Atmosfer, ses sistemi, dev ekran, patlamış mısır (içimde her ne kadar yiyenleri öldürme hissi doğursa da), bileti ikiye bölen eleman, fenerle yer gösteren eleman sinemada film izleme keyfini artırır. Aslında şimdiye kadar kısaca anlattıklarım çok farklı bir konu olarak yazılabilir, işlenebilir ama benim değinmek istediğim konu biraz daha öncesine dayanıyor.
Film izlemeye karar verdikten sonra ilk aşamayı geçmiş bulunmaktayız, ikinci aşamada ise (ki en önemli aşamadır kendileri) izleyeceğimiz filme karar vermek.
Karar verdikten sonrası malum ama filmi seçerken neye göre seçiyoruz?
Bazılarımız oyunculara göre, bazılarımız son çıkan filmleri, başkaları filmlerin ratinglerine bakarak seçerler. Peki siz hangisine göre izleyeceğiniz filmi seçiyorsunuz? Bu faktörlerin biri veya hepsi etkili olabilir tabi ama çok önemli başka bir faktörü daha eklemek istiyorum: Yönetmen.
Bazılarımız için en önemli etkenlerden biri olan yönetmen kriteri bazıları için hiçbir şey ifade etmeyebilir.

Death At a Funeral (2007)

gtufekli | 15 May 2008 15:20

Bir Cenaze Töreni komedyası olarak karşımıza çıkan filmimizin yönetmenliğini Frank Oz yapmış. Senaryosu ise Dean Craig tarafından yazılmış. Başrolünde ise Matthew Macfayden, Peter Dinklage ve Alan Tudyk üçlüsünü izliyoruz. Peter Dinklage filmde bir kenara koysanız bile prim yapabilecek bir fiziğe sahip, bizim Çocuklar Duymasın’daki Hüseyin karakterine benziyor 🙂 (Soldaki resimde geri doğru bakan arkadaş) Neyse konuya bir göz atalım. Ölen bir babanın ardından, aileninde tekrar bir araya gelip aile bağlarının kuvvetlendirilmesi umularak yapılan bir cenaze töreninde en fazla ne olabilir düşüncesiyle filmi izlemeye başladım ama sonrasında gülümsemenizi sağlayacak şeyler başlıyor.

Prozac Nation (2001)

queennothing | 15 May 2008 11:40

Planlarının temelini “geçmişe ait her şeyden uzak durmak” üzerine kuran Liz, yalnızca kendinden kaçmak istediğini henüz bilmiyordu.

Elizabeth Lee Wurtzel, 1967 New York doğumlu bir yazardır. Harvard‘da gazetecilik bursu kazanınca kalem gücünü fark eder. Kendisi henüz çok küçükken sürekli kavga eden annesi ve babası boşanmıştır ve Liz, babasıyla yıllardır görüşmemektedir. Harvard’da yatılı kalma fikri onu alışık olduğu evinden ve sorunlu olduğunu düşündüğü annesinden uzaklaştırıp rahat bir yaşam sürmesini sağlayacaktır. Oda arkadaşı Ruby, gazetecilik ödülü, Rolling Stone yazarlığı,ilk cinsel deneyimi, partiler, gerçek aşk, alkol ve uyuşturucu…

Radyo; hayata tutunma öyküsü

Sonrisa | 15 May 2008 10:15

Radyo, üniversitede eğitim dersinde ‘otizm’ konusunu işlerken hocamızın bize ‘mutlaka’ diye tavsiye ettiği ve sınıftaki herkesin izlediği bir film. Görsel ve kültürel anlamda yorum yapmam bu film için cidden abes kaçıyor. Çünkü filmin vermiş olduğu mesajları izlerken duygulanmamak, üzülmemek mümkün değil. Oldum olası yaşanmış hikâyelerin beyazperdeye aktarılışını sevmişimdir. Radyo’nun yaşanmış bir öyküden yola çıkılarak çekilmesi ona olan ilgimi artırdı doğal olarak. Filmin yönetmen koltuğunda Michael Tollin otururken, göz kamaştıran performansıyla Cuba Gooding Jr. yani Radyo ve koçu Ed Harris başrolleri paylaşıyorlar. 2003 yapımı bu filmde otistik bir çocuk olan Radyo’nun hayatının bir kesimi ele alınıyor. İçine kapanık, insanlarla asla göz teması kurmayan, onları dışarıdan izleyen kısacası toplumun dışında kalmış, belki de dışına itilmiş bir gencin 1976 yılındaki yaşamından bahsediyoruz.

Filmlerdeki Hatalar

Sonrisa | 13 May 2008 18:24

Karayip Korsanlarından bir hata sahnesi
Karayip Korsanlarından bir hata sahnesi

Film izlerken kimimiz sevdiğimiz aktöre/aktrise odaklanırız, kimimizse daha çok işin sanatsal/görsel veya kültürel boyutuyla ilgileniriz. Ama şu sitedekilerin işi film izlerken filmde yapılan hataları yakalamak! Moviemistakes.com, sanırım bu alandaki en kapsamlı site. An itibariyle 5.749 filmdeki 76.553 hatayı barındıran site kullanıcıların katkısıyla gittikçe gelişiyor. Anasayfada verilen bilgiye göre Peter Jackson site için ‘Eğlenceli’ derken, John Landis ‘Bir işiniz yok mu?’ demiş. Site işi biraz daha ileri götürerek oyunlardaki ve kitaplardaki hatalar için de ayrı ayrı websiteleri hazırlamış. Moviemistakes‘in dışında şuraya, şuraya, şuraya, buraya, buraya ve bir de burada hatalar takip edilebilir.

Film Fragmanları

Sonrisa | 13 May 2008 13:42

Charlie Wilson'ın Savaşının fragmanını aşağıdaki sitelerde izleyin
Charlie Wilson’ın Savaşının fragmanını aşağıdaki sitelerde izleyin

Çoğu zaman heyecanla beklediğimiz filmlerden küçük bir parça da olsa izleme, görme şansı yakaladığımız görüntülerdir fragmanlar. Bazen hayal kırıklığına bazen de büyük bir heyecana sebep olurlar. Fragmanları izlemek için birbirinden farklı siteler mevcut. Kimisi doğrudan Youtube‘a tıklayıp izlemek istediği filmin adını yanına ‘trailer’ ekleyerek bulurken, kimisi türkçe içerikli fragmantv‘ye başvuruyor. Bir fragman bir çok alternatif sunarak izlemenizi sağlayan ve çoğu zaman tv spotlarını da içeren comingsoon.net sitesini bilenlerin sayısı çok fazla olmasa gerek. Fragman izlemek için bir başka durak ise Apple’ın ilgili sayfası. Fragmanını izlemek istediğiniz filmin IMDB‘deki sayfasına girdiğinizde ‘trailer’ seçeneğini görmek mümkün. IMDB‘de yüklü bir fragman olmasa bile size istediğiniz filmin fragmanını izleyebileceğiniz websitelerin linklerini veriyor.

Donnie Darko’nun devam filmi geliyor

pillidarko | 13 May 2008 11:00

İlginç atmosferi ve her türlü okumaya açık girift yapısıyla sinemaseverleri büyüleyen, günümüz klasiklerinden diyebileceğimiz Richard Kelly şaheseri Donnie Darko devamlanacakmış. Bu haberin kulağa hiç de hoş gelmediğini biliyorum ve sanırım filmin fanatikleri de benimle aynı fikirde olacaktır. Bu tür eşsiz filmlerin üzerine ölü toprağı serpilip bir daha üzerlerinde hiç oynanmaması taraftarıyım. Çünkü ortaya çıkan iş ne kadar iyi olsa da ilk filmin gölgesinde kalan bir kopya olacaktır. (Tabi burda sözünü ettiğim devam filmleri Lord Of The Rings gibi önceden planlanmış seriler değil).

Herneyse iyi ya da kötü böyle bir film yapılacak ve yönetmen koltuğuna seyirci tarafından en bilinen işinin TV dizisi Chuck olduğunu düşündüğüm Chris Fisheroturtulacak. Filmin kadrosunda bulunması kesinleşen oyuncular Ed Westwick, Briana Evigan ve Justin Chatwin. İlk filmin yedi yıl sonrasında geçen devam filmi Donnie’nin kardeşi Samantha ve arkadaşlarının Los Angeles ‘a yaptıkları yolculukta başlarına gelen garip garip olayları anlatacakmış. Yönetmen her devam filminden önce söylenen sözleri söylemiş ve Richard Kelly’nin filmini çok severim, inşallah bizimki de aynı karanlık atmosferi yansıtacak demiş. Bu arada proje daha önce Kelly’ye de teklif edilmiş ama red cevabı gelmiş.