bildirgec.org

şiddet hakkında tüm yazılar

Sağanak Vuruş

Kuduz maymun | 13 September 2009 18:27

Sesler geliyor. Ayak sesleri. Koşup birşeyler yapmak, yahut saklanmak gerek. Kapı. Korkunç bir kaygıyla açıyorum. Sarılıyorum. Sarılmam lazım.
Gözleri bulanık. Kırmızı.

Birşeyler yapıp önüne geçmek gerek… Fakat kımıldandığı an patlayacak bir bomba gibi. Ayaklarım tutmuyor. İtaate hazırım. Tamam. Düşüncelerimi savuşturdum. Bir an evvel olsa da bitse…

Bu kez gecikiyor. Keşke bu kadar dolambaçlı yollardan yürümese. Beklemenin verdiği dehşet beni felce uğratıyor. Sessizlik beni öldürecek. O sessizlikteki kanlı gözler. Ölmek istemiyorum.
Gürültüler başlıyor. Gıcırtılar. Bir koku geliyor. Çok tanıdık bir koku. Sabah evin her yerine sinmiş olacak.

KIRBAÇ

teacher07 | 01 September 2009 11:56

Pantolon giydiği, saçı göründüğü ya da bira içtiği için şeriat mahkemelerinde yargılanan, tutuklanan, kırbaç cezasına çarptırılan kadınlar… Sistem hem o kadını pasifize ediyor hem de diğerlerine gözdağı veriyor. Amacı, dünyanın her köşesini etkileyen kadın haklarını ülkeye sokmamak, yani iktidarını korumak. Kimi boyun eğse de direnen, her şeyi göze alarak haklarını isteyen kadınlar sistemi artık daha fazla tehdit ediyor.

Tecavüz ve intikam hikayesi: ”I Spit On Your Grave”

gorcun | 04 August 2009 09:49

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

1978 tarihli Amerikan yapımı ”Day of the Woman” diğer adıyla ”I Spit On Your Grave” (Mezarınıza Tüküreceğim) çekildiği dönemin olay yaratan filmlerinden biri olmakla kalmamış günümüzde de kült filmler arasında yerini almış ve istismar sinemasının en önemli simgelerinden birine dönüşmüştür. Film kısaca tecavüze uğrayan bir kadının tecavüzcülerden intikam almasını anlatıyor. Senaryo ve yönetmenliğini Meir Zarchi yapmış. Aynı zamanda Meir Zarchi’nin de çektiği ilk filmi. (Zaten toplamda çektiği iki film var.) Filmin baş kahramanı Jennifer, New York’ta yaşayan bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için şehirden uzaklaşır ve sessiz sakin bir yerde ev kiralar.
Aynı yerde yaşayan ve çeşitli küçük işlerde çalışan dört taşralı erkek, genç kadınla kısa bir tanışma yaşarlar ve nerede kaldığını öğrenirler. Kısa bir süre sonra Jennifer, tehlikesiz gördüğü bu dört adamdan göreceği şiddet ve tecavüzden dolayı bambaşka birine dönüşecektir.

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

Sıradanlaşan Sıradışılık ve Normalin Anakronizmi: Visitor Q

Kuduz maymun | 03 August 2009 14:27

Visitor-Q (Bijitâ Q)
Visitor-Q (Bijitâ Q)

Japon toplum ve aile yapısında oluşan çöküntülerin konu edinildiği filmde ünlü Japon yönetmen Takashi Miike, kurgu esnasında sıradanlaşan ahlaki sıradışılığı etkili bir biçimde aktarmıştır.
Filmde konu edinilen aileye bir gün bir misafir gelir. (visitor Q). Bu misafiri evde kimse tanımaz ama varlığı da yadsınmaz. Adam evde kalmaya başlar. Konu edinilen ailenin annesi, oğlundan sürekli dayak yemekte, gündüzleri de sıradan bir iş yapar gibi evde ev işlerini, yemeği yapıp fahişelik yapmak için dışarı çıkmaktadır.
Evin lise çağlarındaki kızı zaten evden ayrılmış, fahişelik yapmaktadır. Baba, bir basın- yayın işinde çalışmaktadır. İşi gereği bir gün Japon gençleri ile röportaja çıktığında kızının fahişelik yapmakta olduğu civarda bir otelde kızın da teşviki ile öz kızı ile yatmıştır. Fakat parası yetişmemiş, ücretin kalan kısmını evde annesine vereceğini vaadetmiştir. Yine sokakta oğlunun diğer öğrenci gençler tarafından sürekli bir şiddete maruz kaldığını görmüş, işi gereği kullandığı kamera ile bunu kaydetmiştir.

Alexandra Aja’dan klostrofobik bir film: ”P2”

gorcun | 09 July 2009 12:14

P2
P2

Alexandra Aja’nın yazıp, yönetmenliğini Franck Khalfoun’ın yaptığı 2007 tarihli ”P2” filmi, bir garajın P2 katında geçen gerilim dolu olayları anlatıyor. Noel gecesinde geçen film, genç ve başarılı işkadını Angela Bridges’in (Rachel Nichols) işyerinden çıkmadan önce günün son çalışmalarını yapmasıyla başlar. Angela, işyerinde sevilen, ailesiyle ilgilenen ve son derece güzel dört dörtlük bir kadın imajı çizer. İşi bittikten sonra ailesiyle Noel’i kutlamak üzere binanın yer altında bulununan garajına giden Angela arabasını çalıştıramaz ve güvenlik görevlisi Thomas’tan (Wes Bentley) yardım ister.

Son derece kibar görünen bu adam yardım etmek istesede araba çalışmaz bunun üzerine Angela taksi çağırmaya karar verir. Yer altında bulunan garajda cep telefonu çekmediği için yukarıya çıkıp telefon eden Angela, taksinin gelmesini beklerken ailesiyle de konuşur. Ancak taksi geldiğinde binanın kilitli olduğunu farkeder ve dışarı çıkamaz. Aşağıya inip tekrar P2 katına girdiğinde, bir daha oradan çıkması hiç kolay olmayacaktır.

Uçlarda gezinen bir fragman: Robo-geisha

gorcun | 05 July 2009 10:18

Robo-geisha
Robo-geisha

”Machine Girl”, filminin yönetmeni Noboru Iguchi’nin yeni filmi ”Robo-geisha’nin” fragmanı çıktı. ”Tokyo Gore Police” filminin yönetmenliğini yapmış olan Yoshihiro Nishimura’nın içinde bulunduğu ekip yine son derece uçuk, kanlı ve şiddet dolu bir filme imza atıyorlar. Bu sefer geyşalar üzerinden şiddet gösterisi yapacağa benzeyen filmde geyşaların her türüyle karşılaşmak mümkün. Bu filmde Geyşa dansı, geyşa füzesi, geyşa elektrikli testeresi, geyşa katanası, samuray robot, engelli silahı, göğüsten çıkan makineli tüfek, kıçtan çıkan katana gibi yaratıcı ve uçuk silahlarla ve karakterlerle Geyşa ordularının savaşını izleyeceğiz. Machine Girl, Tokyo Gore Police gibi filmleri izleyenler nasıl bir şeyle karşılaşacaklarını az çok bilselerde bilmeyenler için fragmanın son derece uçuk ve rahatsız edici görüntülerin olduğunu da belirtmek isterim.

şiddet

taha3045 | 03 June 2009 15:59

Şiddet …

Herkes tarafından istenmeyen,kınanan, sevilmeyen ama varlıklarını onsuz sürdüremedikleri temel içgüdü, her canlıya has bir kavram.

Ancak insanı hayvandan ayıran faktörlerin başında da yer alır şiddet, son günlerdeki olaylara bakacak olursak insanı hayvandan bir adım daha önce görebiliyoruz, hiç olmazsa hayvan karnını doyurmak yada savunmak için şiddete başvururken insanımız küçücük bebeklere bile acımamakta ısrarlı.

İnsan sorunla karşılaştıgı zaman ,şiddeti ne zaman kullanabilecegini saptamalıdır,bunun da sınırı olmalıdır, kendini savunmak için ses yükseltmekle son günlerde yaşananları bir tutamayız, bunlar şiddet değil sadizmdir, çünkü şiddet lafı hafif kalıyor burada borç para vermedi diye ailesini katleden, komşusuna kızıp yavrusunu öldüren sonrada sandıga kapatan insanlardan oğlunu öldürüp tarlaya atan annelerden bahsediyoruz, Mardin olaylarından bahsediyoruz, bu yaşananlar insanın doğasında var olan içgüdüsel şiddet değil, bunlar teşhis edilmemiş hastalıklar sonucu olan şeyler.

İşkence, kan, vahşet filmi : Hostel (Otel)

gorcun | 04 May 2009 09:15

Hostel
Hostel

Son zamanların en kanlı ve gerilimli filmlerinden biri olarak anılan Hostel(Otel) filmi 2005yılında Eli Rothadlı genç yönetmen tarafından Takeshi Miike ve Quentin Tarantino gibi ünlü ve aykırı yönetmenlerin desteğiyle çekilmiş. Filmde interrail imkanlarından faydalanarak seyahat eden 2 Amerikalı öğrencinin Jay Hernandez (Paxton), Derek Richardson (Josh) yanlarına yolda tanıştıkları İzlandalı öğrenciyide alarak Eythor Gudjonsson (Oli) çılgınca ve heyecan dolu bir tatil yaşamak amacıyla yola çıkarlar.

Güzel ve seksi kadınların olduğu yerlerde istedikleri herşeyi yapabilmeyi uman genç öğrenciler hayallerindeki ortama ulaşma amacıyla önce trende tanıştıkları Hollandalı iş adamını (Jan Vlasák) ciddiye almasalarda daha sonra otel odasındaki yabancının tavsiyeleriyle Slovakya’ya giderler. Slokvakya’da vardıkları otelde en başta her şey istedikleri gitsede zamanla olaylar tersine dönecek ve beklediklerinin aksine kendilerini hiç memnun etmeyecek olaylar başlarına gelecektir.

Hostel
Hostel

Hostel (Otel) kan, şiddet, işkence vs. gibi sahnelere tahammül edemeyen kişilerin kesinlikle izlememesi gereken bir filmdir. Ayrıca filmin ilk bölümünde aşırı çıplaklığa varan müstehcen sahnelerde vardır. Slovakya’da geçen film aslında Çek Cumhuriyet’inde çekilmiştir. Filmde kullanılan aşırı kanın miktarı 150 litreye varmıştır.

Kara deliklerden öteki dünyaya : Event Horizon (Ufuk Faciası)

gorcun | 02 May 2009 10:31

Event Horizon
Event Horizon

Bilim kurgu severlere farklı alternatifler sunan gerilim dolu Event Horizon (Ufuk Faciası) 1997 yılında Paul Anderson tarafından çekilmiş ilginç bir film olarak karşımıza çıkar. Tam çevrimi Olay Ufku olan film yakın gelecekte 2047 yılında geçer. Olay Ufku kısaca kara deliğe kapılıp başka boyutlara geçen ve bir daha geri dönemeyen cisimlerin uğradığı felaketin kaynağı olarakta tanımlanabilir.
7 Yıl önce güneş sisteminin dışına araştırma için giden Event Horizon adlı geminin kaybolmasıyla, bu gemiyi bulmak için gönderilen kurtarma ekibinin başından geçenleri anlatan filmde oyuncu kadrosu tanıdık ve başarılı kişilerle doludur. Film Laurence Fishburne (The Matrix) , Joely Richardson(Nip Tuck), Sam Neill, Kathleen Quinlan, Jason Isaacs, Richard T. Jonesgibi oyuncuları bünyesinde barındırır.

Event Horizon
Event Horizon

Bilimkurgu özelliklerinin yanısıra metafizik öğeleride barındıran film enteresan bir karışım yaparak ortaya farklı bir gerilim filmi çıkarır. Uzayda kaybolan geminin bildiğimiz evrenin çok daha ötesinde farklı boyutlarda olduğunu gösteren filmin geneline gerilimli ve merak dolu bir atmosfer hakimdir. Event Horizon gemisinin modeli Paris ‘teki ünlü Notre Dame Katedralinden esinlenerek yapılmış ve iç tasarımında haç benzeri şekiller kullanılmıştır.