bildirgec.org

seri cinayet hakkında tüm yazılar

Bir Türk Seri Katil/ Kolici- 2

mansonilized | 22 August 2008 15:26

Kaldığımız yerden devam;

Türk polisi yakalar…

Ali Rıza İdrisoğlu’nun yakınları mimar ve koleksiyoner Ali Bey’in bir telefon görüşmesi üzerine evden çıktığı beyanında bulununca telefon kayıtları araştırıldı ve son görüşmenin Orhan Aksoy ile yapıldığı belirlendi. Üstelik söz konusu kişinin bir çok sabıka kaydı vardı. 23 Ocak Salı günü Bursa’da bir hamburgercide yakalanan Orhan Aksoy’un üzerinden çıkan eşyalardan bazıları şunlardı; Ali Rıza İdrisoğlu’na ait mezuniyetinden kalma Boğaziçi amblemli bir yüzük, Ömer Şeker’e ait cep telefonu, Ali Rıza İdrisoğlu’na ait olması muhtemel Osmanlı tuğrası işlemeli gümüş bir kolye.

Bir Türk Seri Katil/ Kolici- 1

mansonilized | 22 August 2008 10:30

Orhan Aksoy kimdir?

16 eylül 1971 yılında Samsun’un Bafra ilçesi Engiz beldesinde inşaat işçisi Ahmet ve karısı Hacere ikinci oğullarını dünyaya getirdiler. Adını Orhan koydular, Orhan Aksoy. Orhan ve ağabeyi Muharrem’in sonradan 6 kardeşleri daha oldu. Küçük bir evde geçim sıkıntısının pençesinde dayak yanlısı bir ailenin reisliğini yaptığı on kişilik bir aile…

Aksoy ailesi Orhan bir yaşına bastığında Bursa’ya taşındı. Orhan Aksoy zar zor ilkokulu bitirdi ve bir daha okula gitmedi.

SERİ KATİL ÇİFTLER- 1

mansonilized | 23 June 2008 13:42

Bu seride kadın erkek seri katil çiftlerine; aşk kuşlarına bir göz atacağız. Ancak ben herhalde hemcinsim olmaları bakımından olayları daha çok kadın seri katil ağırlıklı anlatacağım. Sex katilleri Rosemary- Fred West, çocuk katilleri Myra Hindley ve Ian Brady, yine sex katilleri Carla Homolka- Paul Bernardo vb..

Rosemary West –Fred West

Kesinlikle kalbimde özel bir yeri olan ve şiddet profili açısından en tiksinti uyandıracak kadın seri katili barındıran çift diyebiliriz.

Rosemary Letts 29 Kasım 1953’te doğdu. Geçmişine dönüp bakıldığında seri katil oluşuna zemin hazırlayacak bütün etkenler itinayla hazırlanmıştı. Baba Bill Letts bir şizofrendi. Anne Daisy Letts ise Rosemary’nin doğumundan sonra doğum sonrası depresyon teşhisi ile psikiyatri kliniğine yatıp ect (elektrokonvulsif tedavi) alan mutsuz bir kadın. Bill tüm çocuklarını taciz eden, şiddete yatkın bir ruh hastası idi ve Rosemary ile cinsel ilişki kuruyordu. 10’lu yaşlarında Rosemary erkeklere sarkıntılık eden, erkek kardeşlerine mastürbasyon yapan tacizci kimliğine tamamen kavuşmuştu. Rosemary genç kız olduğunda birkaç defa tecavüze uğradığını söylemiş, sık sık önüne her gelen erkekle yatan sorunlu ve hayatın seks çevresinde dönen biriydi artık.

Fred West ise libidosu yüksek ve sado mazoşist eğilimleri olan genç bir adamdı. Fahişe karısı ve çocuğuyla bir karavanda yaşıyor bebek bakıcısı olarak eve gelen kızlarla cinsel ilişkiye giriyordu.

Fred ve Rosemary diğer birçok seri ikilide olduğu gibi ilk görüşte aşık oldular. ‘Aslında gerçek itici güç hangisi’ diye soracağımız dava açılana dek de kadınları öldürdüler.

Rosemary West kendi kızı Heather, Fred’in fahişe karısı Rena’dan olan kızı anne Marie ve Rena’nın başka bir adamdan olan kızı Charmaine ile aynı evde yaşamaya başladı. Hem anne hem baba kızlara korkunç davranıyorlardı ancak bunlar gelecek günler için sadece iyimser hazırlıklardı.

modus operandi / seri 1

mansonilized | 25 September 2007 15:23

BU YAZI LE SORCIER VE MANSONİLİZED İŞBİRLİĞİNİN BİR SONUCUDUR.HER HAKKI SAKLIDIR.

Seri Katil

“Sanırım biraz tuhafım.”

George Joseph Smith

(Küvetteki Gelinler Katili)

***

“67 Mustang’im 123 Levington Sokağı girişinde kuytu bir köşede park halinde. İçi sıcak. Sıcak çikolatam torpido gözünün üzerinde, dumanları tütüyor. Nefesim içki koktuğuna göre içine votka karıştırmışım belli. Ellerimi ovuşturuyorum malum mart ayı. Arabanın içi ne kadar sıcak olursa olsun, soğuk mutlaka girecek bir delik buluyor. Ayın 6’sı. Saat geceye yarım var. Bayan Lennord az sonra kırmızı fordu ile bu köşeden dönüp az ilerideki kahverengi evin önüne park edecek. Sarı bukleleri çok hoş. Gerçekten. Bayan Lennord fakında değil ama o çok özel bir kadın. Bu gece bunu ona hissettireceğim…”

kan dökmek

asymptot | 08 March 2007 00:02

doom
doom

habil ve kabil hepimizin bildiği meşhur öykünün iki kahramanı kardeştirler: adem ve havva’nın iki oğludur habil ve kabil, biri toprağı eker biçer, diğeri hayvanları güder, kurban zamanı ikisi de kurbanlarını verir, birinin kurbanı kabul edilmez, o da bunun üzerine diğerini öldürür. yeryüzündeki ilk cinayet gerçekleşir böylece. bu hem incil’de hem de kuran’da ortak bulunan öykülerden biridir. bu öyküden yola çıkarak kutsal kitaplar insanın kan dökücü olduğunu söylerler ki bu su götürmez bir gerçektir. yeryüzü tarihi barışı arayarak geçmiştir. şu anda dünyanın yarısında iç savaş, savaş, terör var. bunlar olmayan yarısında ise cinayetler, intiharlar, tecavüzler var. ilk cinayet öyküsünün, insanlığın ortaya çıkış öyküsü içinde yer alması insanın yeryüzüne cinayet ve yokedicilikle indiğinin de işaretidir.

insan öldürmek her ne kadar ontolojik kökenimizde olsa da o kadar kolay değildir. bunu dave grossman araştırmış: öldürme söz konusu olunca insanlar henüz seks yapmamış ergenler gibi sürekli konuşurlar. olan biten herşeyi öğrenirler, bütün mekanizmayı anlarlar ama kimseyi öldürmemişlerdir. cephede çevrenizde kurşunlar uçuşurken duygularınız altüst olur. filmlerdeki gibi değildir. filmler de herşey siyah beyazdır savaş siyah beyaz değildir bir çok gri ton vardır. bunu anlamak için tarihe bakmak yeterlidir, II. dünya savaşında askerlerin yalnızca yüzde 15-20si düşmana ateş etti, I. dünya savaşı ve içsavaşta da durum benzerdi çok farklı değildi. II. dünya savaşı sırasında pilotlar da durum çok benzer, bir çok pilot bir tane bile düşman uçağına ateş etmedi havadayken. kore’de düşmana ateş etme oranı yüzde 55e çıktı. vietnam’da bu oran yüzde 95. oranların artışı yanıltıcı olmasın çünkü bu ateşlerin çoğu düşmanı öldürmek üzere yapılmadı. savaşlardaki ölümlerin çoğu bomba ve benzeri silahlarla gelen toplu ölümler. kurşunla ölüm oranı vietnamda çok çarpıcı: 52 bin kurşuna karşılık 1 ölü!