bildirgec.org

salome hakkında tüm yazılar

Rita Hayworth

queennothing | 22 October 2009 17:10

İspanyol asıllı flamenko dansçısı Eduardo Cansino ve İrlanda – İngiliz asıllı Broadway kızı Volga Hayworth’un kızı olarak, 17 Ekim 1918 tarihinde, New York, Brooklyn’de dünyaya gelen Margarita Carmen Cansino, henüz 8 yaşındayken babasıyla birlikte “Anna Case In La Fiesta” adlı kısa filmde dansçı olarak göründü. Genç bir kız olunca, Hollywood hayalinin peşinden gitmesi gerektiğini anlayan Margarita, ilk olarak adını, sonra saç rengini değiştirdi; ‘Rita’ adına annesinin ‘Hayworth’ soyadını ekledi ve koyu kahveerengi saçlarını kızıla boyayarak, sinema tarihinin en büyüleyici kadınlarından birini yarattı; Rita Hayworth.
1934 senesinde ilk uzun metraj filminde, “Cruz Diablo“da rol alan Rita, 1935 senesinde “Under the Pampas Moon“, “Charlie Chan In Egypt” (‘Nayda‘ karakteriyle), “Dante’s Inferno“, “Piernes De Seda” (Silk Legs), “Hi, Gaucho!” (‘Dolores‘ karakteriyle), “Paddy O’Day” (‘Tamara Petrovitch‘ karakteriyle) ve Tay Garnett‘in yönetmenliğini yaptığı “Professional Soldier” adlı yapımda yer aldı. Filmlerin dans sahnelerinde anlık görünen Rita, 1936 senesinde “Human Cargo” adlı komedi yapımı ve ‘En İyi Dans Sahnesi Yönetmeni’ dalında Oscar adayı olan “Dancing Pirate” adlı yapımda yer aldı. Aynı yıl, “Meet Nero Wolfe” (‘Maria Maringola‘ karakteriyle) ve “Rebellion” (‘Paula Castillo‘ karakteriyle) adlı filmlerde rol alan Rita, 1937 senesinde “Old Louisiana” (‘Angela Gonzales‘ karakteriyle), “Hit The Saddle“, “Trouble In Texas” (‘Carmen Serano‘ karakteriyle), “Criminals Of The Air” (‘Rita Owens‘ karakteriyle), “Girls Can Play“(‘Sue Collins‘ karakteriyle), “The Game That Kills” (‘Betty Holland‘ karakteriyle), “Life Begins With Love“, “Paid To Dance” (‘Betty Morgan‘ karakteriyle) ve “The Shadow” (‘Mary Gillespie‘ karakteriyle) adlı yapımda rol aldı. 1937 senesinin 29 Mayıs günü Rita, Edward C. Judson ile dünyaevine girdi.
1938 senesinde “Who Killed Gail Preston?” (‘Gail Preston‘ karakteriyle), “Special Inspector” (‘Patricia Lane‘ karakteriyle), “There’s Always A Woman“, “Convicted” (‘Jerry Wheeler‘ karakteriyle), “Juvenile Court” (‘Marcia Adams‘ karakteriyle) ve “The Renegade Ranger” (‘Judith Alvarez‘ karakteriyle) adlı yapımda yer alan Rita, 1939 senesinde “Homicide Bureau” (‘J.G. Bliss‘ karakteriyle), “The Lone Wolf Spy Hunt” (‘Karen‘ karakteriyle) ve Howard Hawks‘ın yönetmenliğini yaptığı 2 dalda Oscar adayı olan “Only Angels Have Wings” adlı yapımda ‘Judy MacPherson‘ karakteriyle yer aldı.

1940 senesinde Rita, “Music In My Heart” (‘Patricia O’Malley‘ karakteriyle), “Blondie On A Budget” (‘Joan Forrester‘ karakteriyle), “Susan And God” (‘Leonora Stubbs‘ karakteriyle), “The Lady In Question” (‘Natalie Roguin‘ karakteriyle) ve “Angels Over Broadway” (‘Nina Barona‘ karakteriyle) adlı yapımda yer aldı.

Femme Fatale (Mata Hari)

pillibebekkuyuda | 10 December 2008 13:23

Femme Fatale bir çok kez karşımıza çıkmış, bazı büyük yazarlar tarafından kaleme alınmış, tüm dünya kültürlerinin efsanelerinde geniş yer tutmuştur..

Kendi kültürümüzde daha derine inildiğinde Anadolu Türklerinin folklöründe adı geçen, Alkarası, Albastı da Femme Fatale ye örnek verilebilir. Sinema olarak düşündüğümde Femme Fatale ye örnek( Kötü ruhlu kadın), Suzan Avcı dan öteye gidemiyor, araştırmalarımda..

Deliliğin Dudaklarındaki Islık

neceff | 24 October 2008 12:06

Clive Barker‘ın romanlarında korku kültü bir sis bulutu gibi çöker okuyucunun üzerine. Sis dağıldığında, zihninizi delip geçen fantastik dünyalar kalır geriye, o da kana bulanmış bir şekilde. Barker, kitaplarındaki kısa öykülerle üstünüze başınıza kan sıçratır adeta. Malzemesi, içerdeki veya dışarıdaki; ama daima devinim halindeki kan damarlarıyla insanın ta kendisidir. Ölüm, kan gölünün ortasında bir anda yükselen gizemli bir adadır adeta. Sonsuzluğun yeni bir boyutunu sunar okuyucuya. Ölümle yaşam arasında kalan varlıklar, tam da Barker’ın bahsetmeyi en çok sevdikleri arasındadır ve bu varlıklar illa ki deliliğin sularında yelken açan paramparça bilinçlere sahiptir.

Onun kaleminde insan malzemesi öyle bir şekil alır ve öyle bir teşhir edilir ki, öyküleri okurken tüm derinizi kaldırıp bizzat görmek istersiniz kendi içinizi. Öykülerinde, bir yanda üst üste yığılmış insan etlerinden oluşturulan tepeler savaşa tutuşturulur, diğer yanda yaydığı karanlıktan ötürü bugüne kadar gölgede bırakılan gecenin çocuklarına ya da ayın döllerine, gece ekspresiyle taşınır insanoğlu kurban olarak.

nietzsche’yi ağlatan film

fortinbras | 06 January 2008 16:45

galası 2007 yılında jarusalem film festival‘inde yapılmış olan, türkçeye nietzsche ağladığında olarak çevrilen when nietzsche wept isimli film,diğer uyarlamalarda olduğu gibi kitabı okuyanları pek doyurmayacak gibi dursa da eminim seyredenlere birkaç fikir verecektir. zaten yönetmenin de pek kaliteli filmlere imza atmadığını düşünürsek fazla bir şey beklememek gerekir.ayrıca filmde psikanalizin temel taşlarından biri olan sigmund freud‘u da seyretmek mümkün. bu filmi buradan , buradanve buradan temin edebilirsiniz.