bildirgec.org

roman hakkında tüm yazılar

Mutluluk…

Education | 24 April 2009 09:46

mutluluk/Zülfü Livaneli
mutluluk/Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli’nin muhteşem yapıtlarından biri daha… Livaneli’nin üçüncü romanı olan bu kitap, üç farklı insanı bir kitaba sığdırmış. Olay doğu illerimizden biri olan Van’da, Meryem karakterinin izbede yaşamına son vermesini beklerken başlıyor. Suçu, amcası tarafından tecavüze uğramak… Meryem on yedi yaşında bir kızdır ve töreye göre ölmesi gerekiyor. Bunu ya kendisi yapacak ya da aile fertlerinden biri onu öldürecektir. Meryem kendi hayatına son veremeyince bu iş amcaoğlu Cemal’e düşmektedir. Cemal doğuda askerlik yapmış ve askerden yeni gelmiş bir delikanlıdır. Çocuklukları Meryem ile birlikte geçmiştir ve aynı evde büyümüşlerdir; ama yine de onu öldürmesi gerekir. Bunun için Meryem’i İstanbul’a götürecek orada bu işi bitirecektir. Ne de olsa İstanbul büyük bir şehirdir, Cemal’in yakalanması zordur. Cemal, Meryem’e kimin tecavüz ettiğini bilmez. Zaten tecavüz eden değil tecavüz edilen suçludur. Bu kitapta cahilliğin, törenin kötü taraflarını daha net görebilmekteyiz. Meryem’in ölüme giderken anı yaşaması, küçük şeylerle mutlu olabilmesi insana hayatın ne kadar yaşamaya değer olduğunu gösteriyor.

İNCİ / John Steinbeck

Education | 08 April 2009 09:49

www.swisseduc.ch
www.swisseduc.ch

John Steinbeck’in üç kitabını okuduğumda üçünün de hep acı sonla bitmesi ilgimi çekmişti. Steinbeck’in hayatına bir göz attığımızda yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Öğrenimini sürdürebilmek için devamlı çeşitli işlerde (duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık) çalışmış; buna rağmen öğrenimini tamamlayamamıştır. Öğrencilik yıllarında yazmaya başlamış. Eserlerinde işçileri, yaşam koşullarını ve ilişkilerini işlemiş.

Son okuduğum İnci adlı kitabında da yine aynı acı son vardı. Kitabın kısa bir özetini yapacak olursam: Fakir bir ailenin sıkıntılı bir gününde gerek rahatlamak gerekse ekmek parası bulmak için kahramanların denize açılması ile başlar. O gün denizden güzel ve büyük bir inci bulurlar. İncinin bulunması ile kötü giden hayatlarının değişeceğini ve güzel günlerin başlayacağını düşünürler. Fakat inci ile birlikte sıkıntılarının daha da artığının farkına varmazlar. Ekmek kavgası yerine hayatta kalma mücadelesi başlamıştır, onlar için. Hikayenin sonunda biricik evlatlarını inci uğruna kaybeden roman kahramanlarımız, kötülüklerden korunmak için inciyi tekrar denize atarlar. Böylece hikayenin başında inci ile umutlanan ailenin hayalleri de suya düşmüştür.

haftanın sözü-6-

| 16 March 2009 15:22

www.antoloji.com / www.bilgiyurdu.net
www.antoloji.com / www.bilgiyurdu.net

“İsteklerini veya söyleyemediklerini erteleme; belki bir dakika sonra öyle bir şansın olmayabilir.”
by buklet of the word.

Hayat, küçük bir çocuğun gülümsemesinde bitebilir.
Hayat, en sevdiğin kişiye “seni çok seviyorum” diyemeden bitebilir.
Hayat, belki de öpmek istediğin sevgilini öpemeden bitebilir.
Hayat, belki de yazmak istediğin romana başlayamadan bitebilir.
Hayat, denizi göremeden bitebilir.
Hayat, çok sevdiğin çilekli dondurmanı son kez yiyemeden bitebilir.
Hayat, daha neler yapacaktımla da bitebilir…

çorba iki

kahramancayirli | 09 March 2009 17:40

www.turkjapan2003.org adresinden alınmıştır, portre - neş'e erdok
www.turkjapan2003.org adresinden alınmıştır, portre – neş’e erdok

murathan mungan’ın son öykü kitabı kadından kentler’in kapağı bilmem dikkatinizi çekti mi. o güzel kapak, yılların ressamı neş’e erdok’un bir resmi aslında. mungan, öykülerinin içeriğine en uygun resmi seçmek için epeyce taramalar yapmış erdok’un tüm ürünleri arasında. ne kadar yerinde bir seçim yaptığını, bilmem söylemeye gerek var mı…

YAZMA SANATI /STEPHEN KING…

admin | 06 March 2009 09:08

Tutku ile okunan bir yazar, Stephen King.

Stephen King’in her çıkan eserini takip eden biri, bir gün “Yazma Sanatı” ve Stephen King’le karşılaşırsa şaşırabilir. Stephen King denildiğinde, ‘korku ve gerilim’ akla gelirken, “Yazma Sanatı” adlı kitap ile King, okuyucularına farklı seslenir.
Yıl 1999 ve King, kendi hayatını ve roman yazma sanatını sayfalara döker. King’in yazar kimliğini anlattığı kitap, diğer ‘roman nasıl yazılır?’ adlı kitaplardan çok farklı ve ‘yazma’ ile ilgilenenler için oldukça faydalı bir kitap. Kitabın ilk bölümlerinde King’in kimliği anlatılırken, ikinci bölümünde ise nasıl yazılır, yazarken neler yapılır vs. yazı yazma ile ilgili yararlı araçlar, çok farklı ifadelerle anlatılıyor. King’in kitabında, yazma tutkusunun çocukluğu döneminde nasıl başladığı, bazı gençlik anıları ve ilk romanı “Göz”le karşılaştığı sıkıntıları öyle bir ifade ile anlatırken, yazma sanatı adeta insanı etkisi altına alabiliyor.

 foto: www.theage.com
foto: www.theage.com

Mesela, yazmaya işte şöyle başlayın diyor, kitapta…

çorba

admin | 02 March 2009 18:17

murat boz’un yeni albümü şans, çıktı. çoğu şarkısını dinledim, beğenmedim. uçurum mesela iddialı bir şarkıydı, bünye daha da keyifli, daha da iyisini istiyordu. neyse bekleyelim biraz. belki tarkan’ın şarkıları gibidir şans’taki şarkılar da. dinledikçe alışılıyordur, göreceğiz.
björk’ün şarkılarını dinliyorum bu aralar, bir de müslüm gürses’in bir ömür yetmez’ini. bilal dede resmen şarkı sözü değil şiir yazmış! müzik de garbage’tan olunca netice çok hoş..

okuma notları – on iki

admin | 24 February 2009 16:38

bazı yazlar uzaktan geçer
bazı yazlar uzaktan geçer

bu yazı beş kitaptan söz edecek.

1. murathan mungan’ın yeni şiir kitabının adı: bazı yazlar uzaktan geçer. mungan en son aralık 2007’de dağ’ı yayımlamıştı şiir kitabı olarak. bu yeni kitabının tamamına yakını muhtelif edebiyat dergilerinde basılmış şiirlerinden oluşuyor. mungan’ın yaz geçer’i türk şiiri içinde kült bir yer edindi kendine: bambaşka, apayrı. kolay kolay bir şiir kitabının başına gelemeyecek denli güzel şeyler geldi başına. başımızın üstünde taşıdık yaz geçer’i, büyüttük büyüdük. velhasıl yeni kitabının ismi içinde yaz geçer’e rastlayınca (bazı YAZlar uzaktan GEÇER), çok büyük beklentilere kapıldım. suç bende, bir şairin her kitabı çok büyük olamayabilir, gelin görün ki mungan’ın son kitabı da bu minvalde. elbette iyi ama yaz geçer’in gölgesinde bile oturamaz bence. belki de suçu mungan’a atmalı; yaz geçer ile öyle bir elmas’ı okuduk ki, ondan sonra ne yazsa aynı elmas’ı aradık arıyorum arayacağız. ama siz bu kitabı da okuyun tabii, pırıl pırıl parlayan dizeler de var, dize alıntısı bilerek yapmıyorum yoksa kitabı alma sebeplerinizi azaltmış olurum.

ustaların ustası: atıf yılmaz

kahramancayirli | 10 February 2009 10:51

bir dostumun mesajıyla uyandım o sabah: “kardeş başımız sağ olsun, atıf yılmaz yaşıtları gibi yapmış.” sonra bir başka mesaj: mevlana, insanların ölümüne değil, doğumuna üzülün diyor… 50lerin başından bugüne türk sineması’nın her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilân edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon nurgül yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen, kim bilir bir yirmi yıl daha yaşasa yine keyifle rejisörlük koltuğunda oturmaya devam edecek “türler üstü ustamız” atıf yılmaz’ı kaybetmiştik. yönetmenler genellikle yetkin olabildikleri bir türün üstüne giderler sinema serüvenleri süresince, oysa yılmaz, kadın filmlerinden, epik ürünlere, töre komedisinden, durum komedisine kadar sinema yelpazesinin pek çok ayağına uzandı: merak ve macera. işte yılmaz’ın karakterini yoğunlukla şekillendiren bu iki güdü, sinemasının bunca çeşitlenmesine vesile olur.