bildirgec.org

roman hakkında tüm yazılar

Dr.Jekyll ve Ms.Hyde

emsvizyon | 08 June 2009 18:30

ünlü roman dr.jekyll ve mr.hyde uyarlaması olan 1995 yapımı film‘in başrollerinde Tim Daly ve Sean Young yeralmakta. bilim-kurgu/komedi türündeki film her nekadar kimilerince pek başarılı bulunmasa da, türdeşi çatlak profesör’den şahsen daha iyi bulurum 😉

büyük dedesi dr. jekyll’ın çalışmalarını sürdüren kahramanımız, sonunda elde ettiği ürünü kendi üzerinde dener. ancak ortaya mr. hyde gibi bir karakter yerine, ms. hyde diye oldukça sexy bir hanım çıkar. bence oldukça komik hikayedeki kovalamaca burada başlar 😉 *

on yedi ilinti

kahramancayirli | 06 June 2009 11:31

1-Haziran da geldi. Haziranda yılandan, ramazanda imamdan korkacaksın, der eskiler. Çok sıcak, hava.
2-2006 Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazanan “Çok Tanrılı Sular” adlı şiir dosyası, Komşu Yayınları’nca yayımlandı. Kitabın yazarı Kaan Koç, 86 İstanbul doğumlu. Ve halen Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğrenci. Epeydir dergilerde ismine rastladığım bir genç. Bir an önce okumalı.
3-Şu ana dek okuduğum kitapların arasında en güzeli hangisiydi? Bu soruyu çok defa sordum kendime. İlk sorduğumda içimdeki yanıt: Orhan Kemal – El Kızı idi. Belki de insan küçük yaşlarında kitaplardan daha fazla etkileniyordur. El Kızı’ndan gerçekten çok etkilenmiştim, belki bir de yanında Yaşar Kemal – Karıncanın Su İçtiği (Bir Ada Hikayesi 2)’nin ismi anılabilir. Yaşar Kemal’in dili su gibi hakikaten. İnsan o kalın kalın, karınca duası gibi küçücük harflerle basılan romanları nasıl bitirdiğini çözemiyor. Edebiyatın büyüsü de bu.
4-İhsan Oktay Anar’ın bir internet sitesi var artık. Yeni açılmış olmalı, çünkü ben google’da sık sık Anar’ı arattırıyordum. Belki yeni bir gelişme, bir kitap vs. Anar’ın tavrı çok hoş. Beş güzel kitap yazdı, tek röportaj yok. Edebiyat büyülü kalmalı. Bir de diğer yazarlara bakın, aynı soruları aynı yanıtları tekrar tekrar tekrar… İnsanda kitap okuma heyecanı kalmıyor. Allahtan şairler böyle değil. Yoksa şiir de okunmazdı.
5-Aylin Aslım’ın yeni albümünün ilk klibi “Sen mi” şarkısına geldi. Daha sert bir müzik, ama sözleri sevmedim (sözleri bayat bence şarkının). Şarkıya da alışamadım daha. Mtv Türkiye’nin sitesinde var, klip.
6-Metis Yayınları’nın internet sitesinde gezerken Ahmet Güntan’ın bir şiirine rastladım. Bence çok etkileyici ve çok öz. Buraya alıntılamak istemedim, isteyen adresten okur, diyerek. Epeydir hiçbir şiirden bu denli etkilenmemiştim.
7-Dün gece yağmur yağdı. Evin tüm pencerelerini açtım, yağmur kokusu içeri doluştu. Yağmur kokusuyla uyudum.

onyedi tablet

kahramancayirli | 03 June 2009 09:51

royksopp
royksopp
nehir erdoğan
nehir erdoğan

1.Aylin Aslım’ın ilk albümü gel-git (2000) gibi albüm gelmedi buralara. Durup durup dinliyorum. Öldürücü bir albüm. Sıkıntılı, gergin ve güzel. Ateş gibi, su gibi ve durgun. Güzel.
2.Para ne kadar iğrenç bir şey. Sevdiğim insanların para karşısında eğilip bükülmesi ne iğrenç. Aslında iğrenç olan para değil yahu, insan.
3.Şiir dergilerine, kokularına bayılıyorum. Tedavi olmam gerekir mi? Kitapçıya girince kendimi tutamıyorum, millet dergide ne yazıyor diye bakar, ben kokusuna.
4.Yeni bir şey yazmak, söylemek ne zor. Her şey söylenmiş zati. Ne zaman mükemmel bir cümle yazdığımı düşünsem, çok geçmiyor hemen okuduğum bir kitapta, bir yazıda aynı şeyin çoktan yazıldığını görüyorum. Kat ettiğim mesafe?
5.Aylin Aslım’ın yeni albümü çıkmak bilmedi. Müzik neredeysen çık dışarı.
6.Elimdeki kitapları sattıkça kendimi daha hafif hissediyorum. 3-5 de para geçiyor elime. Daha satılacak bir sürü kitap var.
7.Yağmur yağacaktı yağamadı bir türlü. Bulut sıcağı çok fena.
8.Nehir Erdoğan ve Ayşe Nil Şamlıoğlu’nun başrolünde oynadığı Meleğin Sırları’nı, Kadir İnanır ve Hümeyra’nın oynadığı Kırık Bir Aşk Hikayesi’nin yarısını izledim. Ömer Kavur’u tek geçelim. Senaryoda Selim İleri’nin de imzası var.
9.90larda 9da 9 diye bir albüm çıkmıştı. Bir klip çektiler o albümden: Fatih Erdemci – Ben Ölmeden Önce. O şarkıyı övebilecek söz yok.
10.Gökçe’nin yeni albümünde Düşün Yakamdan adında bir şarkı var, onu da durup düşünüp durup düşünüp yeniden dinliyorum. Ateş.
11.İzmir de birinci derece deprem bölgesi. İlin, zemini en kötü semtlerinden birinde oturuyorum. Ne güzel.
12.Veysi Erdoğan’ın yeni bir şiiri yayımlanmış Varlık’ın haziran sayısında. Alıp okumalı. Birhan Keskin şiirleri hakkındaki kitabını ne zaman ve hangi yayınevinden yayımlayacak acaba?
13.İnsan kitap okudukça mutsuz oluyor. Okumamak daha iyi olabilir. Mi?
14.Epeydir korku filmi izlemiyorum. Bir vesile falan çıksa.
15.Athena’nın Kayıp şarkısı, güzel. Hele klibi.
16.Sırf ünlü oldukları için gazetelerin köşelerini işgal edenlerden nefret ediyorum. Kamyonla da para kazanıyorlar. Onlardan çok daha nitelikli yazılar yazabilecek milyar insan var etrafta. Hepsi bir temizlense ortalıktan. Yıldırım Türker ve Perihan Mağden hariç.
17.Royksopp süper. Remind Me, eski bir şarkıları ama her vakit iyi geliyor.

günah çıkartma

kahramancayirli | 02 June 2009 13:32

Sinepil, pilli’nin en sevdiğim kısımlarından biri. Sinema, filmler, oyuncular, yönetmenler,.. velhasıl sinefiller ya da herhangi bir film izleyicisi için çok hoş. Sinepil benzeri bir edebiyat oluşumu açılsa çok verimli ve keyifli olabilir. Hafif’te kimi yazar-okurlar kitap eleştirilerinden, amatör şiir, deneme, kısa öykü çalışmalarından yer yer rahatsızlar. Haklılar belki de, sinepilvari bir edebiyat sitesi olsa, biz de orada kendi çöplüğümüzde ötsek, şiirler, şairler, yazarlar, edebi ürünler gırla gitse… Tabii yine editoryal bir çift gözün rehberliğinde, güzel olmaz mı?
Bu, günah çıkartma kısmıydı diyelim. Yine okuduğum bir kitaptan söz edeceğim: Sibel Torunoğlu – Travesti Pinokyo. Kitabın yazarına yıllar önce şizofreni teşhisi konmuş, yazar değişik bir metin kaleme almış, karakterler bulanık, olaylar bulanık, mutlaka alın okuyun diyemem elbet ama böyle de bir kitap var, haberiniz ola, diye..
Sırada Eddie Little – Cennette Bir Gün Daha var. Yine malum, Ayrıntı Yayınları, malum, Yer altı Edebiyatı serisi. Normalde 20 tl olan kitabı İzmirde bir kitapçıda 4 tl görünce hiçbir şeyine bakmadan aldım, bakalım o nasıl çıkacak. Kitap okurken yayınevlerini tanımak, onlara güvenmek, güzel bir his..
Sibel Torunoğlu’nun Tımarhane Günlüğüm diye bir kitabı daha varmış. O da ilginç bir okuma sunabilir insana. Edebiyat dediğiniz değişiklik içermeli zaten, değil mi?

bir albüm bir kitap bir film…

kahramancayirli | 29 May 2009 16:36

yasemin mori mi?
yasemin mori mi?
yalın mı?
yalın mı?

Yalın’ın yeni şarkılarını dinlediniz mi? Çalıştığı aranjörleri değiştirmesi nefis yansımış yeni şarkılarına. Sözleri bir parça daha yaratıcı, şarkı söyleyişi iki parmak daha yükselmiş sanki. Belki bunda da yeni aranjörlerin payı vardır, belki tamamen kendi yeteneğidir, bilemeyiz..
Bit Pazarı şarkısının girişini de bu yılki Eurovision şarkısının müziğine benzetenler oldu. Neyse ki ciddi müzisyenlerimiz sadece ritmin bir miktar benzediğini söyledi, konu kapandı.Tesadüfen Yasemin Mori’nin birkaç şarkısına rastladım derken, albümündeki tüm şarkılar sardı. Keşke başka bir şarkısını kliplendirseymiş, belki de çok daha fazla insana ulaşabilirdi. Tabii büyük kitleler tarafından dinlenmek istiyorsa kendisi..Oda Hizmetçisinin Günlüğü’nü büyük bir keyifle tamamladım. Sürüklendim okurken, meraklandım. Ayrıntı Yayınları’nın Yer altı Edebiyatı serisinden yeni bir roman ve Metis Yayınları’ndan bu yıl çıkan bir şiir kitabı alıp okumayı planlıyorum. Bakalım artık.

dokuz'un afişi..
dokuz’un afişi..

Dün akşam Ümit Ünal’ın Dokuz filmini izledim. Nasıl sürprizli bir senaryo (kimse senaryo konusunda Ünal’a laf edemez), nasıl güzel oyunculuklar (özellikle Cezmi Baskın ve Serra Yılmaz), nasıl akıcı ve genç bir kurgu (dijital kamera farkı diyelim), ortaya mükemmel (abartmıyorum gerçekten mükemmel) bir Türk filmi çıkmış. Dokuz’u hangi yıldızlı sözcüklerle öveceğimi bilemiyorum ve de övgüm her boyutta geçerli. Senaryosu, oyunculuklar, Ünal’ın yönetimi. Müjde Arlı Teyzem filmini hatırlarsınız, Ünal’ın imzası, o filmin senaryosunun altında, hatırlatalım..Ünal, Dokuz’un peşinden iki film daha çekti: Ara ve Gölgesizler. Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş’ın aynı adlı romanından. Hemen peşinden onları da izlemeli. Ki yönetmenin üslubunu iyice kavrayabilelim..

Meta – edebiyat

kahramancayirli | 26 May 2009 12:26

Meta-edebiyat
Kahraman Çayırlı

Modernleşme bütün dünyayı etkisi altına alırken, yalnızlaşan bireye tek bir şey vaat ediyordu: Daha fazla para! Gitgide daha fazla nesneye sahip olmalı, maddi-manevi tüm değerlerimizi öğütmeliydik. Öğüttük de. Modernleşmenin yozlaştırıcı değneğinin dokunduğu her ülkenin kültür ve sanatı, bu kurutucu etkiden nasibini aldı. Gerçek anlamda sanat yapmak, üretmek isteyenlerin yerini günübirlik, görsellikleriyle ayakta durmaya çalışan neo-sanatçılar kaptı. Her şeyin metalaştığı bu dönemde, yazarların edebi niteliklerinden ziyade onların özel yaşamlarından, son sevgililerinden haberdarız. MediaCat dergisinin HTP Exclusive’e yaptırdığı “yaşayan en popüler Türk yazarları” anketine katılanların yüzde 64’ünün herhangi bir yazar ismi belirtememesine şaşmamalı. Anket sonucunda hazırlanan “en marka(!) yazarlar” listesinde Orhan Pamuk’un yüzde 20’lik oranla birinci sırada yer almasına ne demeli peki? Pamuk’un ismini kaza bela telaffuz edebilenler, milliyetçilik polemikleri vesilesiyle mi yazarın ismini zikrettiler yoksa aralarında “Cevdet Bey ve Oğulları”nı, “Kara Kitap”ı veya “Benim Adım Kırmızı”yı okuyan, en azından yazarın kitaplarından herhangi birinin ismini duyan var mıydı?Gelişmekte olan bir ülke olarak sürekli okumamız, düşünmemiz; düşündüklerimizi özgürce ifade etmemiz gerekirken, magazin ağırlıklı, bol resimli / sansasyon haberli gazeteler günlük bir milyon tirajı rahatlıkla aşıyorlar. Fikir gazetelerimizse ancak otuz-kırk bin eve giriyor. Kitap satışlarında da durum farklı değil. Yeni bir beyaz eşyanın veya süpermarket raflarını süsleyen herhangi bir gıda maddesinin tanıtımı yapılıyormuş gibi kitapların, yazarların reklamı yapılıyor etrafımızda. Böylece görece daha çok düşünsel değeri olan, daha edebi nitelikte, okura daha fazla birikim katabilecek eserler kitabevlerinde tozlanırken, geniş kitleler bol reklamı yapılan “kof” kitapları alıyorlar.

zeki demirkubuz – kıskanmak

kahramancayirli | 15 May 2009 14:53

gökçe
gökçe
aylin aslımın ilk albüm kapağı
aylin aslımın ilk albüm kapağı

Ayça Şen’i tanıyor muyuz? Radikal Cumartesi’deki süper geyik yazıları, radyo programları, Saatçi Bayırı romanı, oğlu Memo derken albümü düşüverdi elimize. Astronot, kaliteli, kulaklara iyi gelecek bir albüm. Mor ve Ötesi’nden Burak Güven ile çalışmış.. Oryantal adlı ilk klibi çıktı çoktan, dönüyor bile..
Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü geçen yıl şair Gülten Akın, bu sene ise roman yazarı İhsan Oktay Anar aldı. Önümüzdeki sene kim kazanır dersiniz?
Altın Portakal Şiir Ödülü’nün kime verileceğini de epey merak ediyorum. Cevat Çapan, Birhan Keskin, Lale Müldür, bu ödülü önceki seneler kazananlardan birkaçı..
Kitapçılara girince birçok edebiyat dergisi görmek sevindiriyor beni. Yeni ayların ilk günlerini bu yüzden çok seviyorum. Edebiyat dergilerinin yeni sayılarını beklemek, müthiş bir heyecan, benim için, mutluluk.. Sadece İstanbul değil, küçücük ilçe ve illerden de nefis dergiler geliyor, ne güzel.
Hande Altaylı’nın ikinci kitabı, Maraz, yerini aldı kitapçılardaki. Hatırlarsınız ilk kitabı Aşka Şeytan Karışır, 2006 yılının en çok satan yirmi kitabından biriydi. Bir edebiyat delisi olarak elbette yeni kitabının satış grafiğini de ilgiyle izleyeceğim.
Göksel’in yeni bir müzik şirketine geçtiğini biliyordum. Menajerini, ekibini de değiştirmişti. Yabancı ülkelerde geziniyordu en son kendini yenilemek için. Yeni şarkılarını bekliyordum bu yüzden. Mektubumu Buldun mu? ile çıkageldi. Kulaklara aşina şarkılarla. Dilerim bir an evvel yeni şarkılarından oluşan bir albüm yayınlar.
Aylin Aslım’ın yeni albümüyse çıkamadı bir türlü. Nisan sonu dediler, mayısın ikinci haftası raflarda olacak dediler. Canını Seven Kaçsın’ı bekliyoruz bakalım.
Bu sıra hangi radyoyu açsam Demet Akalın. “Pembesi gitti tozu kaldı” Bu yazın şarkısı bu mu olacak, göreceğiz. Yoğun istek üzerine klip de çekmiş.
Radyoda Gökçe’nin yeni albümünden bir şarkı dinledim pek de sevdim ama şarkının ismini bilmiyorum. Çıkış şarkısı 5 Kuruş’u sevemedim bir türlü..
Dağlarca’yı kaybettikten sonra sorumuz şu: Yaşayan en büyük Türk şairi kim?..

capcanlı güncel bir blog

mkaderoglu | 15 May 2009 14:21

kaderoglu.com
kaderoglu.com

kaderoğlu.com sizler için elimden geldiğince güncel tutmaya çalıştığım yep yeni bir blog. Hemen her konuda makalele bulabileceğiniz, program ve site tanıtımlarıyla her gün ziyaret etmenize değecek güncel bir blog. Tüm bildirgeç ailesini bekliyorum.

Çok zor, çok despot: Yavuz Turgul

kahramancayirli | 27 April 2009 17:35

züğürt ağa
züğürt ağa

Çok zor, çok despot: Yavuz Turgul

Kahraman Çayırlı

Ne kadar da sert! Bozar etrafındakileri. Hatta ağlatır. Kimselere röportaj vermez. “Vay be, konuştuk onunla, konuştuk işte” diye çığrınırlar onunla röportaj yapabilenler. Zor adamdır vesselam.

Sultan filmini izlemeye başlayıp da bırakabileniniz var mı? Türkan Şoray’ı, Bulut Aras ve Şener Şenle buluşturan mükemmel öyküyü, o sert adam yazdı işte… Derken Çiçek Abbas’ı da yazar, ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturduğu “Fahriye Abla” gelir sonra, “Züğürt Ağa” (senaryosunu yazdı-Nesli Çölgeçen yönetti), “Muhsin Bey“, “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni“, “Gölge Oyunu“, “Eşkıya” , “Gönül Yarası” ve nihayet “Kabadayı”…