bildirgec.org

peter sellers hakkında tüm yazılar

The Fiendish Plot of Dr. Fu Manchu (1980)

queennothing | 25 January 2011 11:45

Piers Haggard‘ın yönettiği ve Richard Quire ile Peter Sellers‘in yardımcı yönetmenliğini yaptıkları sinema filmi “The Fiendish Plot of Dr. Fu Manchu“, 1980 senesinde vizyona girdi. ‘Pembe Panter’ olarak tanıdığımız aktör Peter Sellers‘in başrolünde yer aldığı filmde Oscar Ödüllü İngiliz aktris Helen Mirren, David Tomlinson, Simon Williams, Sid Caesar, Steve Franken ve Stratford Johns gibi isimler de rol alıyor. Sax Rohmer’in romanından uyarlanan 100 dk’lık eleştirel film, eleştirmenlerden düşük not almış olmasına rağmen Sellers için izlemeye değer.

Being There (1979)

queennothing | 05 February 2010 12:22

Polonya doğumlu yazar Jerzy Kosinski‘nin (1933 – 1991)romanından uyarlanan 1979 çıkışlı sinema filmi “Being There” (Bir Yerde), 1988 senesinde hayatını kaybeden Amerikan sinemacı Hal Asby‘nin başyapıtı. 1980 senesinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden ‘pembe panter’ Peter Sellers‘in başrolünde yer aldığı yapımda Oscar Ödüllü Amerikan aktris Shirley MacLaine ve 1981 senesinde hayatını kaybeden iiki Oscar sahibi aktör Melvyn Douglas rol almakta. Film, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (Sellers) dalında Oscar adayı olurken, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ (Douglas) Oscar’ını kazandı.

Chance, orta yaşlı bir adamdır. Yaşına rağmen sahip olduğu çocuk masumiyeti ve bu hazinenin beraberinde getirdiği saflık, Chance’ın bahçe ve televizyondan ibaret olan yaşamının yadigarıdır. Hayatı boyunca bahçıvanlık yaptığı evden dışarı çıkmayan Chance, ev sahibinin vefat etmesiyle evin satılığa çıkması üzerine kendini sokakta bulur. Elinde bavuluyla, hayatında ilk kez gördüğü ‘dışarı’yı keşfeden Chance, gittiği yönü bilmeden yol alır. Hayatında ne bir bağı, ne bir bağlantısı olan bu çocuk-adamın sahip olduğu tek şey adı ve yaver giden şansıdır.

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb

queennothing | 27 July 2009 11:29

Brigadier General Jack Ripper, bir Amerikan Generalidir. Ülke politikasına içten içe yetersiz bulan General, savaş yanlısıdır. Ruslar’a saldırmak için fırsat kollayan General, beklenmedik bir zamanda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği‘ne ‘nükleer saldırı’ emri verir. Soğuk Savaş Dönemi‘nin hakim olduğu zamanlarda, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne yapılacak olan saldırıya az bir zaman kala, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, danışmanlarıyla birlikte, uzunca bir durum değerlendirme toplantısı yapmaktadır. Generalin ‘dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek’ olarak gösterdiği bu tehdit, söz konusu ‘nükleer silah’ olunca, 93 yıl sürecek olan bir ciddiyete sahiptir.
Devam eden toplantıya, Rus Büyükelçisi Alexi de Sadesky’nin de katılmasıyla gerilen General, Ruslar’ın yeni bir nükleer silah geliştirdiğini öğrenir. Dünyadaki tüm canlıların yok olmasını sağlayacak kadar güçlü ve tehlikeli olan bu silah, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne yapılacak en ufak bir saldırıda, ‘savunma’ amaçlı kullanılacaktır. Dr. Strangelove’ın yapacağı durum değerlendirmesi ise, nükleer tehdide trajikomik bir açıklık getirecektir.

Geoffrey RUSH / Oyuncu Değil Büyücü

sahaf1976 | 24 June 2009 13:19

Oyunculuk serüvenine Brisbane’de bulunan Queensland Tiyatro Ortaklığı’nda başlayan ve Queensland Üniversitesi’nin sanat bölümünden mezun olan Geoffrey Rush, 06 Haziran 1951 yılında Queensland’ın Toowoomba kasabasında Roy Rush ve Merle Rush’ın oğlu olarak dünyaya geldi. 1970’lerin sonlarına doğru, öğrencilik yıllarında o vakitler henüz Braveheart ya da Cehennem Silahı gibi filmlerle kendi seyircisini oluşturmamış olan Mel Gibson ile Avustralya’da ev arkadaşı olan Rush, Samuel Becket‘in “ Godo’yu Beklerken” isimli tiyatro oyununda birlikte rol aldığı Gibson’un da kendisi kadar parasız olması sebebiyle mobilya alacak para bulamayıp yerlerde kartonların üzerinde uyumuştu.

İngiltere’de Londra ve Fransa’da Paris şehirlerinde tiyatro eğitimi alan aktör, ilk kez 1981’de “Hoodwink” te rol almış, ardından bunu 1982 yılındaki “ Starstruck ” izlemişti. 1996 yılında çekilen “ Shine ”ın yapımcıları, filme gerekli finansmanı sağlamak için gişesi olan ünlü bir isim arıyorlardı. Bu durum başlangıçta Rush’un şansını azaltmış olsa da o, rolü almayı başarmıştı. ve filmdeki rolüyle Altın Küre’de “ En İyi Erkek Oyuncu ” ödülüne layık görülmüştü.

Kimse olamayan adam / Peter Sellers’ın yaşamı ve ölümü

sahaf1976 | 12 March 2009 18:01

Her gün takındığımız sayısız maskenin hangisi biziz?
Benlik dediğimiz şey aslında o maskelerin toplamı mı? Peki ya ruhumuz acıtıldığında hangi birinin arkasına saklanır ve her geçen gün daha fazla teşhirci ve röntgenci bir sapkına benzeyen bu toplumla hangisinin aracılığıyla uzlaşırız? Hangi maske bizim de sevilmemizi ve onaylanmamızı, tüm suçlara öyle ya da böyle ortak olmuşken kendimizi masum hissetmemizi sağlar?
Daha sorulabilecek o kadar çok soru varken, maskelerin ardına saklanabilmeyi bir teknik ile içselleştirmiş, oyunculukla hayatını kazanan insanları biz hangi maskemizle kucaklarız? Gerçek midir onlara beslediğimiz sevgi yoksa kısa ömürlü bir kibritin alevi kadar gelip geçici midir? Reddedişlerimizle olduğu kadar yerli yersiz alkışlarımızla da boğazındaki yağlı urganın ucunu tuttuğumuz kaç oyuncu, sanatçı vardır?

koleksiyon için doğru tercih
koleksiyon için doğru tercih

Orjinal adı, “The Life and Death of Peter Sellers” olan film; tanıyanların büyük bir çoğunluğunun Pembe Panter serisi ile hafızalarına kazınan İngiliz asıllı oyuncu Peter Sellers üzerinden tüm bu sorulara ve daha fazlasına oldukça sert yanıtlar üretiyor ve bu yolla bambaşka sorulara da yol açıyor.

Roger Lewis’in aynı adlı kitabından uyarlanan ve Stephen Hopkins‘in yönettiği, 2004, ABD yapımı filmde baş rolleri, Geoffrey Rush, Charlize Theron, Emily Watson ve John Lithgow paylaşıyorlar. Belgesel formunda bir kurmaca olarak değerlendirilebilecek film sinema tarihinin önemli bir kilometre taşı olan Sellers üzerinden bir sanatçının trajik yaşamına tanık ediyor izleyiciyi.
Filmde asıl adı Richard Henry Sellers olan Peter Sellers’ın hem sanat hayatı hem de özel hayatı neredeyse mükemmel denebilecek bir kurgu maharetiyle içiçe anlatılıyor, yanı sıra Geoffry Rush zaman zaman diğer karakterleri de canlandırarak hem filmin anlam katmanlarını zenginleştiriyor hem de seyirci için müthiş bir seyir zevkini ilmek ilmek işliyor.
Filmin sinemalarda gösterilmeden televizyonlara verilmiş olması, Geoffry Rush’ı fazlasıyla hakettiği Oskar ödülünden etmiş olsa da, oyuncu bu filmdeki performansıyla 2005 yılında Altın Küre ödülünü aldı.
Geoffry Rush’ı ve müthiş oyunculuğunu bir başka yazının konusu olarak askıya alıp Peter Sellers’a dönelim.

murder by death

schizophrenia13 | 01 January 2009 12:35

murder by death
murder by death

bir katil kim parodisi olan murder by death, haftasonu işlenecek bir cinayeti çözmeleri ve büyük ödülü almaları için çağırılan beş ünlü dedektifin düştükleri durumu klişelerle ele alan bir neil simon senaryosu.

murder by death
murder by death

robert moore‘un yönettiği filmde olayın şatoda geçmesi dolayısıyla oldukça kısıtlı alan kullanılmış, truman capote, peter sellers ve alec guinness gibi oyuncularla taçlandırılan film bunu bir artıya bile çeviriyor. karakterlerin iç rekabeti, katilin olmasa da kimin öldürüleceğinin belli olması ve öldürülecek kişinin katili bulana ödül vermesi işlerin sarpa sarmasına neden oluyor. ,

polisiye ve mizahı birleştiren yapılm 1976 yılı venedik festivali’nde görücüye çıkmış. müzikleri ise dave grusin imzalı.

the party

schizophrenia13 | 26 November 2008 10:05

the party
the party

birçok insan için peter sellers denildiğinde akla gelen ilk filmi özelliğini taşıyan the party, tahmin edebileceğiniz gibi bir sellers & blake yapımı.
1968 yılında beyaz perdede boy gösteren filmde hintli bir aktör olan hrundi v. bakshi’nin, 1960’lı yılların hollywood’unda sosyeteninde katıldığı lüks bir partiyi nasıl alt-üst ettiğini ve sakarlıklarını izleriz. bakshi’nin aşık olduğu kadın michele monet’yi ise claudine longet canlandırmış.
senaryosu 56-60 sayfadan ibaret olan filmin bu hale gelmesinin baş sorumlusu olarak ise sellers gösterilmekte, filmin müziklerini henry mancini üstlenmiş.
izlerken gülmekten kırıp-geçiren bu filmin aslına bakarsanız anlatılacak çok bir yanı yok, tüm maharet sellers’ın vücut dilinde, izlemeden kanaat getirilemeyecek bir film, filmin unutulmayan repliği ise birdy num num olarak akıllara kazınmış.

peter sellers

schizophrenia13 | 23 November 2008 10:11

peter sellers
peter sellers

peter sellers ya da ailesinin verdiği isimle richard henry sellers 1925 yılında southsea, ingiltere’de doğmuş. peter takma adını ailesinden alan sellers, protestan bir baba ve musevi bir annenin oğlu olarak eğitime kuzey ingiltere’de bir katolik okulunda başlamış. oyuncu bir aileden gelen sellers ailesiyle birlikte sahip oldukları kumpanyada çalışmış, oyunculuğun yanısıra sellers ukulele, banjo, davul gibi enstrumanları çalabiliyormuş, dans etmek ise sahip olduğu diğer yeteneklerden birisiymiş. başka kültürlerden insanları canlandırmada ve aksanlarını taklit etmede çok başarılı olmasının belki bir nedeni de 2. dünya savaşı sırasında ingiliz kraliyet hava kuvvetleriyle asya ve avrupa’yı dolaşmış olmasıdır. sellers filmlerinde büründüğü kılıkları dil ve klişelerle besleyebilen ve bunda da çok başarılı olan bir oyuncuydu.