bildirgec.org

öykücük hakkında tüm yazılar

23 Nisan Cuma

Bedrettin Dunkucocuk | 29 April 2010 09:43

23 Nisan Cuma’ya denk gelmiş kadar mutluydu uyandığında aslında. Ve Abdülhâdi Paşa, anakronizmi bir sanat olarak kullanamayacak kadar çok yaşamıştı. Sırtının yalnızca sağ tarafı değiyordu yere, tavana dik dik bakacak şekilli döndü. Tavanda…

“Koğuş! Kalk!” yazıyordu.

Bir şey hatırlamış gibi aceleyle doğruldu. Postal, çarık, çizme ve ışıklı spor ayakkabısının garip bir birleşimi olan ayakkabılarını giydi. Omzu göğsü sırtı apoletli cekedini sırtına geçirdi. Püskülleri yeleye benzer fesini taktı. Sağa “dönüverdi”, aynada kendine selâm verdi.

Yabancı Değil

Bedrettin Dunkucocuk | 11 April 2010 17:23

“Hayır, ben yabancı değilim.” dedi Fransızca , herhangi bir Fransızın anlayamayacağı bir aksan ile.

Kanada?? Hayır, hayır…

Ayakları otobüsün tabanına yapışmıştı. Sabah oldu bu, sabah. Reçel orduları sevkıyatın ana hedefi bir dilim ekmek yerine, ayakkabının üstünü daha uygun bulmuşlardı. Ya da, yerçekiminin kendisinden daha aç olduğunu da düşünebilirdi.

Zeki olduğu için yaradana şükretti. “Dieu merci!” değil, bildiğin şükür. Yoksa, ayağının altındaki kauçuğun eridiğini dahi düşünebilirdi. Hava sıcak olsa korkutmazdı bu onu, ama böyle bir soğuktaki olası bir erimeyi sebeplere bağlayamazdı, cehenneme hükmederdi. Biliyordu ki, cehennemde kimse birbirinin dilini anlamayacak.

Kapitalizm ve Kaynanam

Bedrettin Dunkucocuk | 10 April 2010 11:02

Bir sofra-i kebir…Arzın bir ucunda başlıyor, aynı uçta bitiyor masası… Dünyayı kucaklıyor bizim de onu kucakladığımızı temsilen. Envâı çeşit taam ile bin bir membanın suyu konmuş masaya. Masanın örtüsü altın ile ziftlenmiş, sandalyelerin emniyet kemerleri var Masanın bir yanında oturanları ile diğer yanında oturanlarının sadece giyinişleri değişik ve yüzlerinde aynı huzur ama vahşet, dingin kaşlar ama keskin dişler, oturuyorlar. Aşağılarda bir yerlerde kan sızıyor.

Masa birilerinin üzerine mi kurulmuş ne?

“Ben geldim” diyor haram tolgalı. Tüm masa halkı dalgalanıyor. Masa homurdanıyor, şöyle bir silkinip adamı alaşağı ediyor. Sofra katillerinin en kudretlisi kemik kırılma seslerini bastırmaya çalışarak konuşuyor: