bildirgec.org

oscar hakkında tüm yazılar

Kevin Costner THY reklamlarında!

queennothing | 19 January 2009 09:51

1990 yılında “Dances with Wolves” adlı sinema filmiyle 2 dalda Oscar Ödülü kazanan Kaliforniyalı aktör Kevin Costner, oyunculuk dışında ‘yönetmen‘ ve ‘yapımcı‘ kimliğini de sinema dünyasına tanıtmıştı.

Ünlü aktör, bir süre önce THY (Türk Hava Yolları) ile yaptığı reklam sözleşmesi doğrultusunda İstanbul’a, Atatürk Hava Limanı‘na geldi. THY’nin uzun uçuşlarında kullanmak üzere kiraladığı ‘Boeing 777-300 ER’ model uçakların reklam filminde oynayan Costner, 3 gün süren çekimler sonunda ülkesine geri döndü.

2008 BAFTA Adayları açıklandı

queennothing | 17 January 2009 19:12

BAFTA Ödül Töreni, ilk olarak 1947 yılında, Londra’da gerçekleşti. 1947’den beri her yıl düzenli olarak gerçekleşen tören, bu yıl da oldukça iddialı geliyor.
22 Ocak tarihinde açıklanacak olan ‘2008 yılı Oscar adayları’ merakla beklenirken ‘İngiltere’nin Oscar Ödülleri’ olarak kabul edilen BAFTA, 2008 adaylarını açıkladı.

Adaylara buradan ulaşabilirsiniz.

2009 Oscar Sunucusu Hugh Jackman

eabaris | 13 December 2008 12:14

hugh jackman
hugh jackman

22 Şubat 2009 günü yapılacak olan Akademi Ödüllerinin bu yılki sunucusu Hugh Jackman olarak belirlendi. Bu hafta içinde yetkililer tarafından sunucunun “beklenmeyen” biri olacağı açıklanmıştı ve öyle de oldu.

wolverine
hugh jackman

Daha çok X-Men filmleri ile tanınan Hugh Jackman Avustralya doğumlu. Son çevirdiği filminin ismi de “Australia“. Ayrıca 2009 yazında vizyona girecek olan yeni X-Men filmi “X-Men Origins: Wolverine” de merakla bekleniyor.

Her sene bir komedyeni sunucu olarak seçen Akademi bu sene Hugh Jackman gibi komediye çok da yakın olmayan birini seçerek kimilerini şaşırttı, kimilerini sevindirdi. Kişisel fikrim, Jackman’ın gerekirse çok eglenceli birisi olabilecegi yönünde.

“Hızlı Yaşa Genç Öl, Cesedin Yakışıklı Kalsın”

| 28 November 2008 13:11

Bu söz, sanki sinemanın hep genç ve asi delikanlısı James Dean için söylenmişti. 1931 yılının Şubat ayında hayata adım atan ve 1955 yılında Eylül ayının son gününde geçirdiği trafik kazası sonucu cesedi hep genç ve yakışıklı kalan, Indianalı James Byron Dean için.

Dean, 1949 yılında liseden mezun olduktan sonra, Santa Monica College’a kabul edildi. Yüksek eğitimini, Kaliforniya Üniversitesi’nde Drama Bölümü’nde tamamlayan Dean, James Whitmore‘un atölyesine katılarak, tiyatro ve dizilerde ufak rollerde yer aldı.

Clint Eastwood, oyunculuğu bırakıyor

queennothing | 21 November 2008 17:16

Unforgiven” efsanesinin yapımcısı, yönetmeni, başıboş kovboyu ‘William’. 1930, Amerika doğumlu efsanevi oyuncu Clint Eastwood (Imdb, VikipediaTR), oyunculuğunu bırakacağını açıkladı.

50’li yıllardan bugüne kadar sinema el attığı her projeye ‘altın’ gözüyle bakılan, ‘kovboy’ kavramını sinemaya kazandıran Eastwood, oyunculuğa veda edişini şöyle açıkladı;
“Yıllardan beri bir çok filmde rol aldım ve bir çok filmin yönetmenliğini üstlendim. Çok fazla yönetmen gördüm ve ben, bu işi hakkıyla yapabildiğime inanıyorum. İnsan 70’li yaşlara gelince de hala hayatıyla ilgili önemli kararlar verebiliyormuş.”

Mystic River (Gizemli Nehir)

queennothing | 18 November 2008 13:57

Bugüne kadar yüzlerce roman / hikaye sinemaya uyarlandı ve bu sayede bir çok yazar, ‘tanınmamış’ sıfatından sıyrılıp, ‘altın kalem’ oldu.
Sonuç olarak romanları / hikayeleri beyazperdede izlemek, ‘senaryo yoksulluğunu’ değil; kalemi güçlü yazarların üretkenliği sonucu ortaya çıkan eserlerin, görsel olarak da ölümsüzleşeceğini gösteriyor.

1965 Boston doğumlu Dennis Lehane, gizemli ve orta düzeyde gerilim içeren romanlarıyla güçlü bir ‘yazar’ kimliği oluşturdu.
Clint Eastwood’un yönetmenliğini yaptığı “Mystic River” adlı film, yazarın ‘sinemaya uyarlanan ilk romanı’ olma özelliğini taşıyor. 2007 yılında gösterime giren Ben Affleck’in yönetmenliğini yaptığı “Gone Baby Gone” da, yazarın “Kenzie-Gennaro Romanları” serisinden “Gone, Baby, Gone” adlı romanının sinemaya uyarlanmış hali.

Clint Eastwood
Clint Eastwood

2003 yılında gösterime giren “Mystic River”, senarist Brian Helgeland ve Eastwood’un ortak çalışması. Sean Penn, Kevin Bacon, Tim Robbins, Laurence Fishburne, Marcia Gay Harden, Laura Linney gibi güçlü oyuncu kadrosuna sahip olan film, Penn ve Robbins’e 2004 yılında Oscar Ödülü kazandırdı.

Gene Hackman

serversistemci | 24 October 2008 13:42

Gene Hackman
Gene Hackman

Amerikan sinemasının 1960’ların sonlarından itibaren birbirinden ünlü filiminde yer alan Gene Hackman‘i (gerçek adı: Eugene Allen Hackman) tanımak isterseniz..

Deniz kuvvetlerine katılmak için 16 yaşında evden kaçan ve 3 yıl orduda çeşitli yerlerde dolaştıktan sonra durulan Hackman, daha sonra Illionis Üniversitesi’nin Gazetecilik ve Televizyon Programcılığı bölümüne yazıldı. okulla beraber yürüttüğü Pasadena Tiyatrosu’ndaki küçük rollerinden sonra bir televizyon dizisinde ilk ciddi/büyük rolünü 30 yaşında aldı.

Michael Moore’un Yeni filmi

SakarPilot | 01 October 2008 09:29

Fahrenheit 9/11, Sicko, Bowling for Columbine, Captain Mike Across America gibi filmleriyle tanıdığımız ünlü yönetmen Michael Moore, 2004 ABD başkanlık seçimlerini anlattığı yeni filmi Slacker Uprising‘i tamamladı.Sinemaseverler filmi 23 Eylül tarihinden bu yana Moore’un sitesinden ücretsiz olarak izleme ve indirme (sadece ABD ve Kanada’da oturanlar filmi indirebiliyor) imkanına sahip bulunuyor.

Ayrıca ABD ve Kanada’da bulunan okul ve üniversiteler, bu formu doldurarak filmi DVD formatında ücretsiz edinebiliyorlar.
Filmi satın almak içinse bu adres kullanılabilir.
Müzmin bir George Bush muhalifi olan Michael Moore‘un bu filmi, benim bildiğim kadarıyla internet üzerinde galası yapılan ilk film.
Michael Moore,bu filmi yapma amacının, 4 Kasım 2008’de yapılacak ABD başkanlık seçimleri için herkesi oy kullanmaya çağırmak olduğunu belirtiyor.

Üç Maymun Oscar’a aday

JaAaa | 25 September 2008 12:31

61. Cannes Film Festivali’nde 3 Maymun ile en iyi yönetmen ödülünü alarak ‘yalnız ve güzel ülkesini’ grurlandıran Nuri Bilge Ceylan, aynı film ile şimdi de 81. Akademi Ödülleri’nde Türkiye’yi temsil edecek.Film hakkında bilgiye buradan ve şuradan ulaşabilirsiniz.KaynakFilmin başrollerini Yavuz Bingöl ve Hatice Aslan paylaşıyorlar.

Christopher Nolan ve Bir Kahramanın Gerçekliği

ashg | 14 August 2008 10:06

Chistopher Nolan, Hollywood’un belki de en iyi Avrupalı transferlerinden biri. Yönetmeni bu kadar özel bir sinemacı kılan özelliği ise, her kesin gün yüzüne çıkarmaya korktuğu eksik ve karanlık tarafın üzerine bile bile korkmadan gidişi.

Nolan iş başında
Nolan iş başında

Nolan’ın tek bir sinema kariyeri var. Ama asıl başarısı izlediği çift şeritli bir yolun her iki şeridini de oldukça verimli kullanmasından geçiyor. Birinci şerit küçük kardeşi Jonathan Nolan ile imza attığı bağımsız filmlerin bulunduğu şerit. Diğer şerit ise büyük Hollywood stüdyolarında gerçekleştirilen büyük bütçeli dev yapımlar. “The Following” (Takip) on sene önce adı sanı duyulmamış yönetmenin ilk önemli çıkışı olarak kabul edilebilir. Nolan bu filmde ilk tematik dertlerinin de sinyallerini verdi. Filmin ana karakteri genç bir yazar (Jeremy Theobald) hem yaşadığı metropol yalnızlığı ile başa çıkmaya çalışıyor hem de karanlık yönünü gün yüzüne çıkarmaya çalışıyordu. Bu iki tema bir femme fatale ile tamamlanınca sürükleyici bir kara film ortaya çıkıyordu. Tamamı siyah beyaz olan bu bağımsız film İngiltere içindeki başarısını kısa bir süre Britanya sınırları dışına taşıdı. “The Following” Rotterdam film festivalinde Altın Kaplan ödülüne değer görüldü. Bu büyük başarıdan sonra dikkatleri üzerine çeken Nolan (Kardeşler) adlarını tüm dünyaya duyuran asıl proje üzerinde çalışmaktaydılar: “Memento”! Jonathon Nolan’ın kısa hikayesi “Memento Mori” den esinlenerek yazdıkları senaryo ile bir anlatı sanatı olan sinemaya yeni bir soluk getirdi. Zamanı esneten kurgu anlayışı, insan hafızasını farklı bir biçimde yorumlamaları, modern bir klasik olarak kabul edilen kült film “Memento”yu ortaya çıkardı. Nolan, “Memento” da ana karakteri Leonard’ın (Guy Pearce) hafızasını iki ayrı film “strip”e ayırıp birini filmin sonundan diğerini ise filmin başından başlatıyordu. Bu yenilikçi yaklaşım filmin ana motifi olan eksik-kırık zaman duygusunu ve “Memento”nun ana atmosferini başarılı bir şekilde perdeye taşıyordu. “Memento” Nolan Kardeşlere Oscar’da en iyi senaryo dalında adaylık getirdi. “Memento”yu ”Insomnia” izledi. Başrollerini Al Pacino ve Robin Williams paylaştığı ”Insomnia” Nolan’ın kariyeri için “yeni ilkler”in filmiydi. Yönetmen ilk defa Hollywood’un deneyimli isimlerini yönetiyor ve ilk defa bir yeniden yapım (re-make) gerçekleştiriyordu. 2005 yılına gelindiğinde genç yönetmene Hollywood’dan büyük bir teklif geldi: “Batman Begins” (Batman Başlıyor) Nolan, “Batman Begins”i karanlığın içinden tekrar doğurdu ve bu kez Christian Bale’in canlandırdığı Batman’in üzerine üzerine gitti. Batman’i yalnızca çizgi roman sayfalarından beyazperdeye geçen bir süper kahraman olarak yaklaşmadı. Karakterinin geçmişini kurcalayan Nolan, Batman’i derinleştirdi ve inandırcı bir karakter olmasını sağladı. “Batman Başlıyor” yerine filme başka bir başlık aransa bu başlık “Batman Nasıl Doğdu ?” olabilirdi. Batman’i “Batman” yapan sadece kara pelerini ve uzun kulaklı şapkası değildi. Neden yarasa figürünü seçmişti, Gotham’da neden geceler hep uzundu? Nolan birer birer bu soruları yanıtladı ve karşımıza Christian Bale’in de belirttiği gibi gülünç olmaktan kurtulmuş bir Batman’i karşımıza çıkardı.