Bu söz, sanki sinemanın hep genç ve asi delikanlısı James Dean için söylenmişti. 1931 yılının Şubat ayında hayata adım atan ve 1955 yılında Eylül ayının son gününde geçirdiği trafik kazası sonucu cesedi hep genç ve yakışıklı kalan, Indianalı James Byron Dean için.Dean, 1949 yılında liseden mezun olduktan sonra, Santa Monica College’a kabul edildi. Yüksek eğitimini, Kaliforniya Üniversitesi’nde Drama Bölümü’nde tamamlayan Dean, James Whitmore‘un atölyesine katılarak, tiyatro ve dizilerde ufak rollerde yer aldı.
1951 yılında New York’a gelen ve Broadway’de küçük roller alarak oyunculuğuna devam eden Dean, N.Richard Nash‘in yazdığı “See The Jaguar” isimli oyunda iyi bir rolde oynadı.1952’de “Actors Studio”‘ya katılarak çalışmalarını sürdüren Dean, kariyerinin asıl başlangıcı sayılan “The Immoralist” (1954) oyununda rol aldı. Bu oyun ona “En İyi Yeni Oyuncu” olarak “Bloom Ödülü”nü kazandırdı.
Warner Bros tarafından keşfedilen James Dean, John Steinbeck‘in romanından sinemaya aktarılan, Elia Kazan’ın “East of Eden” adlı filmindeki rolü ile tarihe geçti ve “Dean Efsanesi” başladı.Aşk hayatında bir türlü mutlu olamayan Dean, “East of Eden” filminin çekimleri esnasında tanıştığı İtalyan aktris Pier Angeli ile evlenmek istedi. Birbirlerine aşık olan çiftin birlikteliklerine, Angeli’nin annesi engel oldu; gerekçesi ise Dean’in Katolik olması idi. Angeli’den sonra Liz Sheridan ile nişanlanan Dean, istediği mutluluğu yine de bir türlü yakalayamadı. Bu hayal kırıklığı ile New York’a geldi ve birkaç televizyon yapımında yer aldı.Nicholas Ray‘in yönetmenliğini yaptığı “Rebel Without A Cause” (Asi Gençlik-1955) adlı filmde, Natalie Wood ile başroldeydi. Bu filmdeki “Jim Stark” karakteri onu gençlerin idolü yaptı. “Asi delikanlı” lakabı da bu film ile oluşmuştur.Hemen ardından Elizabeth Taylor ve Rock Hudson ile oynadığı “Giant” (Devlerin Aşkı) adlı film onun son filmi oldu. Bu film 1956’da, Dean öldükten sonra gösterime girdi. Sinema tarihinde; ölümünden sonra Oscar‘a aday gösterilen ilk aktör, James Dean oldu.Rock Hudson ile James Dean “Giant” filminde, büyük anlaşmazlıklar yaşadılar. Bu yüzden onun ölümünden sonra Hudson’ın bir süre vicdan azabı çektiği biliniyor.James Dean, artık bir efsaneydi. Genç kızların sevgilisi, dönemin yakışıklı, asi genç delikanlısının özgeçmişi gibi, hayatı da kısa oldu. 30 Eylül 1955 yılında, kendisi gibi hızlı olan Porsche 550 Spyder marka otomobil ile yaptığı kaza sonucu ölen James Dean, hayranlarını yasa boğdu.
Ölümünden sonra çekilen “James Dean Forever Young” belgeseli; genç bir adamın nasıl hızlı bir şekilde efsaneye dönüştüğünü anlatıyor. Ron Martinetti’nin, “The James Dean Story” adlı kitabında yer alan iddialar (biseksüel olduğu gibi) halk arasında büyük tepkiler aldı. Adına şarkılar adandı. Bugün bile, Fairmount Tarihi Müze‘deJames Dean’in anısı yaşatılıyor.“Too fast to live, too young to die” – “Yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok genç”The Eagles‘tan ona adanan şarkı…
yorumlar
kendi kusmuğunda boğulan jimi,fazla dozla ölü bulunan kurt gibi şahsiyetler hızlı yaşayanlara örnek gösterilebilir.bir de bazıları 27 clup dan bahseder.
Tebrikler buket,güzel bir yazı,hala güzelliğini koruyan dünyaca ünlü bir aktör,Allah taksiratını affetsin 🙁
marilyn monroe, elvis presley ve james dean yüzyıllar da geçse efsane kalacak kişilerden bazıları. çok ta yakışıklıydı yahu
anlaşıldı fanısın 🙂
asi gençligi eşimden rica edeyim bakalım.
Bazen Marilyn Monroe ve James Dean in filmlerini izlerken ağlarım, ama ben ölsem onlar bilmeyeceklerdi..
hayır ben eşimden istiyim benim arşive koysun demek istedim bişey kastetmedim. bu arada 1977 diyince şaştım şimdi herkesin yaşını bilmedigim için
🙂
bittabi insanoğlu hayatını kolaylaştırmak için anlayamadığı garip nesnelere olaylara ve düşüncelere bir kulp takıp günlük hayatın akışı içerisinde onları kullanışlı bir yere monte etmiştir. vefakat bunu bu derece öküzlük mertebesine ulaştırmanın ne alemi var şimdi.adam göçüp gitmiş aradan yıllar geçmiş hala dinlenir hala sevilir hala fenomen vaziyetini koruyabilmiş. sesiyle belkide dünyayı 500 kere dolaşmış. dergilere kapak olmuş, hakkında filmler yapılmış daha nice nice şekillerde insanoğlunu düşüncelere gark etmiş ve etmeye devam edecekken bir şaşkınbeşer çıkıvermiş iğneleyici sözleriyle iki dakikada karizmayı çizivermiş. bu masal böyle bitermi? bence bitmez.
bu kulplama nedir anlamadım. nedir kastın acaba karşımda olsan aynı şeyleri söyleyebilecek misin? yüzüme bakarken o kelimeler bu kadar kolay çıkacak mı? yoksa sende bir klavye delikanlısı mısın?sözlerim aşşağılamak için değil. “K dergisi”n de okuduğum 27 ler klubü yazısını hatırladım. aynen bu şekilde yazıyordu orada. hem yaşam tercih.bazıları kariyerinin zirvesinde hayatını noktalamak ister, bazıları da Pc başında oturup birilerine laf atmak.
tabii bizde adettir hep bir posta güreşiriz önce arkadaşlarla, sonra söyleriz birbirimize fikirlerimizi. kaybeden biraz daha çekingen olur kazanan alır yürür fikir atıp tutma yarışmasallarında.sana söyleyebileceklerim bunlardan ibaret.seçtiğin kelimelerle aşağılar bir tavrın var. belki isteyerek belki istemeden. istemeden olduğunu söylüyorsan, öylesindir.
yo isteyerek. nezakettendir sen anlarsın diye yaptım lakin yine eski bene dönüyorum. çünkü anlamıyorsun. zaten söyleminden de belli zihniyetin kazanan kaybeden babına yaptığın atıfta. gülerim haline ego havuzunda sen de boğulma seni de anmayalım sonra…
kafan karışık galiba biraz. ego mego boşver bunları da çık şöyle derin bir nefeslen yüzüne bir serinlik çarpsın. her bünyeye iyi gelir bunlar. cana can katar. bunu da yanlış anlamazsın umarım.
jeton bana köşeli gelmiş boşuna zahmet verdim. kulp mevzusunu hakikatten anlamamış olmanı beklemiyordum herhalde. o da şöyle oluyor bu arkadaşlarımız yaşam biçimleriyle ve ölüş şekilleriyle bir bütün halindeler. bu bütün olma mevzusu mühim değil fakat bütün halleriyle sevilip sayılıyorlar. sen sevmemekte özgürsün. sen anlamamakta özgürsün. sen saygısızlık etmekte özgür değilsin. diye kolay ve basit bir şeydi aslında.
anladım 77 de izlemişsiniz o yüzden dedim yaşlarınızı bilmedigim için bu sitede şaşırdım.
hem brad pitt hem colin farrell havası var yahu
bu yazıyı beğendim efenim, ellerinize sağlık olsun.
Allah rahmet eylesin Barış Akarsu içimde kanayan yaralardan biridir.
Orası öyle sonuçta genç yaşta ölmesi üzdü beni sebebi önemsiz…
yazık..
Uzay Heparı
Allah rahmet eylesin uzay da çok genç gitti ama benim üzüldüklerimden biri de Yılmaz Zaferdir.
Nur içinde yatasıcalar.
amin..
birkac film ile gelen sohret, toyluk yuzunden ne yapacagini bilememe durumu, hazin son.. cok tanidik geliyor bu hikaye. halen ayni seyler olmuyor mu gunumuzde? sohret insanlari cok cabuk sisirip cok cabukta harciyor..
Allah islah etsin diyelim
Güzellik Musavvir olan Allah’a aittir. Biz insanlar, şekil vereni unutup şekille meşgul oluruz. Oysa ki dış görünüşümüzü elde etmek için zerre kadar çaba ve akıl harcamadık. Dünyaya gelirken saçımızın nasıl olacağını, gözümüzün ne renk olacağını seçemiyoruz.Dış görünüşe fazlaca önem verip iç görünüşün önemini unutuyoruz sanırım.
Güzellik Musavvir olan Allah’a aittir. Biz insanlar, şekil vereni unutup şekille meşgul oluruz. Oysa ki dış görünüşümüzü elde etmek için zerre kadar çaba ve akıl harcamadık. Dünyaya gelirken saçımızın nasıl olacağını, gözümüzün ne renk olacağını seçemiyoruz.Dış görünüşe fazlaca önem verip iç görünüşün önemini unutuyoruz sanırım.
Güzellik Musavvir olan Allah’a aittir. Biz insanlar, şekil vereni unutup şekille meşgul oluruz. Oysa ki dış görünüşümüzü elde etmek için zerre kadar çaba ve akıl harcamadık. Dünyaya gelirken saçımızın nasıl olacağını, gözümüzün ne renk olacağını seçemiyoruz.Dış görünüşe fazlaca önem verip iç görünüşün önemini unutuyoruz sanırım.
hayalci 3 kere haklısın
buklet bayanı, teessüf ederim, alacağın olsun…
merhaba.çok güzel yazı.
Bilgi için teşekkürlerlenskontakt lensrenkli lenstorik lenstoric lens
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba