bildirgec.org

ömür hakkında tüm yazılar

Akıl başa gelir, ömür biter…

siirimsi | 20 September 2007 17:02

akıl başa gelir,ömür biter
akıl başa gelir,ömür biter

Demir tava gelir, kömür biter
Akıl başa gelir, ömür biter…

Ne geceler gördüm, ışığı bol, karanlığa mum olmuş. Ne gündüzler yaşadım karanlığa eş … Işığını kaybetmiş, gündüzünü geceler çalmış geceler yaşadım isyanla karışık umutlar besledim yarına… Öyle insanlar gördüm, nasibini iyilikten, kardeşlikten, barıştan alamamış… Yüzünden atamamış kin gölgesini… Bahçesine umut çiçekleri uğramamış yıllarca. Olumsuzluk saçmış etrafına, temiz duyguları hiçe saymış…

ÖN YARGI…

akoni | 09 September 2007 13:10

Bu bana ,yakın zaman da gelen bir mail.Sanırım yaş biraz daha olgunlaşınca insanlar daha duygusallaşıyor. Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okudu.Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer, ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba harcıyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalardan dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir neden yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana dek de feryat figan bağırıyor .Bu olayı okuduktan sonra, Dr. Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemeyeceklerini sordu. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylediler.Dr. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırdılar.Daha sonra Dr. Ruskin hastanın (!) fotoğrafını dolaştırmaya başladı. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıydı.“ Dinlemeden,düşünmeden,tanımadan sadece bir anlık düşünce zıplamalarıyla ya da çağrışımlarla yargılar,hüküm veririz.. Belki de böylesi daha kolay olduğu için.. Zoru seçmeyiz..Çünkü bir insan ya da bir olay hakkında düşünmek , o kişiyi tanımaya ,yaşadıklarını anlamaya çalışmak dünyanın en zor ve en fazla zaman alan işlerinden biridir. Kendimizle ilgili yanlış bir değerlendirmeye asla tahammül edemezken, başkaları için bu yöntemi bu kadar içimiz rahat kullanabilmemiz ne kadar şaşırtıcı değil mi? Önyargılarımız bizim hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırırken ,başka insanların hayatlarını aynı oranda zorlaştırır.Karşımızdaki kişi bize ne kadar önyargılı davrandığımızı anlatmaya çabalarken , biz çoktan konu ya da kişi hakkında “ karar vermiş olmanın dayanılmaz hafifliği”ni yaşamaya başlarız.Dünya sadece yaşadığımız anda bulunduğumuz yerden gördüğümüz gibi değil..Olaylar da öyle…İnsanlar da…Yapmamız gereken tek şey ( çok zor ve zahmetli de olsa) bakış açımızı 360 dereceye ayarlamak….Unutmayalım ki Tanrı bile insanları hakkında karar vermek için ömrünü tamamlamasını bekliyor…

Kadınlar strese daha dayanıklıymış

NLPMaster | 02 August 2007 09:00

Araştırmaya göre kadınların strese daha dayanıklı olduğu belirlenmiş.
Kadınların; bazı hastalıklara daha az yakalandığının, ömürlerini daha uzun olduğunun yeraldığı haberi buradanokuyabilirsiniz.

Kıssadan Hisse

| 25 July 2007 15:31

Yunus Emre Anadolu’ya geldiğinde dervişliğin doruğundaymış bu topraklara sarılan zaman…Tabduk Emre`nin dergahına vardirmış onu…

Yol ehli olmaya bir yıl kadar kalmış, Tabduk`un bir dediğini iki etmemiş ama bir türlü de memnun edememiş. Ne kadar canla başla çalışsa da, Tabduk’un aklından geçeni anlayıp yerine getirse de ne bir güler yüz ne de küçük bir memmuniyet göstermiyormuş mürsidi.

Yunus dergahtan ayrılmaya karar vermiş, izin istemiş, düşmüş yollara. Bir hana varmış. Akşam üzeri, hanın bir odasında 6 tane derviş oturmuş, dua ederlermiş. Onların yanına ilişmiş. Dervişler dualarını bitirince her birinin önünde ayrı bir sofra, sofralarda yemekler dizilmiş başka başka.

Bir Ömrün Bir Hayata Eşitliği

Siradanbiri | 21 April 2007 19:37

Bireyin gerek iradesi ile gerek kendi dışında yer alan koşullar tarafından belirlenen, sınırları çizilen, renkleri serpilen, baharatı atılan doğum, yaşam ve ölüm serüveninin az çok belirlenen ya da sınırlar içinde gidip gelerek -ama dışına çıkmadan- yaşanmasıdır ömür ve şarkıda denildiği gibi ‘küsecek kadar çok ‘ olmayandır.

Bir ömrün içinin nasıl doldurulacağı yani eğitimi, para kazanması, sağlığı, yaşlılık yatırımı , aşkı, hüznü , nerede geçirileceği az çok kestirilebiliyor büyük çoğunluğunda insanoğlunun.öğretmen olacağım diyen, bu mesleği yapan akabinde ömür vefa ederse bilmem kaç yılında emekli olacağını ve alınacak ikramiye ile başını sokacak bir evin hayalini kurar insan. Güvenilirdir belki ya da vahşi kapitalizm koşullarında tercih edilendir kimi zaman umut edilen hatta kıskanılandır.