bildirgec.org

olgunlaşma hakkında tüm yazılar

Seni Bıraktığım Şehir

woofwoof | 26 November 2007 22:07

üniversiteyi okuduğum şehirde bıraktım en büyük aşkımı
aynı zamanda umut etmeyi, heveslenmeyi, sabırsızlanmayı

şehri güzel yapan içinde yaşadığın insanmış belledim, anladım
kadrin kıymetin bilemeden içine ettim de ayrılırken afalladım

yelkeni saldım rüzgara; karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenirmiş dünya diye
rüzgarın yönünü değiştirmeye çalışmayı bıraktım ben o şehirde

üstümden ne heyecanlar geçmiş olacak ki, kaldıramadım kafamı görmeye güzelin cemalini
dün boktum, bugün koktum misali olgunlaştım saydım durgunlaşmayı

sahte yazı

| 29 January 2007 22:31

Geçen gün başlığı ‘olgunlaşma’ olan bir power point sunumu izlemiştim bir arkadaşımda ve etkilenmiştim.Altında Can Dündar imzası vardı.Hatta bu konu ile ilgili bir yazı bile yazdım hafif.org da.Ama bugün yazıya link vermek için araştırırken öğrendim ki o sunum ve yazı Can Dündara ait değilmiş ve altına onun imzası atılmış.Bu ve buna benzer daha birçok yazı dolaşıyormuş internet sitelerinde Can Dündar’ın aslında yazmadığı fakat altında ismi olan.Hatta Can Dündar’da bu tür yazıların önüne geçebilmek için www.sahteyaziler.com adlı bir site bile açmış.
Altına imza atılamayacak kadar kötü bir yazı olduğunu sanmıyorum.Samimi ve doğal.Ayrıca Can Dündar’ında bu tür jestlere ihtiyacı yok.
Anlamsız ve saçma bir davranış şekli.Bu tür bir yazıyı yazabilecek yetenekte olup yazdığın yazıya kendi imzanı atamayacak kadar yeteneksiz olmak…İlginç bir durum.Ayrıca yazının başlığı ile tamamen çelişkili bir davranış şekli olduğunu düşünüyorum.Biz en iyisi bu yazıya anonim diyelim.Halkımızın bağrından kopup taaa hafif.orglara kadar geldi ne de olsa.
İşte sahte yazı;
OLGUNLAŞMAK
Artık eskisi gibi her haftasonu birileri ile dısarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran iliskiler, yeni tanısmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya basladım.
Iliskilerde tasarrufa gidiyorsun her seyde oldugu gibi ve gereksiz insanlari hayatindan atmak istiyorsun.Yapmacik, inanmadan konusmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konusmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.Istedigime istedigimi deme özgürlügüne sahibim, elestirme hakkını olusturan yasamislık ve yeterli yas faktörü artik bende de var.”Ben demistim” ,”ben bilirim”,”ben zaten anlamıstım”, sendromunda olanlarla arkadasliklari bir kez daha sorguluyorsun.İliskilerini sadelestirmeye baslayinca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun. Iyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç oldugunda göçmen kuslar gibi sicaga uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayri düsenler kalıyor.Zamanın ne kadar kıymetli oldugunu ögreniyorsun buralara kadar gelirken. Uzun düz otobanlardan oldugu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulasabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de ögrendim gide gele.Bos geçen her saniye degerli artık. Daha yapılacak çok sey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana degilim.
Gerektiginde “HAYIR” demeyi ögrendim ve bu kelime basta karsındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor. Sevgiye önem vermek gerektigini, zamanı geldiginde elinde sadece sevginin kalacagını biliyorum.Sevgi paylasildıkça olusuyor, olgunlasıyor. Aileme ve seçtigim tüm dostlarıma daha önce göstermedigim sevgi,anlayis ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu oldugu hatırlanıp anılıyor.Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya basladılar. Verecegim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir sey ögrenilmiyor. Yasamıslıgın olusturdugu bir alçakgönüllülükle gülüyorum içimden sadece.Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmis dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylasmalıyım. Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Modaya uymak adına popomun sıgmadıgı düsük bel pantolonlara sıgmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim. Ayıp, günah ya da ne derler korkuları çoktan geride kaldı .Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hosuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken simdi zevk aldıgım mekanlar arasına giriyor. Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabilecegim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm olustu.Sonra Sezen’in sarkısındaki gibi anneni daha sık düsünüyorsun ve hatta anlıyorsun. Iste bu yeni alısmaya baslanan ve giderek hosa giden yeni duruma olgunluk deniyor.
Yasamıslıgın, görmüslügün, geride kalmıs üflenmis dogum günü mumlarının bir sonucu kendiliginden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadıgına göre degisiyor bu olgunluk çagına ermek. Inanın bana hayattaki düsüsler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.Kendi dünyanın küçüklügünü kesfetmek ve buna ragmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor. Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunlugu bulmasını diliyorum.

Can Dündar

olgunlaşmışım…

| 27 January 2007 18:28

Ben de bir problem olduğunu düşünmeye başlamıştım bir süredir.Hatta bir psikologla görüşmeliyim diyordum kendi kendime.Kafamda sorular sorular…
Bazı insanlara neden böyle davranıyorum?Neden arkadaşlar sohbet ederken bazen boş boş bakıp,başka şeyler düşünüyorum?Neden bazen konuşmaya bile tennezzül etmiyorum?Neden arkadaşlarımın bazıları ile artık görüşmek istemiyorum ve neden arkadaşlarımın sayısı azaldı?
Yoksa ben büyük burunlu kendini beğenmişin biri miyim?Yoksa ben vefasız bir dost muyum?
Artık pat diye nasıl HAYIR diyebiliyorum kemküm etmeden?
Yoksa ben kötü biri miyim?
Neden altı kapılı gardrobuma sığamayıp büyük bir dolap daha alıyorum?
Yoksa ben müsrif miyim?
Neden yalnızlığımı bu kadar çok seviyor ve bundan huzur duyuyorum?Neden haftasonu dışarı çıkıp eğlenmek için eskisi gibi can atmıyorum?
Yoksa ben asosyal mi oldum?Neden hayattaki her düşüşümden gizli bir haz alıyorum?
Yoksa ben acı çekmeyi mi seviyorum?
Neden çevremde insanlar koşuştururken ben bu kadar sakinim?
Yoksa ben tembel miyim?
Bu soruların tek bir cevabı varmış.Ne vefasız ne tembel ne kötü biri ne de asosyal mişim.
Ben OLGUNLAŞMIŞIM…
Otuzunu geçen ve kafasında cevaplanmayan sorular olan kişiler Can Dündar’ın ‘olgunlaşma’ başlıklı yazısını okusalar keşke…Belkide bazı sorulara tek bir cevap bulacaklar.
Olgunlaşma…