bildirgec.org

nilgün marmara hakkında tüm yazılar

zor gelir bazen

astral | 11 January 2010 18:15

Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
HAYYAMİ

E. Johansson amcanın muhteşemlerinden.
E. Johansson amcanın muhteşemlerinden.

Aşk. Yok. Uzun süredir yok. Daha doğrusubahsetmiştim ya, 3.5 yıllık ilişkimden, biteli 2 yıl oldu ben de tık yok. Adam gibi adam olmadığı müddetçe de olmasın zaten. Artık yoruldum bunlardan. Yani kısa süreli ilişkileri kaldıracak halim yok. Eğlencelik.

Şiir ya da yazı yazmıyorum. Hissetmiyorum. Yağlı boya resim ve çizim yapıyorum. Ömrüm odamda çalışma masamın başında geçiyor. Uzak.Her şey zor geliyor zaten. Ama bu zor hissini azaltmaya da çalışıyorum. Zamanla azalacak bu his. Bara çok az gidiyorum. Alkolü nerdeyse bıraktım, vücudum güçsüz kalıyor sonrasında. Ama bazen dayanamıyorum, içiyorum.
Sarı saçlarımı kırmızı ve kirpi kirpi kısacık yaptırdım. Güzel oldu.

Daktiloya çekilmiş şiirler : Nilgün Marmara

kahramancayirli | 29 September 2009 12:38

Daktiloya çekilmiş şiirler

Kahraman Çayırlı

turkish-lit.boun.edu.tr adresinden alınmıştır.
turkish-lit.boun.edu.tr adresinden alınmıştır.

Zor, kaya gibi şiirler yazmış Nilgün Marmara 13 Ekim 1987’de aramızdan ayrılmadan önce. İlk basımı 1988 yılında Şiir Atı Yayınları tarafından yapılan “Daktiloya Çekilmiş Şiirler”i okuduğum diğer şiir kitaplarından farklı bir yere koymam bu yüzden. Okudum sakince, okudum okudum ve kitabın 97. sayfasına geldiğimde fark ettim ki bu bir ölüm kitabı; ölümler, ölmeler, cesetler kitabı. Ölümün bir şiir dosyasını nasıl sardığını, tek bir çağrışımla da olsa şairin kalemine nasıl dolandığını görmek için ayıkladım ölümleri Marmara’nın dizelerinden. Ölüm kokusunu kitabın orta yerinde aldığım için ölüm takibi de 97. sayfadan başlasın istedim:

milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.
milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.

Savrulan Beden (s.97) şiiriyle başlıyorum şairin ölümü çağırma tanıklığına. Hemen sıradaki şiir Kuğu Ezgisi’nin daha ilk dizesinde şiirlerini, kuğuların ölüm öncesi ezgilerine benzetiyor ya da öyle tanımlıyor. Şairin “ne zamandır ertelediği her acı (s.99)” çıt çıkarmaya başlıyor artık!Sonra ölümün farklı yüz ve seslerine rastlamaya devam ediyoruz. “Bu bezgin şafakta ölümün kokusu dağılıyor (s.100)”. 101. sayfada da “Anında; hepsi ölüydü” diyor şair. Ölüsüz, ölümsüz sayfayla karşılaşmayacağını hissediyor artık okur.“Kanı ürkek çocuk,bir çift pabuç bırakıyor,Tek bir ölüm için.” diyor 1982 yılının nisan ayında “Çocuk” adlı şiirinde.Sıradaki şiir “Fotofobi” hiçbir ölüm ya da ölüden bahsetmeyince (ki aslında “örtünce karanlığın / sonsuz olanağını” dizeleri çeşitli okumalara açık bana kalırsa) artık şair rota değiştirecek diye düşünüyorum. Ta ki sayfayı çevirip Aile (s.104) şiiriyle karşılaşana kadar. Şiir ölüm sözcüğüyle başlıyor (Ölüm dönmüş eve / …) !Aile şiiri, Ağustos 1982’de yazılmış. Aile’den Nisan 1984’te yazılmış “Cam Kelepçeye Evet” şiirine dek ölü yok, ölüm yok. Ama ismi olmayan s.115’teki şiirin son dizesi “ben ölümünden yad’a…” olunca, bahsetmemiz gerekti. Ve sayfayı çevirince Çıkrık şiirinin son dizesi: “Su, ölene kadar (s.116) ! Sonra bir martı kanatlarında dünyanın cesedini taşıyor (s.118). Hemen peşinden “Sevgili küçük ölüm” diyor 1984 Ekiminde yazdığı Güve şiirinde (s.120).Islak bir kedi kendi ölümünün gölünde, suyun gözünü bulamıyor bu kez (s.123). Hayvan Güldü adlı şiirinde ise şair bakın ne diyor: “Yerde bir kuyruk: ortasındayız, tepside ölüm (s.129) !

Ölü doğmuş fareler pembeliği…

hayatın neresinden dönülse kar mı?

kahramancayirli | 16 March 2008 11:38

iyi şiir peşinde karşılaştığım her yeni isimde hep aynı his. senelerdir neredeydim? madem bu ismi değil, kimi, kimleri okuyordum?

1958 yılında İstanbul’da doğar. Ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji’nde bitirir.Boğaziçi Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirir. Ayrıca Sylvia Plath üzerine incelemeler yapar. Şiirlerinde genellikle, “ben”in düşle gerçek arasında gelip giden, çok kırılgan patikalarındadır.

29 yaşındayken( 13 Ekim 1987’de) intihar eder.

“hayatın neresinden dönülse kardır” demiş, daha ne desin! nilgün marmara…daktiloya çekilmiş şiirler, geçen yıl kitapçılardaki yerini almıştı..