Niceleri geldi neler istedilerSonunda dünyayı bırakıp gittiler.Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?O gidenler de hep senin gibiydiler.HAYYAMİ

E. Johansson amcanın muhteşemlerinden.
E. Johansson amcanın muhteşemlerinden.

Aşk. Yok. Uzun süredir yok. Daha doğrusubahsetmiştim ya, 3.5 yıllık ilişkimden, biteli 2 yıl oldu ben de tık yok. Adam gibi adam olmadığı müddetçe de olmasın zaten. Artık yoruldum bunlardan. Yani kısa süreli ilişkileri kaldıracak halim yok. Eğlencelik.Şiir ya da yazı yazmıyorum. Hissetmiyorum. Yağlı boya resim ve çizim yapıyorum. Ömrüm odamda çalışma masamın başında geçiyor. Uzak.Her şey zor geliyor zaten. Ama bu zor hissini azaltmaya da çalışıyorum. Zamanla azalacak bu his. Bara çok az gidiyorum. Alkolü nerdeyse bıraktım, vücudum güçsüz kalıyor sonrasında. Ama bazen dayanamıyorum, içiyorum.Sarı saçlarımı kırmızı ve kirpi kirpi kısacık yaptırdım. Güzel oldu.İspanyolca çalışmaya başlamalıyım. Geçen 15 saat aralıksız çalıştım o kadar. Tuhafım işte. Ya çalışmıyorum ya da aralıksız. Her şeyim böyle… İnsanda bir gri olmalı.Hala ara Nilgün Marmara okuyorum. Anlatımda kendimi buluyorum. Son bir şiir yazdım.Şimdi tatil modundayım.Ya gitmem lazım ya da bu melankoliyi içimden atmam gerekir diye düşünüyorum. Manik depresif bir halim var. Çok uyumam dünyadan kaçma isteğim. Yani bir her şeyden kaçıyorum bir de dur diyorum kendime motivasyon kitapları okuyorum, meditasyon yapıyorum, spora gidiyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, neşeli oluyorum, plan yapıyorum; ya da içe dönüyorum, kimseyle görüşmüyorum, telefonumu kapatıyorum, spora gitmiyorum, gece yarısı yemek yiyiyorum, saatlerce ok oynuyorum, saatlerce net başında kalıyorum, dışarı çıkmıyorum. Sonra bu durumdan kurtarmaya çalışıyorum. Aylardır böyle gidip gelen bir halim var.Çevrem bu durumu çok anlamıyor. Çünkü ben dışarıya pek yansıtmıyorum. Gülüyorum, espriler yapıyorum, bazen alınganlık oranım artıyor, yakın çevrem anlıyor yalnız. Sabaha kadar uyuyamıyorum çoğu zaman. Dengesiz bir uyku. Çoğunlukla kabus görüyorum. Ama kendimi olumlululaştırmaya çalışıyorum çünkü rüyalarım beni gün boyu etkiliyor.Ama zaman gelip geçiyor ve öyle ki işte ben N. Marmara’yı daha çok anlar oldum… Her şeyin sonunda, ‘eeeeeeee!’ diyesim geliyor. Belirsizlik sebep.Artık daha belli olsun istiyorum bu yolda giderken.gitmek zorundasın çünkü, Marmara gibi olmayacaksan.Şaşırdığını biliyorum biraz. Dedim ya olur öyle. Geçiş dönemindeyiz, aslında bu dönem hayat boyu sürer. Çünkü insan hep ilerisini bekler. Bu da bir çelişki değil mi?Sokakta el ele sevgi dolu gezenleri gördüğüm de ya onlar tuhaf ya ben diye düşünüyorum. O kadar uzak geliyor ki.. En azından birine inanmak dahi düşündürücü. Vay be, diyorum mutlular! O kızın yerinde olabilir miydim, ben o adamın verdikleriyle yetinemezdim muhtemelen diye geçiyor sonrasında. Hayatlarını birlikte geçirecekler gibi bir halleri var. Bunu düşünüyorum. Bulması kolay gelmiyor, düşünsene, ömür. Tabii böyle düşünürsen, zor olur, adamlar olayı o kadar büyütmüyor ve yetiniyor.Ve her ilişki sorunlu, her insan eksik çoğu da biliyor ki, hayatının insanı değil! Ama yaşanmışlıklar, zaman ve emek yatırımı, her şeye yeniden başlamak ve yeniden anlatmak, bunlar korkutuyor, kişi de devam ediyor eksik yarım ilişkisine gelecekte de yarım hissederek başka gözlere bakacak kaçırdığı bir hayatı düşünerek.Bunları düşünüyorum ve ciddi bir ilişki zor geliyor emin olmak gerekiyor. ‘ ne kadar olunabilirse?’
İç huzurumla daha çok ilgilenmeliyim. Ne kadar çok meditasyon yaparsam, plan yapıp uygularsam o kadar iyi hissediyorum kendimi. Ortalık aydınlanmış, perdelerimi açayım, bugün güzel haberler alalım. ‘Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, koy gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!’ (Şems’in 40 kuralından)