bildirgec.org

mısır hakkında tüm yazılar

Arapça Domain Adresi Yolda

admin | 25 January 2010 16:45

Rusya, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, internette kendi dillerinin harfleriyle alan adlarını yazma izni aldılar. Alan adlarını düzenleyen kuruluş Internet Corporation for Assigned Names and Numbers (ICANN)
tarafından alınan bu kararla internetteki Latin harfleri egemenliğinin sona erdiği belirtildi. Bu konu ile ilgili ICANN Yönetim Konseyi Başkanı Peter Dengate Thrush,

Bu gelişmenin uzun bir geçmişe sahip internetin en büyük teknik değişikliği olacağını belirtti.

Ancak; egemenliğin sona erdiği söylenemez kanımca çünkü; internetteki alan adlarının “.com” yada “.org”dan sonra gelen noktaların ardından Latin harfi olmayan karakterler kullanılabilecek. Bunun da teknik nedenlerden dolayı hemen olamayacağı ve bu yılın ortalarından itibaren başlanacağı bildirildi.

eski Mısır kadınları

nazokiraze | 30 December 2009 10:51

Eski Mısır’da kadına diğer toplumlara göre daha çok önem verilirdi, zenginlerin hareminin olmasına ragmen, zengin olmayanlar genellikle tek eşliydi.Kaynaklara göre o dönem Mısır kadınları iri gözlü ve Avrupa kadınlarına göre daha dik memeliydi. Ayrıca günümüz makyajına çok yakın olan makyaj stilleri Mısır kadınının olmazsa olmazıydı.Zaten kozmetik kültürü Mısır’dan gelmiştir.

Heykellerden de anlaşıldığı üzere Mısırlı kadınlar süslerine aşırı düşkünlerdi, tırnaklar boyanır, saçlar yağlanır, yüze makyaj yapılırdı.Gözlere sürülen siyah sürmenin dışında kadınların peruk ta kullandıkları bilinir.Takılan mücevherler ise genellikle altın olurdu, ayaklara kadar bilezik takılırdı.

Eski Mısır‘da kadınların kullandıgı peruklar papirus lifinden yapılır , peruk takılmadan önce başa sıcakta eriyip hoş koku salsın diye bir macun sürülürdü.

Tutankhamon Kaderiyle Ölmedi, Ölmesi Gerektiği için Öldü

peornomin | 17 December 2009 09:19

aten dinin sembolü
aten dinin sembolü

Tutankhamon Mısır mitolojisinin en genç ölen ve en gizemli firavunlarından biridir ve ölüm nedeni hala bilinmemektedir. Eski Mısır’ı araştırırken bazı ortak tespitler yakaladım ve bu tespitleri sizlerle paylaşmak isterim.

Öncelikle Tutankhamon babasının IV. Amenotep (Akhenaton) ortaya çıkardığı Aten dinine (tek tanrı inancı) inanıyordu. Peki, bu din nasıl oluşmuştur? Tevrat’ta olay şöyle bahsedilmektedir. Hz. Yusuf’u kardeşleri mısıra köle olarak yolladıklarında Akhenaton yeni firavun olmuştu. Bir gün Akhenaton rüyasında 7 olgun başak ve 7 çürük başak gördüğünde Hz. Yusuf zindanda rüya yorumculuğu yapmaktaydı. Akhenaton rüyasını yorumlanmasını istediğinde bu rüyayı hiç kimse yorumlayamaz ve bu rüyayı sadece Hz. Yusuf yorumlar. Akhenaton Hz. Yusuf’dan çok etkilenir ve onu yardımcısı yapar. Hz. Yusuf’un söyledikleri çok doğru olduğuna inan Akhenaton onun dini olan Tanrıya İnanmaya (Tek Tanrı İnancı) başlar. Amon tapınaklarını kapatır ve her yere Aten inancını yaydırır.(*’’ Aten’’ adının olmasının sebebi Tanrının 1001 adı olmasıdır) (…)

PETRA

dkare | 14 October 2009 17:37

O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 67-68)

4.yy da Perslerden kaçan nebatiler kendilerine yeni yerleşim yeri olarak Musa vadisini seçerler. Bu vadide Ad kavminin başına gelenlerin kendi başlarına gelmemesi için evlerini kayaları oyarak yaptılar. Bir müddet yaşadılar bu devasa mekanda, sonra bir anda ortadan kayboldular. Ad kavminin başına gelen onlarında başına gelmişti. Putperestlikleri ve Salih (AS) çağrısına kulak asmamaları onların da sonunu hazırlamıştı. Oysaki Ad kavmini çok iyi bilen bir kavimdi ve evlerinde geçmişte yaşanan bir olaydan ders alarak yapmışlardı ama evleri onları koruyamadı.
Peki ne oldu bu kayadan evlere. Onlar evlerini öyle bir yapmışlardı ki yüzyıllarca bozulmadan kalabilirdi ve de öyle oldu.

Mısır’a yolu düşen bir gezgin olan Johan Burckhardt bu şehrin peşine düştü ve buraları tekrar gün yüzüne çıkardı. Ürdün çöllerinde bulunan bu yerde anfi tiyatro, tapınaklar, saraylar ve mezarlar mevcuttur. Bu şehir günümüzde PETRAdiye dillendirilir. Petra şehri bizlere geçmişten haber getiren bir elçidir. Bu şehir, aslında muhteşem güzelliğinin arkasında nice çirkinlikleri barındırır.

HZ. Muhammet (SAV) efendimizin Tebük seferine giderken buradan geçtiği, geçerken de yanındakilere buralarda fazla oyalanmayın hatta buradan su içmemeleri konusunda uyardığı söylenmektedir.

altın elbiseli adam

nazokiraze | 24 September 2009 15:38

pavel leus bundan 6-7 yıl önce sibirya’da yaptıgı kazılarda 2700 yıllık bir i̇skit mezarı buldugunda hayrete düşerek hemen polis çağırmaları için yardımcılarına seslenir, çünkü buldugu mezarda iki iskeletin dışında hiç görmedigi kadar çok altın vardır. aynı hayrete daha sonra hermitaj müzesinden gelen keşif kolu başkanı konstantin çuganov’da düşer çünkü sibirya’dan şimdiye kadar çıkan en yüksek miktarda altını görmüştür.(20 kilo)

tarihe altın ustası olarak geçen i̇skitler’in bu ilk bulunan altınlarla dolu mezarları değildi elbette, kazak arkeolog kemal akişev tarafından 70 li yılların başında bulunan içerisinde dünya tarihine geçen altın elbiseli adam‘ın da bulundugu mezar tutankamon’dan sonra içerisinde en çok altın barındıran mezardır. henüz yirmisine varmamış bir prensin iskeleti üzerinde üçbin parça altın plakadan oluşan elbise çeşitli figürler içerir, konik biçimli şapkasında bile 150 parça altın plaka yer almaktadır.bu mezarda altın elbiseli adam’ın dışında tam 4800 parça altın bulunmuştur.( bu mezar aslında yol ve garaj yapımı için yapılan kazı işleminde görülerek resmi makamlara bildirilmesi sonucu ortaya çıkarılmıştır ve türk oldugu söylenen bu prensin elbisesi alma-ata müzesinde sergilenmektedir )

abur cubur

nazokiraze | 04 June 2009 10:29

Hayatta yapılmaması gereken ama mutlaka fazla sayıda insan tarafından yapılan şeyler var, suçlardan ,yasaklardan bahsetmiyorum, yapılması yasal olarak yapılması serbest olan ama bedenimize zarar verdigi için yapılmaması lazım gelen şeyler sigara, içki veya fastfood yiyecekler mesela,ancak hiçbiri aslında fazlaca tüketilmemesi gereken ama insanların vazgeçmeyi asla düşünmek istemedigi aburcuburların( Amerikalılar junk food ,İngilizler food fight der) yerini tutamaz gibi geliyor bana.(aburcubur gençliği)

Yaşadığım sürece en az ilgimi çeken yiyecek türüdür abur cubur, ne bir gofret severim ne bir şeker, elime bisküvi alıp yediğim görülmemiştir, ancak her anne gibi zamanım dondurmaların, lolipopların, cipslerin içinde geçiyor ,ister istemez onlarla haşır neşir oluyorum.( Eşimin çekirdek merakı sayesinde de evde her akşam yarım kilo çekirdek yeniyor)

İki yıldır içeriklerine dikkat etmeye çalışıyorum bu abur cuburların , kızımda bu konuda duyarlı , içerigindeki katkı maddelerini mutlaka okuyoruz ( elden geldigince tabi) dikkat ediyoruz .(BESİNLERDEKİ KİMYASAL MADDELER ve ÇOCUKLARA ZARARLARI) Ancak yine de bunu tam anlamıyla uygulamak mümkün olmuyor, üç yıl evvel kızına özel olarak katkı maddelerinden emin oldugu her yerde bulunmayan bir markanın çikolatalarından, gofretlerinden getirten görümcem bile sonunda pes etti, hep aynı şeyleri yiyen çocuk isyan edince o da normal market bakkal hayatına döndü, ancak yine de içerigi fazla boya içeren renkli şeylerden kaçınıyor (draje şekerler, jelibonlar).