bildirgec.org

mine g kırıkkanat hakkında tüm yazılar

HABERTÜRK’TE NELER OLUYOR ?

antiemperyal | 14 October 2009 14:05

C.Eren ÇELİK

Arkadaş bir tartışma nasıl bu kadar sulandırılır, gerçekten ciddi bir tartışma konusu nasıl raiting kaygısı ile lime lime edilir Pazartesi günü HABERTÜRK ekranlarında “canlı canlı” izledik.

HABERTÜRK’ün elinden gelse kameralar karşısında yatıp kalkacak olan Genel Yayın Yönetmeni, “Analiz hastası”, “tez-antitez-sentez ustası ” sayın Yiğit Bulut, Ermenistan ile Türkiye arasında imzalanan protokollerin tartışılacağı programın adeta bir panayır yerine çevrilmesine, raiting uğruna tuttuğu çanakla bence son dönemde medyadaki en büyük kepazeliklerden birisine imza atmıştır. Kendisi ile ne kadar övünse azdır. (EE, Yiğit’i öldür hakkını ver)

yirmi adımda zaman

| 21 May 2006 17:33

merhaba günnükcan,

sen bu yazıyı okurken ben kahvaltımı yapmış, çayımı yudumluyor olacağım. evet evet, bu saatte kahvaltı!

kısa özete geçiyorum:
1. 24 saatin 20’sini evde geçirip o kadar yemek yedikten sonra evde kod yazmaktan, patates yumrusu gibi bir şey olup çıktım efendim. önümde benden habersiz yapıştırılmış gibi duran göbeğim beni rahatsız etmelerde… kendisiyle pek yakında ilgilenmek gereği doğdu. hele şu çalışmalarım bir sonuç versin bakayım…

2. beşiktaş’ta güzel bir lokanta olan ali baba restaruant’a gitmiş idik. ekmeğin üzerinde kalan unlardan dolayı, tutmuş olduğum tuzluğun elimden fırlayıp yere düşmesini engelleyememiş bulundum. oranın garsonlarına garip bir eğitim veriyorlar sanırsam. niye dersen, ne yaparsan yap; ilginç bir şekilde gülümseyip rahat etmeni sağlamaya çalışıyorlar. bunu anlatmamın nedeni şu ki; garsonlar “hiç önemli değil aaabi” dedikten 3 saniye sonra yan masadan aldığı tuzluğu masama koymak istedi. ve o da düşürdü tuzluğu! içimden dedim ki, “valla hakkaten önemli değilmiş sanırım”!

Mine G. Kırıkkanat

onerty | 27 July 2005 19:14

evet aydınımızın havaalanı dönüşü cevre yolunda pinik yapan insanlarımıza serzenişi.

otobüste okurken kendimden geçtim, sinirlerim bozuldu acaip. hangi ülkede bir aydın insanını bu derece yerden yere vurabilir, olayları değiş kişileri kritize eder ve günlük bi gazetede kendine bir köşe bulabilir?

İnsanları modern olamamakla, et yemekle, kıllı bacaklarıyla suçluyor. o kadar ucuz ki yazılanlar, “balık yeseler böyle hatur hutur kaşımazlar” gibisinden bi de formül bulunmuş. tam da cemil meriç‘ in tasvir ettiği toplumundan uzak aydını gördüm bu yazıda. zaten okumaktan hoşlanmadığım köşesini de bi daha okumamaya karar verdim.