bildirgec.org

mevsimler hakkında tüm yazılar

AŞKI YAĞMURLARA SAKLA!!!

il mare | 18 March 2010 09:27

Bu şarkıyı söylememek için, bir uyarı yazısıdır:

Biriyle bir şey yaşayacaksan eğer, mevsimleri getireceksin ilk aklına. Birini,ucundaki ayrılığı aklına getirecek kadar çok seviyorsan eğer,hesabını yapacaksın,onla olan vakitlerini olabildiğince az mevsime yayacaksın, ve mümkünse en soğuğuna… Bir ilkbaharda kimseyi sevmemelisin birkere… Cennet köşelerden biryerlerden rüzgarın ödünç getirdiği kokuları,her bahar yalnız duyumsayacaksın…Bu güzelliği sadece kendi başınayken tadacaksın,kendini bu yalnızlığa alıştıracaksın,en güzeli böylesiymiş gibi benimseyeceksin…Aksini yaparsan kurtulamazsın,aksini yaparsan yalnız kalmaya katlanamazsın ve en kötüsü hep yalnız kalmak istersin.Ya onla içine çektiğin kokuları,katlanılmaz da olsa yalnız yaşamak istersin ya da zaten başka hiç kimseyle…

Baharlar çok tehlikelidir aşk meşk işlerinde… Yaz da bir nevi öyle,bahardan nasibini almış ağaçlar,dağlardan gelen kokular,parıldayan maviler…Yazın da yalnız olmaya bakacaksın,olmazsan çünkü,birdahaki yazın da onla olmak zorunda…Ya olmazsa,giderse? O zaman işte, birliktelikten aldığın tadın çok uzaklarda olmasının getirdiği yalnız olma zorunluluğu çekilmez olur, bir başkası ise dayanılmaz…

Beklenen Şiir

herbivor | 29 July 2009 11:38

beklediğim bir yaz var
sonbaharın oltasına takılmış
ve güzel mısraları taşıyacak yanında
ege kızları kadar, olabileceği kadar

beklediğim yüzler var
özlemeyi istediğim
görecek kadar bile özleyemiyoruz
sevecek kadar bile gülemiyoruz
kalbimiz vardı bir zamanlar
hissedemiyoruz

beklediğim şiirler var
kaldırım taşlarında yazılmış
ki hala olmamış onlar
yitik özneleri var

beklediğim bir güz var
oltasına yazı bağlamış
ve beklenen yüzleri getirecek
umulan bir yağmur akşamında

KIM KI –DUK / İKİYE AYRILMIŞ BİR ÜLKENİN TEK VE KOCAMAN KALBİ (2)

sahaf1976 | 03 July 2009 18:41

Coast Guard
Coast Guard

2002′ de ”The Coast Guard” ise akıllara J.J.Rousseau’nun, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı eserinde geçen ünlü sözünü getiriyor; “Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “bu bana aittir” diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun ilk kurucusu oldu. Bu sınır kazıklarını söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da hemcinslerine “bu sahtekâra kulak vermekten sakınınız, meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise hiç kimseye ait olmadığını unutursanız mahvolursunuz” diye haykıracak olan adam, insan türünü nice suçlardan, nice cinayetlerden, nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu!”
Yönetmen bu filmde de kendi hayatının beş yılını verdiği Deniz Kuvvetlerinde biriktirdikleri üzerinden girişir sorgulamaya, kendi içinde çatışmalar yaşayan bir sahil koruma müfrezesi ikiye bölünmüş Kore’yi simgeler gibidir.

Spring, Summer, Fall, Winter and Spring
Spring, Summer, Fall, Winter and Spring

Militarizme ağır bir eleştiri yolladığı bu filmde, Kuzey Kore’ li casusların ülkesine girmemesi için gece devriyesine çıkan ve milliyetçi duyguları son derece ağır basan bir asker sahilde sevişen bir çifti malum düşman zannederek ateş eder ve çiftten erkek olanı öldürür. Cinayetle birlikte askerin ve sevgilisi öldürülen genç kadının hayatı birbirine ölümle, suçla, suçlulukla, korku ve paranoyayla, nefretle bağlanmış olur. Üniforma ve sınırlar, devletin resmi aygıtları bir tarafta dururken sınırların anlamsızlığı ve insan hayatının değeri de öbür tarafta durmaktadır.

2003 yılında çektiği “Spring, Summer, Fall, Winter and Spring” yönetmenin seçtiği resimlerin insan ruhunda bıraktığı o haz sebebiyle oldukça beğeni topladı.

Bir fırtınaydı, belki bir bora

siirimsi | 10 March 2008 17:26

Neden her fırtınada yalnızdır insan?..Neden sadece güneş varken mavidir gökyüzü?…

Bir fırtınaydı, belki bir bora, kim diyebilir ki hortum değildi?… Esti, esti, kavurdu, gecti.
Zor, kelimesinin , sabır ve şükür etmenin anlamını öğretti, belki de gerekliydi…
Zamanı da gelmişti, kim diyebilir zamanı değildi?..
Küçük değildi, önce esti, bir meltem gibi, sıcaktı.
Sonra büyüdü, devirdi, yıktı, parçaladı, sanki hiç bitmeyecek gibiydi, bitti…
Birden bire kavruldu ortalık, gündüzde bile karanlığı görmek gibiydi, soğuktu, sıcağında dondurdu.
Esti, geçti…
Bir fırtınaydı, insan değildi, ama gözleri vardı, karanlık bakıyordu, simsiyahtı, bir devdi…
Yakaladığını bırakmayacaktı sahiden, insafsıza benziyordu…Şaşırdım…Bıraktı, şimdi geçti…