Trafik ışıkları dünyanın vazgeçilmez araçlarından biri. Genelde trafik yoğunluğuna ve bulundukları konuma göre önceden ayarlanıyorlar ve sürekli belirlenmiş olan aralıklar ile yanıyorlar. Fakat gerçek hayatta bu durum bazen gereksiz yere ışıkta beklemenize bazen de trafiğe neden olabiliyor. Dresden University of Technology ve ETH Zurich ortak bir çalışma ile kendini o anki trafik yoğunluğuna göre ayarlayan trafik ışıkları üretmişler.
“O ses” de neydi öyle?
Gözlerimi açtığımda karşımda
harap olmuş yıkık dökük bir bina…
Etraf toz duman içinde,
Kasvetli bir hava ve dayanılmaz bir koku…
Ötede bir araba var, hafiften yanıyor,
Dumanlar yükseliyor dört bir yandan.
Önümde sırtı bana dönük bir cansız beden.
Bense yerde iki büklüm, yatıyorum,
Vücudum kan bere içinde…
Kendimi bile hissetmiyorum.
Her şey o kadar güzel planlanmış ki!
Adeta bir korku filminin karesindeyim.
Çok geçmeden telaş ve koşuşturmaca…
“Neyin var?“ diye bile sormadan
alıp apar topar götürdüler beni.
Hem de hiç bilmediğim, görmediğim,
gitmediğim, kapkaranlık ve soğuk bir yere…
Üşüdüm, hem de iliklerime kadar,
Üstümü örtecek bir battaniye bile vermediler
Kırmızı ışıkta geçen sürücüleri ne etik ne vicdani ne de yasal kurallar durduramıyorsa yeni bir çözüm bulmak gerekiyor. İşte Koreli tasarımcı Hanyoung Lee‘nin bu “sanal duvar”ı ile kırmızı ışıkta geçme oranı düşecek gibi.
Lazerlerle yapılmış bu duvar, yürüyen yayaları resmediyor ve sürücülerin geçmesini psikolojik olarak zorlaştıracak daha etkili bir uyarı sistemi sağlıyor.
[Kaynak]
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=267142
İzmir’de gördüğüm bu kavram trafikte büyük yarar sağlıyor. Yeşil Dalga 60 km yazıyorsa eğer yoldaki tabelada hep 60 km ile devam ettiğinde hiç kırmızı ışığa yakalanmadan gidiyorsun, hem de böylece hızını tehlikesiz bir sınırda sabitliyorsun.
Bir insanın son saniyeleri gibi gözüken bu sahne, aslında bir insanın ne kadar şanslı olabileceğinin göstergesi.
Geçiş anında karşıdaki trafik lambasında patlayan flaş, olayın gerçekliği hakkında ipucu niteliğinde.
Buyrun şuradan izleyin.
