bildirgec.org

kavuklu hakkında tüm yazılar

Karagöz ile Hacivat’tan Komedi Dükkanı’na…

admin | 27 February 2009 13:15

Karagöz ile Hacivat
Karagöz ile Hacivat

Türk tiyatrosunun temelini oluşturur Karagöz ve Hacivat. Rivayete göre Ulucami mimarı kellesinden olmamak için işlerin gecikmesinden sorumlu tuttuğu sivridilli ve komik ikiliyi Orhan Gazi’ye gammazlar. Neticede iki nüktedan işçinin kelleleri gider ya artık pişmanlık fayda etmez.
Ölenin ardından “badem gözlü” edebiyatı işler ve Şeyh Küşteri padişaha bu ikilinin konuşmalarını taklit eder. Geleneksel gölge oyunumuz da böyle başlar.

İşte bu Karagöz oyunu, Şeyh Küşteri’nin hayal ağacı’nda başlatıp Dümbüllü’lerin devam ettirdiği ortaoyunundaki Kavuklu – Pişekar atışmasına, oradan da günümüz televizyon ekranlarındaki “Komedi Dükkanı”na kadar taşınır.

Tolga Çevik
Tolga Çevik

Neşeli Mizah Merkezi

knemo | 13 April 2003 16:59

Bkz

Mizah Merkezi’ne bahar gelmiş. Herkes hafiflemiş gibi, daha neşeli, ölüm düşüncesinin getirdiği karamsarlıktan sıyrılmış. Bu kursun en ilginç özelliği bu belki de, 150.buluşmadan sonra bile herşey yeniden başlayabiliyor, yeni birisi çıka gelip, kağıdın üstüne bişeyler çiziktirebilir. Bir nevi pembe dizi. Bu haftanın yeni karakterleri: Ateş fırlatan çocuk, Portakal, Cosmo Şehmus, Kulağı Duymayan Kız ve Leyl’a. Leyl’a ile Kulağı duymayan Kız ilk kez geliyor. Leyl’a Uzun Saçlı Kız’la burada buluşmak için sözleşmiş. Geçen haftaki, tahrip gücü yüksek laflardan sonra Uzun Saçlı Kız gelmemiş. Leyl’a yanlız kalmış.


Ateş’in herşeye hayret etme kabiliyeti var: “A öyle mi?Hadi ya!! Bak bunu bilmiyordum!!”. Bir de kibritten yaptığı füze rampasıyla karşı masadakilere yanan kibritleri fırlatıyor. Arkasından, “Kanımız, Canımız, Feda sana ya Saddam!” marşını şöylüyor. Karşı masada oturan Portakal da kendi füzelerini imal etmeye karar vermiş, kibritler havada uçuşuyor. “Arkadaşlar doğru duralım!” diyor Pişekârcığım. “Bu Ruşen, hakkımızda ileri geri yazılar yayınlıyormuş hafif.org’da.”


Ateş doğal olarak şaşırıyor: “Sahi mi, ben de arkadaşın yazdığı bir romanda oynadım geçenlerde, yakında yayınlanacak. Osmanlı zamanında geçiyor, Kadı Debelemez karakterini bana bakarak yazmış.” Kavuklu: ” Hadi ya, poz mu verdin, fotoğraftan mı çalışmış arkadaşın?”


İlgiyi tekrar üstüne çekmek isteyen Şemus konuyu değiştirmeye çalışıyor: “Geçen gün ne oldu biliyo musunuz, taksiye binmiştim, taksici tutukladı beni!” Pişekâr: “Nasıl yani??” “Sivil polismiş taksici, yoldan geçeken göstericileri gözaltına alıyorlardı, ben de ne yapmış ki adamlar, niye tutukluyorlar dedim, şeklimiz de doğulu ya, taksici hemen karakola çekti, beni de gözaltına aldılar. Sonra içeri girdim, kodeste adamlar rakı sofrası kurmuş, içki içiyorlar, gel hele anlat bakalım delikanlı sen neden düştün buralara dediler, uzun hikaye dedim, boşverin…” “Geçenlerde Çevik Kuvvetin önünden geçerken de bir hayli ilgisini çekmiştin polis kardeşlerin.” “Ha evet internetten bomba yapma tekniklerini okumuştum, onu mu diyosun?” “Evet, hepimiz bir ağızdan “Sen bomba yapmayı biliyordun değil mi Şeyhmus deyince nasıl da dönüp bakmışlardı ama!” “Evet, bomba yapmayı biliyorum sahiden de. Ama şimdi daha hayati şeyler üstüne çalışıyorum…” “Ne mesela?” “Bizim sitedeki arabaların plaka numaralarını yazıyorum bi kağıda, ileride otuzbir çekerken lazım olabilir.” “Ne!!!” “Yolda kalırsam o numaralara bakıp otuzbir çekcem.” “Otostop mu mu demek istiyorsun?” “Ha.. evet otostop…Depremde eve dönerken de işe yaramıştı, Otobüse bindim, para istediler, ben görevliyim benden para alamazsınız diye bağırdım, otobüsten attılar..Sonra ben de kamyonlara otuzbir çektim, şey yani otostop demek istedim.”