bildirgec.org

karşılıksız aşk hakkında tüm yazılar

Serçeler ve Gözyaşlarıyla Gelen Ölümleri

miss ladybird | 03 January 2009 21:08

Bir serçe kadar narin ve ürkek duygularım; hayatın anlamını ararmışcasına bakıyor etrafa,izliyor olanları…Düşünüyorum, anlamaya çalışıyorum. Yapamıyorum kalbim buna izin vermiyor. Seviyordu çünkü. Seviyordu sevmesine de; karşılık bulabilir miydi? “Belki bir umut!” diyordu hep.Olan olmuştu çok geçti artık birşeyleri telafi etmek için.Son sözü son cümlesi “Seni bir serçenin gözyaşı kadar seviyorum sevgilim.”demek oldu. Karşısındakinin şaşırdığını görünce; düşünmesini beklemeden açıklama gayretine girdi.”Çünkü…” dedi durakladı birkaç saniye. Sonra devam etti baştan alarak tek bir seferde söyledi. “Çünkü sevgilim serçeler ağladıklarında ölürler!” dedi ve sustu.Artık gözler konuşuyordu.O anlam dolu bakışlar karanlıktan aydınlığa çıkmaya yeter miydi? Yetmedi…Çocuk hiçbirşey demeden arkasını döndü ve çekti gitti…

Kelebek ömrü

xcrescentx | 10 November 2008 17:38

Hayat gösterdi ilginç yüzünü. Birisi geldi yanıma bana aşık olduğundan beri çok fazla kelebek ölmüş; artık ölmelerini istemiyorum etrafımızda uçsunlar dedi. İşte bu çok zor bir seçimdi benim için daha fazla ölmesinler diyordum neşeyle uçsunlar etrafta.
Ama olacak gibi değildi zaman dedim. Öyle bir zaman olacak ki kelebekler bitecek dedim. Ya bitince ben ölürsem sıra bana gelirse dedi. Hayır dedim kelebekler senin zayıf yönlerin aynı zamanda seni daha fazla insan yapan yönlerin dedim onları bir bir öldürüyorum hepsi bitince çok daha az üzüleceksin herhangi bir şeye üzülmek çok daha zor olacak çünkü bu kadar ölümden sonra onlar sana komik gelecek daha güçlü olacaksın dedim.
Dinledi beni fakat ben güçlü olmak istemiyorum dedi. Düşündüm haklıydı melankolinin de sevilecek yanları vardı hayal meyal hatırlasam da. Bir şey diyemedim. Gidecek dedim bitecek dedim bitmesin dedi gitmesinler dedi. Hiçbir şey yapamadım. İşte o zaman ben de kendiminkilerden biraz öldürdüm.
O zaman hatırladım ne de acı veriyormuş ölümü izlemek. Güçsüz kalmayı yeğliyormuşsun onların yaşaması için. Fakat daha sonra her şeyini öldürmeden sadece kelebeklerin ölsün istedim ben.
Aşk… tehlikeli bir oyun… bir kumar oynadın kaybedeceğini bile bile. İşte bu yüzden çok cesaretlisin… benden daha cesaretli… korktum evet hala da korkuyorum geriye kalanları elinden almaktan. Çünkü aşk emek ister ve bu emeği vermezsen aşk birisinden bir şeyler alır götürür istemesen bile. Buna izin vermek istemedim çünkü götürdüğü şeyler çok can yakabiliyor. Korumaya çalıştım belki beceremedim. Üzgünüm… kelebeklerine iyi bak onların hepsini kaybetme biliyorsun kelebeklerin ömrü bir gündür. Her acıyla geçen gün birisi ölüyor… bana aşık olduğundan beri çok fazla kelebek ölmüş…

8 yaşındaki 1 çocuğun ilk aşk acısı

asiti kacmis kola | 21 March 2008 11:32

ilk aşk
ilk aşk

aşka 1 parça da olsun inananlar için ilk aşk, ilkokul ilk yıllarına denk düşer. belki bilindik aşk tanımlarına ve kriterlerine uymaz o çocukluk aşkı ama “ayağının yerden kesilmesi”, “karnında kelebeklerin uçuşması”, “yemeden içmeden kesilme”, “karşılık bulamadığında hissedilen bol kalp kırıklığı ve girilen mini depresyon” ile bal gibi de aşktır o.
o yılların üzerinden çok uzun yıllar geçtiği için ilk aşk konusunda en fazla bunları söyleyebilirim ben.
şimdi sözü 8 yaşında ilk aşkı tatmış, bununla da kalmayıp ilk aşk acısını da yaşamış 1 erkek çocuğuna (ki kardeşim olur kendisi) bırakıyorum. (şiirin tek bir harfine bile dokunulmamıştır)

Aşkın Videosu…

hypatia | 04 May 2007 11:56

Uzun süredir çeşitli zamanlarda karşıma çıkan bir aşk videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum, herşeyi çok güzel bir şekilde anlatıyor çünkü.

İyi seyirler…

AŞIK OLMAYA HAZIRMISINIZ???

prenses18 | 21 October 2005 22:08

Evinin seni içine sıgdıramayacak kadar dar oldugunu
fark edeceksin…
Sokaga firlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüregine dar geldigi gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl
gökyüzü…
Kendini tasıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir
yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir seyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan saglık.”
“Yasamak güzel.”
“Bos ver, her sey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Göz yaslarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az
sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok
seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet
kopacakmıs” deseler basını
kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
Ikisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittigin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabilecegini
söylese,kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istedigin halde, o acıyı
yasamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düsünerek geçirmek
isteyeceksin….
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir sey oyalamayacak seni…
Ilaçlara sıgınacaksın…
Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu
unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından
seyrettiren…
Bütün sarkılar sizin için yazılmıs gibi
gelecek… Bogazın dügümlenecek,
dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay
olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç günes dogmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne
çıkana sarılmak isteyeceksin
Nafile…
Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istedigin…
Her sıçrayarak uyandıgında onun adını söyledigini
fark edeceksin…
Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacagını bile bile…
Her çaldıgında yüregin agzina gelecek…
Aglamaklı konusacaksın arayanlarla…
Yüregin burkulacak…
Canın yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp
tutusacaksın…
Defalarca aradıgi günlerin kıymetini bilmedigin
için nefret edeceksin…
Yasadıgın sehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir anının olmadigi bir yerlere gidip
yerlesmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılasma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yasayacaksın…
Buna yasamak denirse…